wires.

2.3K 193 95
                                    


Sevgili Heran,

Ben Koo. Bu mektubu okuyacak yaşa geldiğinde bu sana saçma gelebilir ama daha ufacık çocukken bana hep böyle seslenirdin. Tam şu an sen babanla- eşim olan- sarılıp uyumuşken ben baş ucunuzda ani bir duygu patlamasıyla bunları yazıyorum.

Bu mektup aslında sana ama babandan gözlerimi, aklımı, zikrimi alamadığımdan bildiğim tek şey oymuş gibi bahsediyorum sürekli. Eğer sürekli onun hakkında konuşursam, beni değil babanı suçla.

Kolay değildi Heran, bu konumda olmak hiç kolay olmadı. Artık bu son dediğim her noktada kader bana yeni yollar açtı. Fakat o yollar bile öyle inişli çıkışlıydı ki durup soluklanmak istedim bu yüzden de kaçtım.

Geçmiş paçalarımızda kurumuş bir çamur. Ellerimize bulaşmıyor lakin bakmak yüreğimi burkuyor. Fakat sevgilim bana öğretti nasıl aşağı bakılmayacağını. Çünkü başım dik olduğu her zaman o da tam karşımda olur.

Ben Kim Jeongguk olarak başım iki Kim'le büyük dertte; sabır nedir bilmeyen iki bebekle. Mesela sen;
hiç unutmuyorum daha bir yaşına basmadan yürümeye başlamıştın. Sabırsızlık konusunda babana çekmişsin. Sabırsızdır o da, bana evlilik teklifi etmek için haftalardır yaptığı plana bir gece daha uyamamış beni uykumdan uyandırarak etmişti teklifini. Tabi uykulu halimi biliyorsun daha ne konuştuğumu bilmem, kabul etmişim.

Sabah uyandığımda ne ara olduğunu bilmediğim bir şekilde babanla evlenmişim meğersem.

Beni de sevmeye böyle sabırsız olun anlaştık mı? Her ne kadar benim kanımdan olmasan da ben büyüttüm seni, tıpkı babanın beni büyüttüğü gibi. Bu yüzdendir ki benim varlığım da ailem de sizsiniz.

Senden bir söz vermeni istiyorum. Eğer kader beni Taehyung'dan ayırırsa -ki bu sadece tek bir şekilde olur- babana iyi bak olur mu? Çünkü biliyorum o bensiz yaşayamaz adam akıllı. Yemeğini yemez, kendine bakmaz bile. Ona sen bak. Saçlarını yeniden siyaha boyamasına izin verme.

Ve onun baş ucuna bir demet orkide koy, beni ondan ayırma.

"Hayatım, ne yapıyorsun?" diye sordu yan tarafımdaki kızımızla beraber uyuyan eşim uykulu sesiyle. "Heran'a mektup yazıyordum." diye söyledim doğruca. Ona yalan söylemeyi sevmiyordum. Merakla "Ben de bakayım!" dediğinde "Olmaz baba kız arasında." diye onu reddetsem de gülümsedi.

Heran'ın beni kabullenmemesinden hep korkmuştu ama aksine Heran bana baba demeye bile başlamıştı. Ara sıra sahte kıskançlıklar yapsa da bu durumdan mutlu olduğunu çok iyi biliyordum.

"Sabah sigarası?" diye sordum düşüncelerimden sıyrılarak.

Komodin üzerindeki paket ve çakmağı almış üzerime gece çıkardığım gömleği giyerek balkona ilerlerken o da Heran'ı rahatsız etmemek için yavaş hareketlerle yataktan doğrulmuş çıkan beni takip etmişti.

Evlendikten sonra şehirden yirmi dakikalık uzaklıktaki bu eve taşınmıştık. Eskisi kadar büyük almamayı da özellikle istemiştik. Artık kendi işlerimizi kendimiz yapabileceğimizden Taehyung, Lora ve Seokjin hyung'a şirkette bir iş vermişti.
Saemi Noona'da artık bir torun sahibi olduğunu söyleyerek çalışmak istememiş, işi bırakmıştı. Fakat onunla da her zaman iletişim halindeydik.

