14. Bölüm

187 27 17
                                    

Baba kız kendilerini dışarıya heyecanla attılar. Yücel önden gitti. İçi havalansın diye Transporter'ın şoför, yan ve arka kapısını açtı. Kendi icadı olan ve böyle bir düzeneğe ihtiyaç duyan birçok ailenin örnek aldığı sürgülü rampayı çekip yere bıraktı. Işıl, Kara Şimşek'in konaklama tırına arkadan girdiği gibi rampadan tırmanıp araca girdi. Yücel önce rampayı kaldırdı, fırın tepsisi gibi ittirip yerine soktu. Sonra arka kapıyı kapatıp yan tarafa geçti. Olası bir frende kızaklama yapıp kaymasın diye akülü sandalyeyi tabana sabitleyen kemeri taktı. Yan kapıyı da kapattıktan sonra kendini şoför koltuğuna attı. Emniyet kemerini taktı. Aynasını düzeltti. Motoru çalıştırdı. Park yerinden çıktı.

"Navigasyonu açtın mı?"

Yücel bu soruyu sormayı alışkanlık edinmişti. Gidecekleri yeri Işıl telefonun navigasyonundan işaretler, Yücel bilmediği adresler için yol sorma külfetinden bu sayede kurtulmuş olurdu. Öyle ki çoğu zaman bildiği yere giderken bile teknolojinin bu nimetinden faydalanmayı, yeni yolları ve en iyi rotayı öğrenmek için isterdi. Işıl ise babasının navigasyona bağımlı olmasını pek istemezdi. Bunun zihni tembelleştirdiğine inanır, trafikte kendi inisiyatifini ve hafızasını kullanmasını isterdi. Nereye döneceğine dair tereddüt etse, dönüşü kaçırsa, sokağı es geçse babasının her şeyi unuttuğunu, hafızasının silindiğini sanır, endişelenir ve hatta korkardı.

"Açtım," dedi keyifsizce. "Yakın zaten. Parkın hemen yanındaymış."

"Ne dedi, tam olarak?"

Işıl belki üçüncü kez anlatacaktı, ama Yücel olanların mantığını kavrayamamıştı.

"Ya görmüş işte. Arabadan çıkmış."

"Hayret bi şey! Niye girmiş ki arabaya?"

"Ben Solkar'ın kaybolduğu gün görmüştüm zaten sanal market arabasını. Bizim arabanın yanında duruyordu."

Işıl da Yücel de bilmiyorlardı, ama Solkar o gün polislerle birlikte kapıya gelen Melahat'ın kızının elindeki kurdeleli sopadan âdeta büyülenmişti. Kız salladıkça kurdele kuş olup havada daireler çiziyor, yılan olup kıvrılıyordu. Bebekliğinden beri zilli top, düdüklü pelüş hayvan gibi petshop oyuncaklarına itibar etmeyen, buruşturulmuş kâğıt, paket lastiği gibi basit şeylerle heyecanlanıp keyiflenen Solkar yaşamı boyunca ilk kez bir kurdele görmenin heyecanıyla az sonra olacak olan şeyi, tüm işaretlere rağmen sezememişti.

Sırt ve ense tüylerini havalandıran rüzgâr akımı dış kapıyı olanca kuvvetiyle çarptığında apartmanın içinde öyle bir ses patlamıştı ki kapı önünde duran Solkar korkudan aklı gitmiş bir hâlde önce dönüp kapanan kapıya toslamış, sonra şaşkınlıkla asansörlere doğru koşmuştu. Hemen arkasından küçük kız da annesinin elinden çekiştirerek ve kurdeleyi sallayarak asansöre binmişti.

Kadın telefonuna öyle dalmıştı ki, kurdele aşkına peşlerinden gelen Solkar'ı asansörde fark etmemişti. Bazen Yücel de dalıp giderdi o şeyin ışığına. O zaman Solkar rakibini kündeye alan bir güreşçi gibi Yücel'in ayak bileğine sarılır, o an çok canı çektiği için azıcık da tendondan dişlerdi.

Asansör durup da annesiyle kızı zemin katta indiğinde, zemin katın dış kapı sayesinde tazelenen havasıyla dikkatini toplayabilen Solkar, asansörden çıkıp hava akımını takip etmişti. Yüzlerce yabancı koku gelmişti burnuna. Bu onu hem korkutmuş, hem de meraklandırmıştı. Duvarların dibinden, küçük, ama hızlı adımlarla ilerlemiş ve kendini apartmanın dışında bulmuştu.

Daha önce de çıkmıştı bu kapıdan dışarıya, ama Yücel'in kucağındaki bir kutunun içinde. Diğer kedilerden biraz daha uzun olduğu için kedi taşıma çantasına Yücel onu sokamıyordu. Çantaya girmenin sonu kendi görüşüne göre pek hayra alamet olmadığı için Solkar direnir, Yücel de canını yakmamak için zorlamazdı. Bu yüzden, çocukların oyuncaklarını koymaları için yapılmış kapağı kilitli kutulardan almışlardı. Yücel'in, önüne ve arkasına toplam altı hava deliği açtığı yarı saydam kutu iş görür hâldeydi. Bir yolunu bulup Solkar'ı kutuya koyuyor ve o daha ne olduğunu anlamadan kutunun kapağını kapatıp kilitliyordu. İçinde bazı oyuncakları olduğu için ve yarı saydam da olsa dışarıyı görebildiği için Solkar taşıma çantalarındaki kadar oyunbozanlık etmiyordu.

Cennette de Kütüphane Var mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin