7 - Defter

163 32 4
                                    

(200 yıl sonra, yazardan)

Annesinin ona seslenişleri ile elindeki hazineyi sakladı genç kız. Ayak sesleri gittikçe yakınlaşırken nihayet odanın kapısı açıldı. "Kalk artık, bu gün sınavın var." Genç kız, okuduğu defter sayesinde çoktan unutmuştu sınavı olduğunu.

"Hazırlanıp geliyorum." Yataktan kalkarken annesinin şüpheli bakışlarını hissetmiş, geleceğini tahmin ettiği sorunun sorulmasına fırsat vermeden konuşmuştu. "Evet anne, pek fazla uyuyamadım. Malum, bu sınav benim için çok önemli."

Sınav umurunda bile değildi. Birkaç gün önce gittiği okul gezisinde ayağına bir defter takılmıştı. Kendisi bile neden yaptığını bilmeden, elindekileri yere düşürmüş ve kimseye fark ettirmeden o defteri almayı başarmıştı.

Hazırlanıp kahvaltıya oturduğunda belki de çocukluğundan belli sormadığı o soruyu sordu. "Anne, birkaç nesil önce yaşanan o büyük savaştan öncesine ait yaşama dair neden çok fazla bilgi yok?"

Bildikleri şeyler çok sınırlıydı. Gelişmiş bir teknoloji, kral hariç kimsenin konuşamaması ve 777'nin başkaldırması ile çıkan bir savaş...

"Kızım kaç kere anlattık, savaşta her şey yanıp kül olmuş. Teknoloji bile geriledi, bazı çıkan kod parçalarına hala anlam verilemiyor. Bilgisayar mühendisliği okuyan sensin, senin daha iyi biliyor olman lazım."

Haklıydı, biliyor olmasına rağmen sadece bir kez daha sormak istemişti. Okuduğu defterin gerçekten o dönemde mi yazıldığını, yoksa birinin hayal ürünü mü olduğunu merak ediyordu.

Bade adında biri gerçekten yaşamış mıydı bu dünyada?

"Hep okul gezisi yüzünden, ne vardı da sizi savaşın temellerinin atıldığı o yere götürdülerse sanki?" Annesinin kendi kendine mırıldanmalarına kulak asmadan çayını yudumladı genç kız. Her ne kadar umurunda olmasa da girse iyi olacaktı sınava.

Nihayet üniversiteye varabilmiş ve sınava girip çıkmıştı. Dersi dinlemenin getirisinin, kendisine başarı olarak döneceğine inanıyordu. En azından teorik olan bu ders için kesinlikle sadece dersi dinlemesi yetiyordu.

"Bizi dinliyor musun Leyla?" Aklı hala defterde olan genç kız, adını duyması ile çıkmıştı hayal dünyasından. "Affedersiniz, dün gece pek uyuyamadım da." Arkadaşı bu sözlere bir kahkaha patlatmıştı. "Tabi, sen yemiş yutmuşsundur ders notlarını."

Ona defterden bahsedemeyeceğine göre "Evet." demekle yetindi. "Sınavı falan boş verin. Hani şu her şehirde bir tane olduğu iddia edilen büyük makine var ya, onun gizemini çözmelerine az kalmış."

Kalem gibi uca sahip olan bir makineydi bu ve Ahmet'in de dediği gibi her şehirden bu makinenin bir kalıntısı çıkmıştı. Bir yere, bir şeyler yazdığı kesindi ama başka hiçbir bilgi bulunamamıştı.

Herkes o kadar çok merak ediyordu ki dünyanın geçmişini. Özellikle de insanların tekrar konuşma yeteneklerini geri kazanmaları, akıllarda bir soruydu.

"Sen iyi misin Leyla?" Sağ tarafından gelen fısıltı ile kalbini yerinden oynatan kişiye baktı genç kız. Dalgınlığının fark edilmesi o kadar hoşuna gitmişti ki, ne kadar çaba sarf etse de gülümsemesine mani olamamıştı.

"Sadece kendimi yorgun hissediyorum Kerim, teşekkürler sorduğun için." Kerim ise bu sözcüklere kulak asmadı. Leyla daha önce uykusuz gelmişti bu okula ama hiçbir zaman bu kadar dalgın olmamıştı.

"Öyle olsun bakalım." İnanmadığını belli etse de sormaya cesareti yoktu. Belli ki Leyla neyi olduğunu söylemeye hazır değildi.

Öte yandan Leyla, Kerim'e bulduğu defteri anlatmak istiyordu. Saatlerce Bade hakkında konuşmak istiyor ama gerçekliğinden emin olamadığı için susuyordu. O kadar fazla asılsız yazı atılmıştı ki ortaya, Leyla defterden hiçbir zaman emin olamayacakmış gibi hissediyordu.

"Ben artık kalkayım, yarın ki sınavda görüşürüz." diyerek ayaklandı Kerim. Genç kız ise masaya, anlamını yitirmiş gibi bakıp "Ben de kalkayım." demişti. Uykusuzluğu yüzünden okunan kızın gitmek için bahaneye ihtiyacı yoktu.

Beraber otobüs durağına doğru adımlarlarken hissettiği heyecanı, hiçbir şeye değişmezdi. Sadece yan yana yürüyorlardı ama genç kız el ele yürüyormuş gibi hayal ediyordu kendisini. Kerim ise yanında ki kızın duygularından bir haber, otobüsün geçip geçmediğini öğrenmeye çalışıyordu.

Güneşin alnında beklemediği için mutlu ama onunla daha fazla vakit geçiremediği için mutsuzdu Leyla. Yine de eve gittiğinde okuyacağı sayfaları düşünüyor ve Kerim aklından çıkıveriyordu.

Bir gün defter ve Kerim arasında tercih yapması gerekebileceği, hiç aklına gelmiyordu.

Az bir yürümenin ardından zile bastı ve kapının açılmasını bekledi. Vakit kaybetmeden gelecek sınavına çalışmaya başlamıştı. Zaten uykusuzdu, bu gün de uyumazsa yarın pekiyi olmayacaktı onun için. Bu yüzden şimdiden çalışmaya başlamalı ve erkeden, kaldığı yerden okumalıydı defteri.

Saatler aktı geçti, beyni yeni bir bilgi almayı reddedene kadar çalıştı. Akşam oldu ve yemekler yendi, günün beklediği finaline ulaşmak üzereydi. Ev halkına "İyi geceler." dileklerini ilettikten sonra odasının kapısını kapattı ve defteri eline aldı.

Gizemli sayfaların arasına karışması, hiçte zor olmamıştı.

Sessizlik Bizim İçin FısıldıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin