On dakikadan fazla konuşmadan, arabada öylece oturduk. Bir an önce yukarıya çıkıp Mel'e sarılıp ağlamak istiyordum. Diğer yanım ise, bütün bunların bir rüya olmasını diliyordu. Uyanacağım ve her şey bitecekti. Brad yine gözlerimin içine bakıp, yanağımı okşayacaktı. Bütün her şey hızlı başlamıştı ve aynı hızla bitiyordu. İçimden duvarları yumruklamak, neden ben diye bağırmak geliyordu. Bu eziyet bir an önce bitmeliydi. Neden hala sessizce, tepkisizce durduğumuzu bilmiyordum. Hızlıca arabadan indim, arka koltuktan eşyalarımı alıp kapıyı kapattım. O sırada Brad arabadan inmiş, elini kapıya dayamış bana bakıyordu.
"Teşekkür ederim, getirdiğin için." dedim istemeyerek.
"Rica ederim. Yardım edeyim."
"Kendim taşırım, sağol." dedim.
"Yukarıdakilere selam." dedi, yüzünü tokatlamak istiyordum.
"Hoşçakal Brad." dedim. Boğazım düğümlenmişti.
Başını sallamakla yetindi. Hızla arabaya bindi ve uzaklaştı. Öylece arkasından bakakaldım. Bir kırgınlık daha haneye eklendi diye düşündüm kendi kendime. Uzun süre aynı pozisyonda aşağıda öylece durmuş olacaktım ki, omzuma dokunan el düşüncelerimden çekip çıkardı beni.
"Gel artık içeri hadi. Yarım saattir ayakta dikiliyorsun. Ben inmesem daha hala kalacaksın öyle." dedi Mel.
"Sarıl bana." dedim ve gözyaşlarına boğuldum. Öyle sesli, öyle içten ağlıyordum ki, kalbim duracaktı sanki. Mel sırtımı sıvazlıyor, bense ondan aldığım güçle daha çok ağlıyordum. Yine elime yüzüme bulaştırmıştım. Yine becerememiştim. Böylesine zor olmamalıydı mutlu olmak. Aşk böylesine zor olmamalıydı. Her seferinde böyle hayal kırıklığıyla kalmamalıydı insan. Karnında kelebekler uçuşurken ardından onların ölümlerini izlememeliydi ya da mükemmel olan şeyler bir anda yok olmamalıydı. En önemlisi, kimse kendini kısa zamanda alıştırmamalıydı. Şimdi içimde kocaman bir boşluk vardı. Yine, yeni, yeniden aynı boşluk...
Sam omzuma hafif bir yumruk attı ve beni kendine çekerek sarıldı. Kızaran gözlerimi gördüğünde dayanamamıştı.
"Özür dilerim. Sizi hiç tanıştırmamalıydım." dedi başı önde.
"Saçmalama Sam, biz zaten tanışmıştık. Seninle bir alakası yok. Olması gerekiyormuş." dedim.
"Konuşacağım Brad'le."
"Hayır! Kesinlikle olmaz. O bana dürüstçe içindekileri söyledi ve gitti. Geç söylemiş olabilir ama en azından susmadı, konuştu." dedim.
"Bu bana saçma geliyor. Brad bana anlatırdı. Bu işte başka bir şey var." dedi, düşünceliydi. Eliyle alnını kaşıdı, düşünmeye başladı.
"Bilemiyorum." dedim.
Sam, ufaklık uykusunda ağlayınca onun yanına odaya çıktı. Mel kadehleri beyaz şarapla doldurup getirmişti bile. Bacaklarımı kendime doğru çekip kollarımın arasına aldım. Mel'e baktım,
"Birlikte olduk." dedim ve başımı dizlerime vurdum.
"Farkettim. Bak, olan olmuş en azından buna kafayı takma. Karşılıklı duygularla olmadı mı ?" dedi.
"Tabi ki karşılıklı. Ve öyle güzeldi ki. Yaşamaya yeniden, onun bedeninde başlamış gibi." gözümden akan tek damla yaşı sildim. Şarabımdan kocaman bir yudum aldım. Bir kocaman yudum daha ve bir yudum daha. Sonrasında yatmak için Mel'den izin istedim, çünkü çok yorgundum. Birlikte üst kata çıktık. Misafir odasındaki yatağa attım kendimi, yorganı başıma kadar çektim. Çıkmak istemiyordum içinden ve iyi ki ertesi gün pazardı. Yoksa işe gidemezdim. Mel yorganı açıp yanıma sıkıştı. Ellerimi, elleriyle buluşturdu,
"Biz yanındayız merak etme tatlım. İstersen hep burda kal, nasıl istersen. Ama ne olursun kendini fazla yıpratma. Sen geçmişte yaşadıklarını ilk paylaştığında, bu kız bu kadar kırıklıkla nasıl ayakta kalabilmiş demiştim. Sen çok güçlüsün. O zaman nasıl başardıysan, şimdide başar. Unutma hep yanındayız." dedi.
"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." tekrar gözyaşlarına boğuldum ve Mel'e sarıldım. Ardından iyi geceler diledi ve kapımı kapatıp çıktı.
İpod'umu çantamdan çıkarıp kulaklığımı taktım. Ve tekrar yorganın altına geri döndüm. Şuanda sadece şarkılarla uykuya dalıp, güzel rüyalar görmek istiyordum. Kulağımda, Birdy - People help the people- şarkısı, aklımda Brad'le yaptığımız aptal konuşma... Öylece camdan gökyüzüne bakarak ve şarkı dinleyerek kaç saat geçirdim bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa, içimdeki kocaman boşluğun uzun bir süre kapanmayacağıydı, çünkü aşık olmuştum. Hemde sırılsıklam aşık...