selaaam hikayemi 5 kişi falan okuyor ama yorum yaparsanız gerçekten çokk mutlu olurum. iyi okumalar.
Bazı zamanlar düşüncelerim kafamda o kadar büyüyordu ki çıkmaza giriyordum. Aslında yapmam gereken şey basitti. Uzatmadan, öylece önüme bakmak ve keyfi çıkartmak ama kafam Jungkook ve Chaeyoung olayları yüzünden bir süredir meşguldü ve doğru düşünemiyordum.
Onların arasında ne olduğunu boşvermiştim, gerçekten. Sadece Jungkook'un nasıl biri olduğunu düşünüyordum. Bana da aynılarını yapar mı? Neden Chae'yi öylece görmezden gelmeye başladı ve birine böyle davranmakta bir sakınca görmüyor mu?
Bir hafta boyunca ondan kaçmış olmam beni düşünceler deryasında daha büyük bir mücadeleye sokmuştu ki annem o akşam bana "Yerim sana bir telefon var!" diye seslendi.
Jaehyun'un her gün yaptığı gibi yine bana ne ödev var diye soracağı klasikleşmiş bir arama olduğunu düşündüğümden annemden telefonu alırken kim olduğunu dahi sormamış ve "Ne oldu?" demiştim basit bir dille. Karşıdan gelen "Yerim, merhaba." sesiyse beni birden uyandırmış gibi ürkütmüştü.
"Ah, Jungkook." dedim heyecanla. Artık bana karşı hislerini açık açık belli ettiği için mi bilmiyorum, daha da heyecanlanıyordum. "Merhaba.".
"Her şey yolunda mı?".
Bana sorduğu soru beni şaşırtmıştı. Kaşlarım havaya kalktı ve gerçek bir merakla "Neden bunu soruyorsun?" diye sordum.
"Hiç," dedi düşünceli bir ses "Geçen gün birden gittin ve bir haftadır hiçbir yere gelmiyorsun. Aslında ben seninle bazı konular hakkında konuşmak istiyordum.".
Arkada duran anneme baktım. Bizi dinlediğinin farkındaydım bu yüzden fısıldayarak "Ne konuşacaksın?" diye sordum sessizce.
"Niye fısıldıyorsun?".
"Annem evde ve konuşmamı dinliyor çünkü.".
"Anladım.". Jungkook hattın karşısından derin bir nefes verdi. Ben de ayağımla stresli bir ritim tutmaya başladım. Sonra o bu gergin sessizliğe bir son verdi ve "Ben zaten yüz yüze konuşmak istiyordum." dedi.
Anneme baktım. Şu an beni dışarıya salacağından emin olduğum için "Sanırım çıkabilirim." dedim hattın karşısındaki çocuğa "Bugün cuma, sorun olmaz.". Birden kimseye sormadan fazla hevesli davrandığım için duraksadım. "Yani tabii bugün görüşmek istersen.".
"Olur," dedi karşımdaki ses "İsterim. Yirmi dakika sonra seni alırım. Görüşürüz.".
Ve boş hat sesi bir kez daha kulaklarımda çınladı.
"Anne!" diye seslendim zaten ağzımdan çıkacak kelimeleri merakla bekleyen kadına "Ben dışarı çıkabilir miyim?".
Annem kalktığı yerden kalkıp peşimden gelirken ne giyeceğimi düşünüyordum. "Nereye gideceksin?" dedi benim ardımdan kapıma gelen annem.
"Bilmiyorum," diye mırıldandım jaluzili beyaz dolabın başında, ne giyeceğime dair bir fikrim yoktu bu yüzden büyük bir derde düşmüştüm.
"Kiminle buluşacaksın?" diye sordu annem bu sefer ben de "Geçen gün hakkında konuştuğumuz çocukla." dedim ona dönüp. Annem kapıya yaslanmış keyifle sırıtıyordu. "Sorunlarınızı hallettiniz mi?" diye sordu kollarını göğsünün altında birleştirdiğinde "Konuşacağız," dedim gülümseyip "Tabii izin verirsen?".
Yirmi dakika sonra siyah pantolonum ve uzun kollu beyaz kazağımla evin önünde bekliyordum. O kadar kararsızlık sonrası dümdüz bir kombin yapıp sadece biraz rimel sürmüştüm. Nedense çok heyecanlıydım. Jungkook'un bir haftadır nerede olduğumu düşünmesi ve bana açıklama yapmayı istemesi fikri beni heyecanlandırıyordu ama içimde bir ses de artık seninle görüşmek istemiyor diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love || jungri.
FanfictionKim Yerim on yedi yaşındaki yeğenine lisedeki aşkını anlatıyordu.