selamm bu bölüm yine durgun bir geçiş bölümü, umarım seversiniz siz yine de hızlı bölüm atmak için kontrol etmedim btw hatalarım varsa özür dilerim iyi okumalar
Salı günü okulun bizi getirdiği aptal piyano resitali için hiç heyecanlı değildim. Farklı okullardan birkaç öğrenci konser veriyordu ve gerçekten piyano konusunda iyi değildim ve bunu söylemem ne kadar doğruydu bilmiyordum ama kimsenin güzel çaldığını düşünmüyordum. Bu yüzden çok canım sıkılıyordu.
Konferans salonunda ortalarda bir sıraya oturmuştuk. Yanımdaki Jaehyun kafasını omzuma yaslamış uyuyordu ve ben de onun aksine gözlerimi açık tutmak için çabalıyordum. Sonunda sahnedeki kız ilkokulda öğreneceğiniz tarzda bir parçayı çalmayı bitirdi ve selamını verdi. Işıklar ara verdiğini belirtircesine açıldı, ben de bundan dolayı hafifçe omzumla Jaehyun'u dürttüm ve uyanmasını sağladım.
Jaehyun irkilerek uyanıyordu. Okulda da böyleydi. Birden yerinden zıplıyor, panikle etrafına bakınıyordu. Bu bana komik geliyordu, şimdi de çıkmaya çalışan insanlara endişeyle birkaç saniye bakınmış, sonra bana dönerek "Bitti mi?" diye sormuştu.
Kafamı iki yana salladım. "Hayır maalesef." diye yanıtladım onu. Bu sırada yanımdaki Tzuyu ve Yuqi ile ayağa kalkıyordum "Bir şeyler almaya gidelim, gel.".
Jaehyun beni dinledi. Üçümüz onun yanından geçip gittikten sonra peşimizden geldi. Dışarı çıktığımızda kahve otomatını arıyorduk. Gelirken görmüştüm ve çıkış kapısına yakın olduğunu biliyordum ama tam olarak nereden geldiğimizi bulamıyorduk. "Şu taraftan girdik." dedi Doyeon ama onu kimse dinlemedi "Gerçekten buradan girdik..." diye söylenerek Yuqi'nin peşinden ilerliyordu.
"Hayır." dedi Yuqi ısrarla "İçeride beynin çürümüş, buradan döndük...".
Koşturarak Yuqi'yi izlerken kıkırdıyordum. On dakikadır bizi yanlış yerlere götürüp Doyeon'u bilmemekle suçluyordu. "Buradan döneceğiz!" dedi Doyeon bir kez daha ısrarla, Yuqi kafasını iki yana salladı. "Hayır eminim, burdan diyorum sana!".
"Ne arıyorsunuz?".
Bize seslenen ses, kafamızın otomatikman oraya dönmesini sağladığında sesin sahibini tanıyordum. Kızlar ve Jaehyun tanımadıkları ikiliye dönerken ben gülüyordum. "Otomatı," dedim tanımıyormuş gibi karşımdakini "Yerini biliyor musunuz?".
Jisoo güldü, "Bu koridoru geçip soldan dönmen gerek.". Yanında duran çocuk sessizdi. Bana bakıyordu, ben de ona bakıyordum. Düz siyah bir tişört altına asker yeşili bir pantolon giyiyordu. Elinde kahve bardağı tutuyordu ve suratından burada olmaktan hiç memnun olmadığı anlaşılıyordu.
Doyeon "Sana söyledim!" diye bağırdı birden büyük bir keyifle. Kıvırcık saçlı kız gözlerini devirdi "Orada sanıyordum..." diye mırıldanı ve memnun olmayan bir tavırla yürümeye başladı. Tzuyu Jisoo'ya döndü, "Teşekkür ederiz." diyerek gülümsedi ve ben de "Geliyorum şimdi." diyerek ona el salladım.
Jaehyun yanımda dururken kafasıyla Jisoo ve Jungkook'a selam veriyordu. "Seni bekleyeyim mi?" diye sordu bana, ben de kafamı iki yana salladım ve "Ben gelirim, görüşürüz." diye yanıtladım onu.
Aradan sonraki konserleri dinlemek istemiyordum. Bu yüzden Jungkook ve Jisoo'nun yanında kalırsam onların içeri girmeme olasılığının sınıf arkadaşlarımdan daha fazla olduğuna emindim. "Selam." dedim yanlarına ilerlerken "Naber?".
"İyi." diyen Jisoo elindeki kahvesini yudumladı. "Canım sıkılıyor o kadar.". Kafamı salladım, gerçekten ben de bunalmak üzereydim. Keşke buraya gelecek insanlar arasında gönüllü olmayıp okulda kalsaydım, gözlerimi açık tutmak büyük bir yüktü ve bıkkınlık geçirmek üzereydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love || jungri.
FanfictionKim Yerim on yedi yaşındaki yeğenine lisedeki aşkını anlatıyordu.