29. bölüm

316 32 125
                                    

Jongin, Kyungsoo askere gittikten sadece bir ay sonra kendisini aylardır görmediği annesinin kapısının önünde bulmuştu.

Esmer oğlan çaresiz bir şekilde kapıyı çalarken, kafasını kaldırıp annesinin gözlerine bakacak hali yoktu. Elleri yavaş bir şekilde kapıyı çalıyor ve sürekli akıp duran burnunu çekiyordu.

Kyungsoo gittiğinden beri hastaydı. Bir kere bile suyun altına girmemiş, en son Kyungsoo'nun onu yıkamasıyla duruyordu. Hyungunu askere yolladığı gün giydiği onun kıyafetleri hala üstündeydi.

Kafası güzeldi ve o kadar içmişti ki, her an kusacak gibi hissediyordu. Saat sabaha karşı dördü geçiyordu fakat Jongin annesinin kapısının önüne dikilmiş, kapıyı çalmaya devam ediyordu.

En son annesi kapıyı açtığında Jongin şişmiş ve kızarık olan gözlerini annesinin yüzüne çıkararak sadece birkaç saniyeliğine onunla göz teması kurmuş, sonra gözlerini kaçırmıştı. Annesinin onun bir şeyler kullandığını anlamasını istemiyordu.

"Jongin-ah?"

Bayan Kim yeni uykudan kalktığı için çatallaşmış sesiyle konuştuğunda Jongin kalbinin hızlandığını hissetti. İçtiği haptan dolayı başı dönüyordu ve biraz daha ayakta dikilecek olsaydı yere bayılacaktı.

Esmer oğlan nefes almaya çalışıp kollarını annesinin vücuduna sarmıştı.

Başını annesinin boynuna gömerken akmaya devam eden burnunu çekmiş ve dolan gözlerini görmezden gelmeye çalışmıştı.

Bayan Kim, boynunun ıslandığını hissettiğinde elini oğlunun ensesine atmış ve okşamıştı. "Sorun ne bebeğim?" O kadar nazik bir şekilde sormuştu ki, Jongin annesine daha sıkı bir şekilde sarılmış ve gözyaşlarının şiddetlenmesine engel olamamıştı.

Jongin ağlamaya devam ederken annesi onu içeriye çekerek kapıyı kapatmıştı. Bu sırada oğlunun ne kadar kötü bir durumda olduğunun farkına vararak iç çekmişti. Günlerdir yıkanmamış gibi kokuyordu.

Bayan Kim, oğlundan sigara ve alkol kokusu da alıyordu ve bu onun daha da huzursuzlanmasına neden oldu.

"Bebeğim?" Bayan Kim, oğluna bir kez daha seslendi ve geriye çekilerek oğlunun gözyaşlarıyla ıslanmış yanaklarını avuçları arasına aldı. "Sorun ne? Neden ağlıyorsun?"

Jongin annesinin karşısında küçük bir bebek gibi burnunu çekerek eline sırnaşmış, daha sonra da sağ avucuna bir öpücük bırakmıştı. Bayan Kim, oğlunun ona cevap vermeyeceğini anladığında iç çekmiş ve oğlunun yanaklarını nazik bir şekilde silmişti.

Jongin bu konuda babasına çekmişti. Bir şeyi söylemek istemediklerinde ne kadar zorlasanız da asla onlardan bir laf koparamazdınız. Jongin, babası gibi inatçıydı.

Bu yüzden Bayan Kim pes etmiş ve oğlunun yanaklarını okşamıştı. "Aç mısın? Sana bir şeyler hazırlamamı ister misin?"

Jongin başını şiddetli bir şekilde iki yana sallamış ve annesine bakmıştı.

"Sadece yanımda olmanı istiyorum. L-Lütfen." Jongin'in çaresizliği sesine yansımıştı.

Esmer oğlan annesine sarılırken az önce annesinin sildiği yanaklarını tekrar ıslatmıştı. Gözyaşları yanaklarına süzülürken Jongin boğazının acıdığını hissetmişti.

Jongin'in ağlaması şiddetlendiğinde Bayan Kim buna şaşırmıştı çünkü oğlu, babasının cenazesinde bile ağlamamıştı.

Bu onun endişelenmesine neden olurken sessizce oğlunu salona çekmiş ve koltuğa otururken, oğlunun kucağına yatmasını sağlamıştı.

washing machine heartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin