3. bölüm

372 43 116
                                    

Jongin ve Jennie'nin ilişkisinin medyaya duyurulmasının üstünden bir hafta geçmişti.

İkili nefretten çok destek almışlardı. Kötü yorumlar yok denilecek kadar azdı ve bu çifte, beraber fotoğraf atma cesareti vermişti.

Jongin'in Jennie'nin yanağını öptüğü fotoğraf sadece bir saat içerisinde bir milyon beğeniyi geçmişti. Kyungsoo hiç olmadığı kadar kötü hissediyordu.

On beş dakika sonra filminin galasına katılması gerekiyordu ve o giyinme odaların birine çekilmiş, gözyaşlarının akmasını engellemeye çalışıyordu.

İyi değildi. Hem de hiç.

Bütün bu yıllar sonrasında buna alıştığını düşünmüştü ama hayır, hiç alışmamıştı. Ne kadar kabul etmek istemese de çiftin bu kadar sevgi alması sinirlerini bozuyor ve ağlama isteğini arttırıyordu. Jongin'le beraber olsalardı (ki bu asla gerçekleşmeyecek bir şeydi) bu sevginin çeyreğini bile alamayacaklarını biliyordu. İnsanların bu kadar kötü olması komiğine gidiyordu.

Kyungsoo yanağına süzülen birkaç gözyaşını silip burnunu çekti. Aynadan kendine baktığında makyajının hala bozulmamış olduğunu görmüştü. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek odadan çıktı.

Telefonunu kapatıp personellerden birine vererek kırmızı halıya çıktı.

Gala boyunca düşündüğü tek şey ikilinin o fotoğrafıydı. Bir fotoğrafın onu bu kadar çok üzebileceğini bilmiyordu. Kyungsoo iyi rol yaptığını düşünse de herkes onun moralinin bozuk olduğunu anlamıştı.

Neredeyse dört saat süren galadan sonra Kyungsoo sonunda eve gitmek için arabaya bindiğinde, rahat bir nefes almıştı. Tam başını koltuğa yaslayıp biraz kestirecekken, menajerinin elinin tersiyle alnına dokunmasıyla daha birkaç saniye önce kapattığı gözlerini tekrar açtı.

"Hasta mısın?" Menajeri endişeli bir şekilde sorduğunda Kyungsoo kaşlarını çatmıştı. Hasta değildi fakat kalbi kırılmış, gün içinde de beşten fazla kez ağladığı için gözleri acıyordu. Kyungsoo nasıl göründüğünü sadece tahmin edebiliyordu. Menajerinin hasta olup olmadığını sorması oldukça normaldi.

Kyungsoo kafasını iki yana sallayıp sessizce "Sadece yorgunum." diyebildi. Bir haftalık tatilinden sonra kameraların karşısına ilk çıkışıydı bu ve 'yorgun' olması menajerine biraz komik gelmişti. Fakat hiçbir şey söylemedi ve koltuğuna yaslandı. "Sen öyle diyorsan."

Kyungsoo nihayet gözlerini kapattığında, menajeri tekrar konuşmuştu. "İnsanların bugün hakkında tek konuştuğu şey üzgün ve her an ağlayacakmışsın gibi durman. Film umurlarında bile değil. Hakkında dedikodu çıkarmaya başladılar bile, tatildeyken kız arkadaşından falan ayrıldığını söyleyip duruyorlar." Kyungsoo menajerine ve ona doğru tuttuğu telefonuna baktı.

Kız arkadaş mı? Kyungsoo gülmemek için kendini zor tuttu. Hakkında yazılan makalelerin başlıklarına bakarak omuz silkti. "Umurumda değil, ne istiyorlarsa düşünsünler. Sadece yorgunum ve uyumak istiyorum. Lütfen hyung." Kyungsoo dudaklarını büzerek konuştuğunda menajeri başını sallamış ve önüne dönmüştü.

Kyungsoo'nun uykusu kaçmıştı. Bu yüzden yol boyunca uyumak yerine, gözlerini biraz da olsun dinlendirebilmişti. Ve her ne kadar istemese de, dönüp dolaşıp yine çifti düşünmeye başlamıştı.

Jongin'i en son 31 Aralık gecesi görmüştü. Ondan sonra oğlandan ne bir mesaj almıştı, ne de onu aramıştı. Kyungsoo, üyelerin olduğu gruba Baekhyun'la beraber Japonya'ya gideceğini söyleyen bir mesaj attığında dahi, hiçbir şey dememişti. Diğer üyeler ona 'iyi eğlenceler' mesajları atarken, Jongin bir görüldüden fazlasını atmamıştı.

washing machine heartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin