Moonkyu, Jongin'in elindeki içkiyi sertçe aldı.
"Ne yapıyorsun amına koyayım?"
Jongin gözlerini kısarak en yakın arkadaşına baktığında dediği bir kelimeyi bile anlamadığını fark etti.
O kadar çok içmişti ki ne net görüyordu, ne de net duyuyordu.
"Kaçıncı şişen bu?" Moonkyu elindeki şişeye bakınca Jongin'in ne içtiğini bile bilmediğini fark etti. Jongin normalde bu kadar çok içki içmezdi ve şu an en ağır içkilerden birini içiyor olmalıydı. Bunun için ne yaşamış olduğunu merak etti.
"Siktir," Jongin başını geriye attı. "Dökül Jongin." Moonkyu'nun dudaklarından dökülen kelimeler ile Jongin derin bir şekilde iç çekmişti.
Moonkyu'ya açılmak yerine şişeyi tekrar eline aldı ve kafasına dikti. Konuşmayacaktı, sadece kafası ve midesi sikilene kadar içmeye ihtiyacı vardı.
Jongin şişeyi teklediğinde yüzünü buruşturmuş ve midesinin bulanmasıyla kusmamak için kendini sıkmak zorunda kalmıştı.
Dürüst olmak gerekirse Moonkyu şu an neden en yakın arkadaşının bu durumda olduğunu bilmiyordu. Ve sebep her ne olursa olsun, bu yaptığının aptalca olduğunu düşünüyordu.
Doğal olarak, bunu dile getirmeye karar verdi.
"Jongin, senin sorunun ne?"
Jongin şişeyi masaya koyup Moonkyu'ya baktığında oğlanın çattığı kaşlarıyla ona baktığını görmüştü fakat durumun ciddiliğini anlamak için fazla sarhoştu.
Esmer oğlan, en yakın arkadaşına dudaklarını büzerek baktığında Moonkyu gözlerini devirerek kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Seni gerçekten anlamıyorum." Moonkyu tekrar gözlerini kıstığında bu sefer Jongin dikkatini sinirli duran oğlana vermeye çalışmıştı. "İstediğin her şeye sahipsin. Ünlüsün, paran var ve tüm erkeklerin becermek istediği bir sevgiliye sahipsin-" Jongin kaşlarını çattı.
"Jennie hakkında böyle konuşamazsın." Sarhoş olabilirdi fakat Moonkyu'nun Jennie'ye saygısızlık etmesine izin vermeyecekti. Moonkyu bunu uzatmamak için sadece iç çekmişti.
"Demek istediğim şey şu, ortada hiçbir bok yokken nasıl bu kadar şımarıklık yapabiliyorsun?" Jongin, Moonkyu'nun ne dediğini anlamayınca oğlan, sarhoş aptal için daha açıklayıcı bir şekilde konuşmaya çalışmıştı. "İstediğin her şeye sahipken, üzgün olma hakkına sahip olduğunu düşünmüyorum."
Jongin, Moonkyu'nun dediklerini anlamaya çalışırken Moonkyu sadece gözlerini devirmiş ve Jongin'in aptalca ona bakmasını izlemişti.
En yakın arkadaşı Jongin, Moonkyu'nun istediği her şeye sahipti. Fakat buna rağmen yetinemeyen ve mutlu olamayan kişi de Jongin'di. Bu Moonkyu'yu sinirlendiriyordu.
İnsanlar Jongin'in yerinde olmak için her şeylerini verirlerdi ama Jongin elindeki hiçbir şeyin kıymetini bilmiyordu.
"Moonkyu," Jongin mırıldandı. "O siktiğim çeneni kapa ve başımı ağrıtmayı kes, olur mu?"
Moonkyu, Jongin'den yediği küfür ile şaşırmıştı fakat dudaklarını yavaşça birbirine bastırmıştı.
"Hayatımda senin bile bilmediğin olup biten şeyler var, tamam mı? Ve bunlar paranın veya güzel bir sevgilinin düzeltebileceği şeyler değil." Jongin masadaki kapağı açılmış olan bira şişesine uzandı. "Son birkaç haftadır düzgün bir şekilde asla uyuyamadım ve buna rağmen çalışmam gerekti. Her gün saatlerce pratik yaptım ve kendime bir gün bile ayıramadım." Jongin şakaklarını ovdu. Sakinleşmek istiyordu ama kendini durduramıyordu. Tüm sinirini Moonkyu'dan çıkarmak istiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/303738784-288-k650900.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
washing machine heart
Fiksi PenggemarKyungsoo, stajyerliğinden beri en yakın arkadaşı olan Jongin'e aşıktı. Fakat Jongin, bunun farkında değildi. Ve farkında olmadan da Kyungsoo'nun kalbini kırmaya devam ediyordu. ⚠️ sağlıksız ilişki, toksik karakterler, angst