Zamanın bir yerinde Eylül ayının 21. günüydü.
Güneş Karya Dağı'nın ardından kaybolmak üzereydi. 12 yaşlarındaki bir çocuk sararmış ekinlerin arasından can havli ile koşuyordu. Çocuğun, kendisini çok korkutan bir şeyden kaçtığı bu kadar hızlı koşmasından ve sıklıkla arkasına dönüp bakmasından belli oluyordu. Yüzünde derin bir korku vardı. Ter damlaları saçlarının arasından kirli yüzüne doğru akıyor, çenesine ulaştığında da aşağıya doğru damlıyordu. Çocuğun uzun sarı saçı, kaçarken rüzgârdan her dalgalanışında güneşin son ışıklarını çevresine saçıyordu. Üzerinde kalın kaba bir urba vardı. Doğuya doğru koşuyordu. O tarafta, Umut Ormanı vardı. Çocuğu neyin takip ettiği köyün batıdaki son evinin arkasından 50 kadar atlının görünmesi ile anlaşıldı. Atlıların görünmesi ile birlikte ortalığı müthiş bir gürültü kapladı. Atların yorgun oldukları güçlükle nefes alışlarından ve etrafa saçılan ter damlalarından belli oluyordu ama atlılar yinede atlarını sanki savaşa gidermiş gibi acımadan, delicesine çocuğa doğru sürüyorlardı. Ama neden...
Çocukla aralarında oldukça uzun mesafe vardı ama görünüşe göre aradakibu mesafe çocuk daha ormana varmadan kapanacaktı. Çocuk ormana doğru koşmayadevam ederken korku dolu gözlerle arkasına bir kez daha bakmak için kafasınıgeri çevirdiğinde yerdeki dala takılan ayağı vücudunun dengesini bozdu vesarsılarak yere kapaklandı. Kendini toplayarak kollarından aldığı desteklehafifçe doğruldu ve dizlerinin üzerine çöktü. Yüzü toprak ve ot parçaları ilekaplanmıştı. Birden burnunda hafif bir acıma hissetti. Eli ile burnunu yokladıve sildi. Eline baktığında kanı fark etti. "Yere düşerken burnumu sertçeçarpmış olmalıyım" diye geçirdi içinden. O düştüğü yerde bunları düşünürken,onu takip eden atlılar hızla ona yaklaşıyorlardı. Bir çocuktan beklenmeyecekbir kararlılıkla düştüğü yerden tekrar kalktı, geldiği yöne doğru dönüpbaktığında kendisini kovalayanların çok yaklaştığını fark etti. Geridebıraktığı köyüne son kez bakarken saçları esintiden gözlerinin önünükapatıyordu. Tozlu eli ile saçını düzeltirken terli yüzünün çamur olmasınaengel olamamıştı. Tekrar tüm gücü ile ormana doğru koşmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEKLERİN OĞLU YERA; GİZEM KALESİ
FantasyMELEKLERİN OĞLU YERA GİZEM KALESİ Yazan: Arkın KURT Yaşayan insanlara hükmetmeye çalışan Kara Şövalyeye ve onun güçlü ordusuna karşı amansız bir mücadele içine giren Adra, Yera, Erta ve beş seçilmiş savaşçının zamanın bir yerinde verdikleri mücadele...