slmm durağan bir bölüm daha, iyi okumalar umarım seversiniz.
Cumartesi saat üçe geliyorken annem neden evde koşuşturup durduğumu anlamıyordu. Gerçekten saat on ikiden beri hazırlanmakla uğraşıyordum. Duşa girdikten sonra saçlarımı yapmakla uğraşmış ama hiçbir modeli beğenmediğim için açık bırakmaya karar vermiştim. Annem muhtemelen dün gece partide -çok erken eve dönmüştüm- bir çocukla tanıştığımı ve bugün de onunla görüşeceğimi düşünüyordu.
"Anne!" diye bininci kez seslendim. "Kısa kollu beyaz tişörtümü gördün mü? Kısa olan.".
Aşağıdan gelen "Hayır!" sesini duyduğumda ağlamak istiyordum. Sakin kalmaya çalıştım. Gerçekten abartıyordum ve belki de Jungkook beni unutup gelmeyecekti bile ama ben istediğim kıyafeti bulamadığım için küçük çaplı bir kriz geçiriyordum.
Sonunda istediğim beyaz tişörtü bulamasam da düz dar bir beyaz tişört altına kısa şort eteğimi giydim. Beyaz saç bantımı taktım ve birkaç kitap alarak aşağıya indim. Şimdi sakin olacak ve annemin yanında düşündüğü gibi bir şey olmadığını belli edercesine sakin sakin oturacaktım.
Annemin yanına, kitap okumak için uzandığı kanepenin tam karşısına geçtiğimde bir gözüm cama bakıyordu ki Jungkook gelince onu görebileyim.
"Nereye gidiyorsun?" diyen annem saçlarını gelişigüzel bir şekilde yanlardan toplamıştı. Genel olarak buralarda olamadığından kendini kötü hissettiğini biliyordum. Sonuçta bana yeteri kadar zaman ayıramıyor ve kızının hayatının büyük bir kısmında yanında olamıyordu ama ben bunu sorun etmiyordum. Sadece birkaç senedir olan bir şeydi ve bir sene sonra seyahat etmelerine gerek olacak bir işleri olmayacaktı.
"Bir arkadaşımla buluşacağım." dedim önce, sonra elimdeki kitapları kaldırarak gösterdim. "Ders çalışmak için.".
Kafasını olumlu anlamda salladı. "Neden bu kadar hazırlandın?" derken sırıtıyordu. Ona Jungkook'tan bahsetsem bana kızacağının farkındaydım. Sigara içip etrafta serseri gibi dolaşan ve kızlarla öylesine 'takılan' bir çocukla vakit geçirmemden keyif almayacağının farkındaydım.
"Artık güzel giyinmek istiyorum." dedim dudaklarımı büzüp "Etrafımdaki herkes çok güzel giyiniyor, biraz daha özen göstermeye karar verdim.".
Annem bunu komik bulmuşçasına güldü. Haklıydı. Tuhaftı ama asla anlaşılmayacak kadar saçma değildi.
"Peki o zaman," dedi annem kitabına dönmeden önce. Hala sırıtıyordu. "İstersen yarın alışverişe gidebiliriz.".
Gülümsedim. Anneme bakarak "Olur..."diye mırıldandım keyifle. Sonra birden tüm dikkatim annemden kaydı, sokakta üstüne giydiği lacivert bol oduncu gömleğiyle dikilen Jungkook görüş açıma girdi.
"Ben gidiyorum." dedim birden ayağa kalktığımda. Annem bana aptalmışım gibi bir bakış attı, sonra ise arkasına döndü ve yolda duran çocuğu gördü. "Arkadaşın tatlıymış..." diye mırıldandı yarım ağız sırıtarak. Bir şey söylemedim çünkü söyleyeceğim herhangi bir şeyin kendimi daha suçlu durumuna sokacağını biliyordum.
"Sizin okuldan mı?" diye bir soru sordu annem. Ben de oralı olmadım "Aynen." diye annemi geçiştirerek sırt çantamı taktım.
Ben koşar adımlarla dışarı çıkarken annem arkamdan "Akşam yemeğine geç kalma!" diye seslendi önce, kapıyı kapattığımdaysa "İyi çalışmalar." diye devam etti.
Sonunda ona bir açıklama yapma zorunluluğum ortadan kalktığında hızlıca ilerlerken Jungkook'a gülümsedim. Altında açık kot rengi bir şort vardı ve elinde birkaç kitap tutuyordu. Ne Jennie'nin ne de ailesinden birinin bizi birlikte görmesini istiyordum bu yüzden "Selam." diyerek hızlı hızlı sokakta yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love || jungri.
FanfictionKim Yerim on yedi yaşındaki yeğenine lisedeki aşkını anlatıyordu.