Okulda test çözebilmek için erkenden okula gidiyordum. Bu aralar biraz boşlamıştım, kaldığım yerden devam etmem gerekiyordu.
Okulun bahçesine girdiğimde voleybol oynayan öğrencilerin olduğunu gördüm. Top ordan oraya savruluyordu. Oynayanlara baktım. Hepsinin yüzü gülüyor, kendi takımını kazandırmak için hırsla oynuyorlardı. İçlerinde olmak için her şeyi yapabilirdim, tabii ailem izin verseydi.
Sırtımda çantam, elimde otobüsten iner inmez açıp bitirmeye çalıştığım ayranımla onları seyrediyordum. Ama kimsenin yüzüne bakamıyorum. Yalnızca topa ve topu kurtarmak için zıplayışlarını seyrediyordum.
Bir süre sonra topun bana yaklaştığını fark ettim. Fakat bunu biraz geç fark etmiş olacağım ki kendimi kurtarmak için kaçmaya fırsatım olmadı.
Gözümü yavaşça açtığımda başımın ağrısıyla inledim.
"Ağhh"
"Kendine geldi!" diye bağırdı bi kız.
Beden hocası koşarak yanıma geldi. Yanında biri daha vardı.
"Özür dilerim" dedi hocanın yanındaki. Bu özrü içten dilediği aşikârdı.Kafamı tuttum.
"Kafam acıyor" dedim kızın dizindeki kafamı kaldırırken.
"Abi buz getirsene, dikilme orda" dedi benden özür dileyen çocuğa.
"Gerek yok"
"Suçlu olan o bırak da bari buz getirsin Ahu abla" Ahu mu? Adımı nerden biliyordu ki?
"Hadi Ömer abi hadiii" Ömer, Ömer. Kimdi bu ikisi? Daha önceden Ömer denilen kişiyi görmüştüm sınıfta fakat bu kızı hiç görmemiştim.
"Tamam Öykü bağırma!" dedi bir anda hiddetle. Yeni bir isim kilidi daha açılmıştı.Öykü beni çekiştire çekiştire dışardaki banklardan birine oturttu, etrafımızı okul bahçesindeki neredeyse bütün öğrenciler kaplamıştı.
"Ben sınıfına geçsem daha iyi olacak"
"Neden? Abim buz getirecekti"
"Biraz nefesim daraldı, çok insan var burda" derken Ömer de gelmişti.
"Abi Ahu ablayı sınıfına götürelim daralmış burda" Ömer'in pek yüzüne bakmamıştım. Sadece özür dilerken gözlerinin içine bakmıştım.
"Sınıfa geçelim o zaman" diyip koluma girdi. Nazik bir şekilde beni çekerek sınıfa götürdü. Direkt sırama oturttu. Bana sormadan? Nereden biliyordu ki benim sıramı?Dikkatimi telefonuma gelen bildirim dağıtmıştı.
Voleybolcu: yanındaki kim?
Bizi nerden görüyordu ki?
Ahu: Bilmiyorum ki
Voleybolcu: tanımadığın kişinin yanında ne işi var, elindeki buz ne? Üstün ayran olmuş, süt de olabilir
Ahu: Yanlışlıkla kafama top attı önemli değil, hem süt değil ayran o
Yazıp telefonu cebime koydum.
"Önemli biri galiba"
"Anlamadım"
"Az önce birkaç dakikalık baygınlık geçirdin, şimdiyse biriyle mesajlaşıyorsun, önemli biri olmalı"
"Ha, o mu?" başını salladı. Elindeki buzu kafama koydu.
"Evet, sevdiğim bir arkadaştır kendisi" ben de onun hakkında ne hissettiğimi pek bilmiyordum.
"Hmm öyle olsun bakalım" dedi.
"Teşekkür ederim, ben tutarım" diyerek elindeki buzu almaya kalkıştım. Elim parmaklarına değdi fakat o elini bile kımıldatmadı.