Bayan Asemi'yle de hala iletişim halindeydik. O da kendi ayakları üzerinde durmak adına cesaret gösterip moda işine atılmıştı.

Lora şirketin personel şefiyle nişanlanmıştı. Seokjin hyung ise yalnız yaşamayı tercih etmişti. Hayatında birisini katiyen istemiyordu.

Jimin ise duyduğumda hayretlere düştüğüm bir şekilde sekreteri Min Yoongi'yle bir ilişkiye başlamış iki sene sonra evlenmişti.

Jimin ve Taehyung'un araları artık iyiydi. Hatta bir anlaşmayla güçlerine güç katmışlardı. Ben ise öğretmenliğime devam ederek -tabiki de Taehyung'un katkılarıyla- bir okul açmıştım. Bu okul durumu olmayan çocuklar için tamamen ücretsiz bir kurumdu. Eunwoo'yu tabiki de müdür yardımcısı yapmıştım.

Taehyung ise mutluydu. Seviyordu çünkü, seviliyordu da. Aşkımız gözlerimize ışık katmıştı artık.

"Daldın." dedi kalın sesiyle. Belime sımsıkı sarılıp açıkta kalan omzuma bir öpücük bıraktı. "Düşünüyorum öyle." dedim sigaramdan bir nefes daha alarak.

"Ne oldu? Canını sıkan bir şey mi oldu? Söyle bana halledelim bebeğim." dedi telaşla. Yıllar geçse de Taehyung bu huyundan bir türlü vazgeçemiyordu. Kolları arasındayken ona döndüğümde sigara dumanlarımız birbirine karışmıştı.

"Yanındayken canım hiçbir şeye sıkılmaz ki." dedim şirinlik dolu bir sesle. Öyleydi ki aramızdaki ufak tartışmaların geçtiği gecelerde bile üzgün yatmama dayanamaz bir kedi misali kucağıma sığınırdı.

Taehyung her ne kadar ilişkimizde baskın olan taraf olsa da bazen ilgi isteyen kediye dönüşebiliyordu. İşte o zaman korumak istiyordum onu herkesten. En çok da geçmişin çamurlarından.

"Seni ne kadar sevdiğimi anlatamamak beni delirtiyor küçüğüm, senin için yapabileceğimin sınırları yokken dilimin çözemiyorum sana." dedikten sonra sigarasından son bir kez daha çekip söndürdü.

"İhtiyacın yok Taehyung, yansımamı gördüğüm gözlerin kalbime öyle ağır geliyor ki seni hak edecek ne yaptım diye soruyorum her defasında." Hemen sonra sigaramdan bir nefes çekip dudaklarımızı birleştirdim. Ağzımın içindeki dumanı kendisine yolladığında güldüğünü hissetmiştim.

Tanışmamıza sebep olan hareketini benim ona yapmam onu güldürmüş dumanı dudaklarından bırakmıştı.

"Büyüdün güzelim, çok güzel büyüdün."

"Sen. Sen büyüttün ya beni." dedim kollarımı ensesinde birleştirerek. Bir süre sessizliğin ardından

"Teşekkür ederim." dedi

"Teşekkür ederim. En çok da beni beklediğin için."

"Beklemek cehennemdi ama bekledim seni."

Fifty-eighth sonnet
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı, sonra
Keyfine el koymamı yasak etti
Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara:
Kölenim ya, boş vaktin olsun diye bekletti.
Ah, bırak katlanayım, el pençe divan: değer,
Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;
Her mihnete sabreder, her azara baş eğer,
İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.
Sen nerede olursan ol, yetkin güçlü, özgürsün;
Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:
Canın neyi isterse varsın o keyfini sürsün,
Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.
Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni,
İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.


SON

fifty-eighth sonnet \\ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin