selaaam yorum yaparsanız sevinirim
Jeon Jungkook'u tanımadan önce hakkında bulunduğum varsayımlar kişiliğinden çok uzak değildi.
Onu ilk gördüğüm an kafamda hala çok net bir şekilde kol geziyordu. Chaeyoung ona bağırırken kızı umursamadan ilerliyor, bol siyah kargo pantolonu, içine beyaz uzun kollu giydiği Motörhead tişörtü ve siyah converseleriyle yürüyordu.
Sonra arkasını döndü. Uzun sarı saçları beline kadar uzanan Chaeyoung da çocuğun durmasıyla duraksadı ve şaşkınca karşısında saçları ortadan ikiye bölünmüş çocuğun suratına bakakaldı. "Bak," dedi derin bir nefes alırken "Sen ve ben Chae," diyerek ellerini birbirinden ayırdı. Küçük bir çocuğa zor bir matematik problemi açıklıyor gibiydi. "Sevgili değiliz, sürekli birlikte olmak zorunda değiliz.".
Bu sözleri kaşlarımın çatılmasına neden olurken onun o an umursamaz, ukala, kendini bir şey sanan aptalın teki olduğunu düşündüm. Gerçekten, hoşuma gitmeyecek birisiydi ve ben karşısında duran kızın çatılan kaşlarına takılı kalmıştım.
Jeon Jungkook'un umursamaz, garip bir şekilde ukala ve kendini bir şey sanan aptalın teki olduğu doğruydu. Onun hakkında ilk görüşte yanıldığım şeyse hoşuma gitmeyecek biri olduğuydu.
O zaman ilerleyen zamanlarda onun için her şeyi yapabilecek duruma geleceğim çocuğa bakarken Jennie'nin "Ben artık buna karışmayacağım." diye söylenmesinin nedenini bilmiyordum. Yanındaki kardeşine "Bence sen de boşver." derken önüne dönmüş kendini öylece yere bırakmıştı.
"Sen de otursana Yerim.".
Jennie ve Jisoo yanlarına gelmemi söylediklerinde onların yanına hafifçe eğilerek oturmuş, kendimi rahat hissetmek konusunda garip bir baskı yaratmıştım. Gayet sevecen insanlardı ama bu ortam bana hiç de ait olmadığım bir yermiş gibi geldiğinden ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Kendimi taş zemine bırakırken saf saf etrafıma bakınıyor, Jennie ve Jisoo'nun kardeşlerine söylenmelerini dinliyordum.
"Bu kadar aptal olmasına dayanamıyorum.". Jennie saçlarını düzeltirken derin bir nefes verdi "Her şeyi kafasında kuruyor.".
"Kim her şeyi kafasında kuruyor?".
Tepemde beliren erkek sesi yavaşça arkama dönmemi sağlarken az önce Chaeyoung'la konuan çocuk ve arkadaşları yanımızdaydı.
Üç kişiydiler. Bir tanesinin siyah saçları ve gerçekten korkunç derecede beyaz bir teni vardı. Üstünde kırmızı bir oduncu bömleği, bej rengi bir kargo pantolon ve siyah nike ayakkabılar giyiyordu. Diğeri ise yeşil bir eşofman altı üstüne beyaz bi tişört giymişti. Diğerlerine göre bir tık iri duruyordu ve işte soruyu soran bu çocuktu.
"Sanane Namjoon.".
Jisoo konuşan çocuğa terslendiğinde üçü de bizim yanımıza oturmak için izin istemeden, direkt bulundukları yere çökmüş ve sohbete katılmışlardı.
Hiç anlamadığım şeyler hakkında konuşuyorlardı. Ellerimi yere vurup durduğum için Jennie tarafından strese girdiğim düşünülmüş ve elime oynamam için bir çakmak verilmişti.
Onlar iki gün önce yaşandığını anladığım bir kavga hakkında derin bir konuşmaya dalmışken isminin Jungkook olduğunu öğrendiğim çocukla garip bir şekilde arada gözlerim kesişiyordu.
Neden çıktığını anlamadığım kavga hakkında bir yorum yapmadan dinliyor, sadece arada bana bakıyor ya da söylenen şeylere kafa sallıyordu. Sonunda sanki iki saattir bunu düşünüyormuş gibi Jennie Yugyeom'un birinden nasıl kaçtığı hakkında dalga geçerken "Sen kimsin?" diye sordu direkt.
Birden herkesin kafası bana teker teker döndüğünde o an ne yapacağımı bilememiş, sanki cevabını asla bilmediğim bir soru sorulmuş gibi öylece kalmıştım. Karşımda duran çocuk direkt büyük gözlerini üzerime yöneltmişken "Hı?" diye aptalca bir yanıt vermiş, sonra tek arkadaş imkanımı kaybetmemek için "Ben Yerim." demiştim. "Buraya yeni taşındım.".
Bir şey söylemedi. Jennie Jungkook'a elindeki taşı atarken "Kızı rahatsız etme aptal." diye çıkıştı ve ben bir şey söylememesine rağmen neden böyle yaptıklarını anlamadan izledim.
Benimle ilgili olan tüm konuşma bittiğinde herkes kendi haline dönmüş, tekrardan bir sessizlik olmuştu. Karşımdaki çocuk hala arada bana bakıyordu ve Jennie beni her sohbete katmaya çalıştığında sırf o bana bakıp duruyor diye panik oluyor, saçma sapan konuşuyordum.
Bir süre tekrar benim bilmediğim şeyler hakkında konuşulmaya başlandığında Jungkook isimli çocuğa döndüğümde yine bana baktığını görmüş, acaba bir şey mi var diye kaşlarımı kaldırmıştım. O ise bir şey söylemeden elinde tuttuğu sigarayı dudaklarının arasına koymuş, hafifçe bana doğru uzanmıştı "Yakar mısın?".
İlk başta elimdeki çakmağı unuttuğum için aptal aptal bakmaya devam etsem de sonrasında bana öylece bakan çocuk stres seviyemi arttırırken "Haa," diye aptalca bir tepki verip çakmağı uzatmış, taşını döndürdükten sonra çıkan alevle birlikte çocuğun kafasını daha da bana doğru uzatıp sigarasını yakıp geri çekilmişti.
Bu harekete karşılık Jennie bize doğru döndüğünde gözlerini devirmiş, Jungkook'u hafifçe itekleyip "Kendine başka bir iş bul," demişti ciddi bir tavırla "Gerçekten.".
Jungkook bir şey yapmadı. Hafifçe sırıtarak önüne döndü ve dikkatini bir süreliğine basket sahasındaki çocuklara verdi.
"Amma aptallar.".
Jennie her an Jungkook'a saldıracakmış gibi duruyor, ama aynı zamanda onu seviyor gibi de gözüküyordu. İyi arkadaşlar mı değiller mi anlayamıyordum. Tekrar çocuğa karşı gözlerini devirdiğinde "Onlara bir şey söyleme," dedi "Yine sizi kavga etmekten kurtarmaya çalışmak istemiyorum.".
"Ben kavga etmem.".
Jungkook bir kez daha konuştuğunda hafifçe dirseklerinin üstüne doğru yaslanmış, dudaklarından dumanı salarak basket sahasındaki çocukları izlemeye devam etmişti "Aptallar kavga eder.".
Neden kardeşlerini iki saat bağrındırıp durduran çocukla bu kadar yakınlardı bilmiyordum ve sorgulamadım. Açık bir şekilde Jisoo'dan hoşlandığı belli olan Namjoon ve Jisoo'nun birbirine atışmasını izlemeye geri döndüm ve neden sıkılmadığımı düşündüm.
Orada bir saat daha oturmuş, Jennie ve Jisoo ayaklandığında ise onların peşinden ayağa kalkmıştım. Belki de burada arkadaşlarım olurdu ve uyum sağlardım duygusu bedenimi çoktan ele geçirdiği için en küçük bir hayal kırıklığında yıkılacağımı bilsem de bunu düşünmedim.
İnsanlar bana el salladı ve ben de onlara el salladım. Tam gidiyordum ki birinin bana "Yerim." demesiyle duraksadım.
Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim çocuk bana seslendiğinde hafifçe ona dönmüş, kibarca bir tebessüm ederek "Efendim?" diye sormuştum.
"Görüşürüz.".
Kafamı hafifçe eğerek selamlama gibi bir şey yaptıktan sonra "Görüşürüz." diye yanıtladım onu. Sonrasında ise Jennie ve Jisoo'nun peşinden ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love || jungri.
FanfictionKim Yerim on yedi yaşındaki yeğenine lisedeki aşkını anlatıyordu.