seeeeelaaaaamm
yorum yaparsanız çok sevinirim beni hypelıyo yb için
sizleri seviyorum iyi okumalar
Yugyeom bizi ısrarla kafeden kaldırıp bir yere götüreceğini söylediği gün, her daim gideceğimiz bir yerden bahsettiğini sanmıştım. Bir kafe, kaykay parkı ya da evi. Yaşadığımız şehrin en arka ve kimsesiz sokakları değil.
Yarım saat, gerçekten yarım saattir hiçliğin ortasına yürüyor gibi hissediyordum. Jisoo ve Namjoon arkamızdan gelirken Yugyeom en önde baş çekiyordu. Jungkook onun biraz arkasındaydı ve bu da demek oluyordu ki yan yana yürüyen ben ve Sooyoung'ın biraz önündeydi. Önceki gibi olalım kararımıza sağdık olmalıydı çünkü benimle hiç iletişime geçmiyor ama varlığım yokmuş gibi de davranmıyordu.
"Düşündüğüm yere gitmiyoruzdur umarım..." diye mırıldanan Sooyoung beni korkutmaya yetiyordu. Ona döndüm. Mutsuz gözüküyordu. Dudakları aşağıya doğru kıvrılmış, kaşları çatılmış hayretle Yugyeom'a bakıyordu. Yugyeom sola dönerken konuştu. "Tam da düşündüğün yere gidiyoruz.".
Yugyeom'un peşinden sola döndüğümüz an büyük, açık bir alan görmüş olmayı beklemiyordum. Bir sürü bina içinden geçtikten sonra çıktığımız çift şerit yol şehrin sonuna geldiğimizin habercisiydi. Yine de yadırgadığım şey o değil,
"Gerçekten mi?" kelimesi dudaklarımdan döküldüğünde şaşkınlığımın nedeni birkaç motor ve başında duran çocuklardı. Kaşlarım havalandı. Kendimi kalabalığın içinde hayatımın garip ve klişe bir gençlik filmi döngüsüne sıkışıp kalmış gibi hissettim.
Sooyoung Yugyeom'a söylene söylene ilerlerken buraya neden geldiğimizi ya da Sooyoung'ın neden şikayetçi olduğunu anlamaya çalışıyordum. Etrafa bakındım ve Yugyeom'un peşinden ilerlerken yanımdaki Jungkook'a "Burada ne oluyor?" diye fısıldadım sakince.
Bana döndü, yüzünde her şeyi halletmemize -ki tam olarak halledemeyeceğimizi ben de biliyordum- rağmen mesafeli bir ifade vardı. Omuz silkti. "Bizim okuldan mezun ya da atılmış birkaç çocuk." diye açıkladı kendini "Burada yarış yapıyorlar.".
Kafamı salladım, bu zaten belli ve açık bir şey olsa da bir şey söylemedim. Gözlerim tekrardan rahatsız gözüken Sooyoung'a kaydı, yerinde kıpırdanıp duruyor bir şeyler konuşup duvara yaslanan Jisoo ve Namjoon'un yanından ayrılmıyordu. "O neden bu kadar rahatsız gözüküyor?".
Jungkook söylediğimle birlikte Sooyoung'a döndü, hafifçe güldü ve "Eski sevgilisi burada." diyerek çenesiyle uzaktaki bir çocuğu işaret etti "Sungjae iyi bir çocuktur ama onu aldattı, ondan nefret ediyor.".
Kafamı salladım. Sooyoung'ın onu aldatan eski sevgilisinin yanında bulunmamak istemesi normaldi. Somurtuyor, kollarını göğsünün altında birleştirmiş duvara bakıyordu, biraz komikti ama bunu bize doğru gelen kumral saçlı çocukla muhattap olmamak için yaptığı açıktı. "Selam Jungkook." dedi yanımıza gelen çocuk gülümseyerek, bana döndü ve hafifçe gözleri beni süzdü. Neden diğerlerinden uzakta duruyorduk bilmiyordum ama çocuk bana kafasıyla selam verdiğinde ben de ona selam verdim. "Selam Sungjae." dedi Jungkook çocuğa. Çocuk onun yanında durarak duvara yaslandığında cebinden bir sigara paketi çıkarttı, önce Jungkook'a uzattı. Jungkook bir dal aldıktan sonra paket bu sefer bana doğru geldi ve ben de klasik olarak kafamı iki yana sallayıp "Teşekkür ederim." dedim Sungjae'ye. Çocuk paketi geri çekerken bana hafifçe gülümsedi ve "Bu arada ben Sungjae." dedi aradan çıkarır gibi. Ben de geri gülümsedim. "Yerim. Memnun oldum.".
Konuşmanın devamı benimle ilgili değildi. Sungjae, Sooyoung hakkında birkaç soru sordu ve Jungkook'un onları yanıtlamasını bekledi. Onu gerçekten istemediğine dair birkaç cümle duymak kalbini kırmamış gibiydi ki kızın aldatıldığını düşündüğümüzde bir problem teşkil etmiyordu bu. "Bu arada seni daha önce görmemiştim Yerim." dedi Sungjae ilgisizce "Yeni misin?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love || jungri.
FanfictionKim Yerim on yedi yaşındaki yeğenine lisedeki aşkını anlatıyordu.