6. bölüm

64 7 22
                                    

Sinema biletleri yan yana çıkan Selin yerinden hoşnut değilken, Teoman'ın keyfi gayet yerindeydi. Herkes yerini almış filmi beklerken Teoman hafif Selin'e doğru uzanıp, "Kader bizi burada da karşılaştırdı, görüyor musun?" dedi çarpık şekilde gülümseyerek.

Selin onun yüzüne bile bakmaya tenezzül etmeden yerinden kalktı ve oturdukları sırada en sonuncu olan Batuhan'a doğru gidip, "Benim yerime geçsene," diye rica etti. "Peki, tamam," dedi Batuhan da hiçbir şeyi anlamadan ve ayağa kalkıp Teoman'ın yanına geçti. Ona bakıp, "Neler oluyor?" diye sordu sessizce. Teoman hafif gülümseyerek başını salladı, "Yok bir şey," der gibi. Armağan da Ada'ya sordu, ama ondan da farklı bir cevap alamayınca, "Ne bu gereksiz gizem, niye kimse bir şey anlatmıyor?" diye birden çıkıştı. "Yoksa daha önce eski sevgili falan mıydınız siz?"

"Saçmalama Armağan, ne sevgilisi?" dedi Selin rahatsız olmuş bir tavırla. Kuzeninin eline uzanıp onu yanına çekerek oturtmaya çalıştı. "Kurcalama, sonra anlatırım," dedi sessizce, ama ortam sessizlik olduğu için herkes duyabilmişti.

Teoman oturduğu yerden öne çıkıp, "Nasıl anlatacağını o kadar çok merak ediyorum ki. Ben de dinlesem olur mu?" diye şakayla karışık rica etti.

Ortamda kimse sesini çıkaramazken, onun bu haline Selin sadece göz devirerek bakmakla yetindi ve yüzünü tekrar Armağan'a çevirdi. "Hazır ortam da bozulmuşken ben gideyim, bak anneme erken geleceğim dedim," dedi. Armağan onu eliyle geçiştirip, "Merak etme, hallederiz," diye yanıtladı ama o sırada Selin'in telefonu çalmasın mı? Arayan annesi olmasın mı?

Kısa bir iki şey konuştular ve Selin sahte bir heyecanla bahane uydurup gitmesi gerektiğini söyledi. Armağan bir şey söylemeye yeltenemeden Selin vedalaşıp kaçarayak salonu terketmişti bile.

Film bitiminde bir kafeye toplanmış filmin kritiğini yaparken içecekleri sipariş edip beklemeye koyulmuştu herkes. Armağan nihayet sabahtan beri içinde tuttuğu soruyu sorup, "Selin'le ne ilginiz var ki?" diye Teoman'a bir soru yöneltti. Batuhan da onun söyleceklerine merakla dikkat kesilirken Ada arkasına yaslandı ve gülümseyerek, "Her şey yeterince açık değil mi?" diye sordu. "Biri hoşlanıyor, diğeri yüz vermiyor. Klasik."

Ada'nın söylediklerine açıklık getirmek için oturduğu yerde biraz öne geldi Teoman. "Şimdi şöyle ki..." dedi boğazını temizleyip oturuşunu düzelterek. "Selin benim için gerçekten özel biri. Ama sayısız denemelerime rağmen olumlu bir yanıt almayı geç, varlığıma bile tahammül edemiyor gibi."

Armağan, şimdi her şey kafasında yerli yerine oturmuş gibi başını sallayarak tekrar ona döndü. "Peki nedeni ne?"

"Bir bilsem ben de rahatlayacağım da, söylemiyor ki."

Tekrar düşünceli şekilde başını salladı. "O öyledir, düzelir falan diyemeyeceğim çünkü Selin bu," dedi omuzlarını silkip. "Kuzenim bile olsa, herkese olduğu gibi, bana bile zaman zaman kapalı kutu gibidir." Gözlerini bir yere sabitleyip kendi kendine konuşur gibi alçak sesle, "Kendisine karşı açık olduğundan bile şüpheliyim," dedi ve sıkıntıyla nefesini verdi.

Birkaç saniye sonra başını Ada'ya çevirip kaş göz yaparak sorusunu sordu. "Ne dersin, şiplenir mi?"

Ada'nın yüzündeki gülümseme genişlerken, "Bayağı bir süredir devam eden gözlemlerime göre, zor da olsa umut vâdediyor. Şipe yatkın."

"O zaman sana kolay gelsin," dedi elini Teoman'ın omzuna koyup desteklercesine. "Benim de gözlemlerime göre işin zor olacak gibi görünüyor."

"Yalnız o değil de," dedi Armağan konuyu birden değiştirerek. "Çok garip değil mi sizin Selin'le ilişkiniz, sonra bizle tanışmanız, şimdi de burada Selin'le karşılaşmamız... Tesadüfün de böylesi cidden."

ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin