9. Bölüm

224 28 20
                                    

Işıl bilgisayar sunucusundan Netflix'i açtı. İzlemeye devam et içeriğinden dizisine tıkladı. Dizi, son izlediği bölümden devam ederek oynamaya başladı.

Dizinin onuncu dakikasında sunucuda yeni bir pencere açıldı. Oysa açılır pencere engelleyicisi kuruluydu.

Işıl, 'Bu ne şimdi?' diye düşündü.

İçerik yavaş yükleniyordu. Fotoğraflar yüklendikçe Işıl gülmeye başladı.

"Solkar'ın fındıkları adına!"

Sarışını, esmeri, kıllısı, tıraşlısı ile birçok erkek, kaslarını gösterdikleri yarı çıplak fotoğraflarla sayfanın üstünden altına doğru dizilmişlerdi.

Adamlar kendilerine ayrılan alanlarda; göz kırpıyor, gel yapıyor, sarılıyormuş gibi kollarını açıyor, omzunun üstünden bakıyor, şişirdikleri pazılarını öpüyor ve daha birçok erotik davranışla kıpır kıpır hareket ediyorlardı.

Fotoğrafların yanında; yaş bilgileri, uyduruk olduğu belli olan haklarında yazılmış birkaç satır cümle ve ilgisini çekmek istedikleri cinsiyetlerin sembolleri vardı. Bu bir katalogdu.

"Çok hoş beyler, ama dizi izliyordum," dedi. Pencerenin çarpısına tıkladı, ama sayfa kapanmadı. Bir daha denedi. Olmuyordu. Adamların gitmeye niyeti yoktu.

"Ha siktir! Bu ne be?"

Aklına virüs bulaşma ihtimali geldi. İş yerinde bir seferinde tüm bilgisayarlara virüs bulaşmıştı. Personel ya da kullanıcılar bilgisayar başındayken Asyalı kızların davetine maruz kalabiliyordu. Bazı öğrenciler bu durumdan memnunken personel için utanç verici bir eziyetti. Arz ve sunum esnasında ekranın birden erotikleşmesi insanları amirlerine karşı açıklaması zor durumlara sokmuştu. Tüm bilgisayarların virüs programları ile taranıp temizlenmesi gerekmişti. İnatçı bir şeydi. Bu yolla da gitmemiş, bilgisayarlara format atmak gerekmişti.

"Durduk yere nerden geldi şimdi bu illet?"

Fare ile sayfa üstünde gezmeye başladı. Kapatma çarpısında aktif olmayan imleç fotoğrafların üstünde küçük bir penis şeklinde dikleniyordu. Fotoğraftaki adam birden soyunuyor, önünü kapatan yıldıza muzır bir gülüşle 'buraya tıkla' diye işaret ediyordu.

Kapatıp açmayı düşündü. Bunu başlangıç menüsünden denedi, olmadı, işlemiyordu. Alt+F4 yaptı. O da olmadı. Kilitlenmişti tuşlar. Kasa üstünden kapatması gerekiyordu. Her zaman masanın üstünde duran kasa bu kez alttaydı. Temizlikçi kadın gelmeyince toz alma işi de Yücel'e kalmıştı. Çok sık olmasa da pislikten batmayacak kadar temizliyorlardı etrafı. Babasından başka kim indirecekti ki kasayı aşağıya?

Kasa aşağıda olduğu için düğmeye uzanamadı. Babasını çağırsa, illaki adamın gözü ekrana takılırdı. Nasıl açıklardı bu durumu ona? Utandı.

Bazı siteler vardı, çıkan reklamı izlemeden istediğin içeriye ulaşmana izin vermiyordu. Öyle bir şey olabileceğini düşündü. Burada da sayfanın kapanması için bir iki yere tıklamak yeterli olabilirdi.

'Boğulacaksan büyük denizde boğul.'

Güldü.

Fareyi sayfa üstünde gezdirdi. Uzun saçlı, kirli sakallı, önü açık oduncu gömleği giyen, Viking tipli bir adamın fotoğrafına geldi.

Adam birine benziyordu, ama o an çıkaramadı.

İmlecin gelmesiyle fotoğraf büyüdü ve adam küt diye çıplak kaldı.

'İlah gibi maşallah!'

İmleci aşağıya indirdi.

'Bakalım burada ne varmış?'

Cennette de Kütüphane Var mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin