Kyungsoo derin bir nefes aldı. Odaya girmeli miydi yoksa kendi otel odasına mı dönmeliydi bilmiyordu.
Belki de bu kapının önünde dikilmesi en başta bir hataydı. Kyungsoo kendine gelip odasına dönecekken, kapının açılmasıyla tüm dikkatini kapıda dikilen Jongin'e vermişti.
Jongin ona düz bir ifadeyle bakmış ve kapıya yaslanmıştı. "Yarım saattir kapının önünde dikiliyorsun." Kyungsoo utanarak başını yere eğdi.
Esmer oğlanın saçları ıslaktı, yeni duştan çıkmış gibi duruyordu. Üzerinde lacivert saten pijamaları vardı, ayağında ise çorapları bile yoktu. Kyungsoo yutkunarak gözlerini kaçırdı ve oğlanı süzmeyi kesti.
Dürüst olmak gerekirse, söze nasıl başlamalıydı bilmiyordu. Kazağının kollarını parmaklarına kadar çekti ve istemsiz bir şekilde kazağının uçlarıyla oynamaya başladı. Jongin gözlerini önündeki minyon adamdan ayırmıyordu. Kyungsoo'nun gerildiğinin farkındaydı.
"Saçlarını kestirmişsin." Jongin yumuşak bir ses tonuyla söylediğinde Kyungsoo başını kaldırmış ve Jongin'in gözlerinin içine derin bir şekilde baktığını gördüğünde, gözlerini anında kaçırmıştı. Esmer oğlanın kalbinin deli gibi attığını duyduğuna emindi.
Jongin uzanarak hyungunun saçlarına dokundu. "Neden bu kadar kısa kestiriyorsun anlamıyorum. Kısa saç sana yakışmıyor demiyorum ama uzun saçlı halini özledim." Jongin sanki birkaç gün önce tartışmamışlar gibi davranırken, Kyungsoo hala ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
Esmer oğlanın dokunduğu yere dokunup sadece hafifçe gülümseyebilmişti. Omzunu silkip "Rahat oluyor," diye oğlanı cevapladığında, Jongin'in de gülümsediğini görmüştü.
Jongin kenara kayarak Kyungsoo'nun odasına geçmesi için yer açtığında, Kyungsoo ilk Jongin'e, sonra odanın içine bakmıştı. Sehun'un içeride sağda olan yatakta yattığını görebiliyordu. Şili'ye neredeyse 23 saatlik bir uçak yolculuğunun ardından tüm üyeler yorgundu. Sehun'un da uçakta doğru düzgün uyuyamadığını biliyordu, bu yüzden otele varır varmaz yatması garibine kaçmamıştı.
Kyungsoo yavaşça içeri girdiğinde Jongin arkasından kapıyı kapatmıştı. Kyungsoo, Jongin'in dağınık yatağının üstüne oturdu ve Jongin'in de yanına oturmasını izledi.
"Bir şey hakkında mı konuşmak istiyordun?" Jongin'in yine aynı yumuşak ses tonuyla konuşmaya devam ettiğini duyunca, Kyungsoo biraz da olsa rahatlamıştı. Jongin onunla sanki yeğeni Raeon ile konuşurmuş gibi konuşuyordu ve bu iyi miydi, kötü müydü bilemedi.
Kyungsoo başını salladı ve bakışlarını kucağına çevirdi. Jongin'in onu rahatlatmaya çalışma çabalarına rağmen, hala gergindi. Çünkü suçlu hissediyordu.
"Geçen günkü konuşmamız hakkında-" Jongin onu susturdu. "Şş," Elini hyungunun dizine koyup sıvazlamıştı. "Konuşulacak bir şey yok ki." Kyungsoo, Jongin'in de kendini suçlu hissettiğini anlamıştı.
Kyungsoo yine de susmayıp başını kaldırıp, saçlarını arkaya doğru tarayan Jongin'e bakmıştı. "Jongin... Ben özür dilerim. Sınırımı aştım." Kyungsoo, Jongin'in bakışlarının yumuşadığını fark etmişti. Yanlarında uyuyan Sehun'u rahatsız etmemek için sessiz bir şekilde konuşuyordu.
"Hyung..." Jongin sızlandığında, Kyungsoo oğlanın parıldayan gözlerine bakmıştı. "Asıl ben özür dilerim. Özür dileyen kişi sen olmamalısın, seni sınırlarını aşmaya zorlayan kişi bendim."
Kyungsoo, oğlanın her konuştuğunda büzülen dudaklarını dikkatli bir şekilde inceliyordu. Gözlerini asla oğlanın dudaklarından ayırmıyor, ne dediğine kulak bile asmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
washing machine heart
FanfictionKyungsoo, stajyerliğinden beri en yakın arkadaşı olan Jongin'e aşıktı. Fakat Jongin, bunun farkında değildi. Ve farkında olmadan da Kyungsoo'nun kalbini kırmaya devam ediyordu. ⚠️ sağlıksız ilişki, toksik karakterler, angst