"Şey, gerçekten iyiyim, bundan sonrasını ben hallederim"
Hiçbir şey demeden buzu bana uzattı. Ellerine baktım. Yaralıydı. Bu yaralar Selim'in yaralarına benziyordu fakat ben onun elini sargılamıştım.
"Almayacak mısın?"
"Ha?" dedim yüzüne bakarak, yakışıklıymış da.
"Buz poşetini diyorum, almayacak mısın? Ellerim dondu" biraz odun galiba.
"Özür dilerim" diyip elinden aldım. Bana doğru eğildi.
"Bilerek yapmadığın hiçbir şey için özür dileme" kafamı salladım. Bana fazla yakındı. Ama bundan rahatsız da olmuyordum. Kendimi Selim'i aldatıyormuş gibi hissediyordum.Sınıf yavaş yavaş kalabalıklaşıyordu.
"Ahu abla, üstüne ayran dökülmüştü, çantama baktım ama yanımda yedek bi tişört bulamadım"
"Bende de yokki" dedim hüzünle.
"Ben bu akşam voleybol kursuna gideceğim için formamı getirmiştim. İstersen onu vereyim" biraz düşündüm.
"Ayranlı gezmekten iyidir galiba" dedim.
"İyidir iyidir" diyerek sınıftan çıktı Ömer.Ben şimdi voleybol forması mı giyeceğim? Hem de hiç tanımadığım bir çocuğun formasını giyeceğim. Çok ilginç.
"Biraz bol gelebilir ama idare et"
"Önemli değil, teşekkür ederim"
"Rica ederim, bunu bir özür olarak kabul et"
"Bilerek yapmadığın bir şey için özür dileme" diyerek gülümsedim.
"Canını yaktıysam, bu sözün geçerliliği yoktur benim için" diyip göz kırptı.
"Hadi Ahu abla dersin başlamasına az kaldı, hemen lavaboya gidip üzerini değiştir"
"Tamam"Hızlı adımlarla tuvalete gittim. Aynadaki yansımama baktım. Bunu bir maç öncesi giyindiğimi hayal ettim, bu hayal beni gülümsetmişti. Cidden güzel olabilirdi. Ama olmadı.
Tuvaletten çıkıp sınıfa gittim. Ömer denilen çocuk bizim sınıftaki Asaf ile konuşuyordu. Asaf zaten biz sınıfa girdiğimizden beri gözünü üzerimizden çekmemişti.
"Ben sana bunu nasıl geri vereceğim?"
"Vermene gerek yok, orijinal formam değil. Sende kalabilir"
"Olmaz"
"Neden?"
"Olmaz işte, geri vermem lazım" babam formayı gördüğünde kıyameti kopartabilirdi. Bu yüzden babam görmeden bunu üzerimden çıkartmam lazımdı.
"Peki madem, seni eve ben bırakayım. Üzerini değiştirip bana geri verebilirsin, olur mu?"
Annem evde yoktu, altın gününe gitmişti. Bu yüzden bir sıkıntı olmazdı.
"Şey, olur galiba" gülümsedi. Şey ne Ahu! Şey ne! Şey kelimesini hayatımdan söküp atmak istiyorum artık.
"Sorun çözüldü o zaman, ben sınıfa gideyim"
"Tamam" dedim ve yerime geçtim.
"Tenefüste yine görüşürüz" dedi Asaf'a.
"Görüşürüz"Çook uzun ara verdim, şehir dışına çıkmıştım. Bu yüzden kendimi affettirebilmek için uzun bölüm atıyorum.
Sizleri çook seviyorum
Yorum yapmayı ve ★'lamayı unutmayınn
ÖpüldünüzZzZ<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOLEYBOL/Texting √
Ficção AdolescenteAhu: neyse görüşürüz Voleybolcu: görüşürüz değil mi? Voleybolcu: görüşürüz ya neden görüşmeyelim :) Voleybolcu: görüşürüz :) <3