light at the beginning of the tunel

3.5K 325 81
                                    



Merhabalar. Flashback bölümü oldu ama geçmenizi hiç istemem bu bölümde olaylar bir tık daha yerine oturacak😛

Üniversiteye geçtiğimi biliyorsunuz gerçekten çok yoğun oluyorum, kafam gerçekten çok karışık çok yorgunum bu kitabı da bir nevi mutlu olmak için yazıyorum. (Kitabi yazarken kendi derdimi unutup bunlara üzülüyorum alakaşwkdiazlaşzls)

NEYSE işte bu kitaba çoğu zamanımı ayırıyorum ve normal olarak emeğimin karşılığını almak istiyorum. Tabiki çok mükemmel yazıyorum, daha çok okuyucuyu hakediyorum demiyorum. İstediğim tek şey birazcık yorum atmanız yorumlarınız beni çok mutlu ediyor🥺

NEYSE yine cok konustum ben cekiliyorum İYİ OKUMALAR 😽💖

Erkekler, kızlar hepsi Carmen'i seviyor
Onlara kelebekler veriyor, bu kız çok nazik
Tanrı gibi gülüyor, aklı elmas gibi
Akşam onu al, hala parlıyor
Yıldırım gibi, yıldırım gibi

14 Eylül 2013- Jeongguk'un ilk lise günü.

Sabahın erken saatlerinde oğullarının yeni okulunun ilk gününe  beraber kalkan aile en az onun kadar heyecanlıydı. Güzel bir kahvaltının ardından annesi onu küçük bir çocukmuş gibi hazırlamış, saçını yana yatıracak biçimde taramıştı.

Şimdi ise çoktan okul yolunu tutmuşlardı. Babası arabayı sürerken yan koltukta oturan annesi Jeongguk'a öğütler vermeye başlamıştı. Jeongguk bu durumdan sıkıldığını belli edercesine "Of.. tamam anne" demiş camdan dışarıyı izlemeye devam etmişti. Okula arkadaşlarıyla giden yaşıtlarına özeniyordu. Kendisi de metroyla gelmek istemişti fakat daha önce hiç tek başına binmediği için biraz korkmuştu.

Ki zaten istese de ailesi izin vermezdi.

Araba okulun önünde durduğunda annesi de onunla beraber indi. Okul çevresine birikmiş serseri tipli arkadaş grupları ona güvensizlik vermişti.

Okulun ilk günü olduğundan alt dönemlere yeni kişiler geliyordu ve bu üst sınıflar için büyük bir eğlence kaynağıydı. Sigaralarını içerken bir yandan da yeni gelenlere laf atmaktan geri kalmayan arkadaş grubunun arasında sessizce sigarasını içen Taehyung da vardı.

Arkadaşlarının gülüşmelerini umursamıyor, yaklaşık beş metre ötesindeki, hiçbir zaman sahip olmayacağı aileyi izliyordu. Küçüğe verdikleri bu ilgi onun göz devirmesine sebep olmuştu. 

Kıskançlığından mı bilinmez gözünü kırpmadan karşısındaki aileyi izliyordu ama annesi çocuğa o kadar yakındı ki yüzünü görememişti. Bir süre sonra anne oğluyla vedalaşarak kendisini bekleyen arabaya binmiş ve kısa sürede okul bahçesinden çıkarak gözden kaybolmuşlardı.

O an görebilmişti, bu o çocuktu. Yıllar öncesinde gördüğü, aklından çıkmayan koca gözlü çocuk. Onu hiç tanımamış olmasına rağmen özlemini çektiği çocuk karşısında duruyordu. Nerede görse hatırlardı bu parlak gözleri, sıcakta kızaran beyaz teni.

Güzeldi, karşısındaki somurtkan çocuğun dudaklarına ufaktan gülümseme yerleştirecek kadar. Her yerde aradığı çocuğun birden karşısında çıkması onu öylesine heyecanlandırmıştı ki bahçenin etrafında koşmak, sevinç nidaları atmak istiyordu.

Jeongguk'un okul binasını izleyen meraklı gözleri bu sefer de annesinin uzak durmasını söylediği gruba kaydı. Gözü hepsinin üzerinde üstünkörü gezindi ama kırmızı saçlı esmer çocukta bir süre takılı kaldı.

Taehyung da çocuğun kendine dönen gözlerini farkettiğinde tırnaklarını avuç içlerine bastırmasına rağmen yüzü öylesine ifadesiz duruyordu ki Jeongguk bir gariplik olduğunu farketmişti.

fifty-eighth sonnet \\ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin