"Asu o elindeki ne!?" diye bağırdı hoca. Kör galiba, neyse.
"Hocam saate bakıyordum"
"Ben de bunu yedim öyle mi?"
Yiyecek tip var aslında ama neyse.
"Gerçekten hocam saate bakıyordum"
"Peki saat kaç?" Telefonu açıp ekrandan baktım.
"Eee bilmiyor muydun ne diye baktın saate?"
"Hocam saat sürekli değişiyor ama, değişmiş mi diye baktım. Sonuçta size yanlış bir şey söylemek istemem"
"Getir o telefonu bana" dedi elini getir işareti yaparken.
"Buyrun hocam" dedim masum bir gülümseme takınırken.Ah bir bana yazan kişinin kim olduğunu bulayım var ya başka bir şey istemiyorum!
Tüm gün telefon aklımdaydı. Test sorularını tekrar tekrar okuyarak anca yapıyordum. Sanki çocuğumu kaybetmiş gibiydim.
Eve söylene söylene gidiyordum. Neymiş efendim telefonumu ailem gidip alacakmış.
Evde beni büyük tartışma bekliyordu. Sonuçta ben hata yapamazdım.
Binanın şifresini girip asansöre bindim. 1. katta oturuyorduk ama merdiven çıkacak gücüm yoktu.
Kapıyı çaldım. Annem açtı.
"Hoşgeldin kızım"
"Hoşbuldum"
"Aaa senin niye yüzün asık?" dedi annem. Ah be anne bilsen bana böyle şefkatle bakar mıydın acaba?
"Ahu sana diyorum, ne oldu? Meraklandırma beni"
"Çantamı bırakayım söyleyeceğim"
"Tamam sallanmadan yürü, acele et"
"Tamaam"Odama geçip yavaş adımlarla çantamı bıraktım. Pijama üstüne bulduğum bir tişört geçirdim. Anneme gözükmemeye çalışarak tuvalete girdim. Belki zaman geçince unuturdu.
"Bekliyorum" diye ses yükseldi içerden.
"Elimi yıkıyorum" diyerek seslendim anneme.Korkak adımlarla içeriye girdim.
"Eee anlat bakalım ne oldu?"
"Şey oldu" dedim.
"Şey işte ya"
"Ahu sinir kat sayım artıyor. Daha fazla sinirlendirmeden anlat istersen"
"Tamam annecim sirilenme sen. Şey oldu. Ay pardon" dedim derin nefes alarak. Niye bu kadar korkmuştum ki?"Geometri dersinde hoca tam vaktinde mi geldi diye saate baktığımda hoca telefonumla uğraştığımı sandı. Telefonumu aldı. Velim gelmeden de geri vermeyeceğini söyledi"
"Ne güzel de yapmış hocan! Seni ne ilgilendirir hocanın ne zaman geldiği. Ders çalışmak yerine bu saçma şeylere mi vakit harcıyorsun?"
"Anne sadece telefonumu açtım geri kapattım" dedim üzgün bakışlarla. Rolümü o kadar iyi oynuyordum ki ben bile inanmıştım sadece saate baktığıma."Bir daha böyle şeyler yapmanı istemiyorum. Zamanını boşa harcama. Zaman değerlidir. Boşa harcamaya gelmez. Hadi yemekleri ısıtayım da ye. Acıkmışsındır" dedi annem.
Ne kadar baskı yapsa da bana kıyamazdı.
"Yemekte ne var?"
"Kuru fasulye, pilav"
"Soğan doğradın mı?" diye atıldım.
"Sen yemekleri koy ben doğrayım"
"Tamam" dedim yanağına bir öpücük kondururken."Şirinlik yapma, bakalım baban ne diyecek bu işe"
"Ah bi de o vardı değil mi?"
"Ah bi de o vardı"
"Çok kızmaz inşallah" dedim hüzünle.
"Kızmakta haklı olur"
"Kim neye kızmakta haklı" dedi kardeşim.
"Baban kızım. Ablanın öğretmeni telefonunu almış"
"Niye almış?"
"Derste saate bakıyordum Asu. Hoca da aldı işte"
"Çok saçma, saate baktığın için niye alsın ki?"
"Gıcık hoca işte ne olacak"
"Ahu, hocan hakkında nasıl konuşuyorsun sen?"
"Bence de gıcık abla! Saate bakmak da suç olmuş. Gıcık şey!"
"Bak, ablası ne yapıyorsa onu yapıyor işte"
"Anne ben 13 yaşındayım" diyen Asu'ya gülerek baktım. Tam büyümüş de küçülmüş sözünün vücut bulmuş haliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOLEYBOL/Texting √
Novela JuvenilAhu: neyse görüşürüz Voleybolcu: görüşürüz değil mi? Voleybolcu: görüşürüz ya neden görüşmeyelim :) Voleybolcu: görüşürüz :) <3