Hyunjin, yine başladığı yerde, o taş duvarların arasındaydı.
Hoparlörden yükselen yüksek şarkı sesi evin içini inletirken bu ona büyük bir zevk veriyor, dudaklarında tehlikeli bir sırıtış olmasını sağlıyordu. Kenarda gördüğü beyzbol sopasını kavradı parmakları, ucunu yere sürterek ilerlerken çıkan o tiz ses keyfini bozmamıştı bile.
Bir zamanlar ona üstünlük taslamaya çalıştıkları, onu ezdikleri bu ev şimdi sadece ona ait, içinde rahatça adımlıyordu. "Hıhım," dedi yüzündeki gülümsemesi ile şarkıya eşlik ederek. "I've always like to play with fire."
Sopayı kaldırdı ve tek kerede mutfak dolaplarına sertçe geçirdi. Bu evi yıkacaktı, işte o zaman tam anlamıyla rahatlar, yaptığı şeyden zevk alırdı.
Fire, fire.
Bardakları kırılma sesi yüksek bir tonda gürültü oluşturduğunda keyfi buna bozulduğu için "Aish," demiş söylenerek ve bir daha vurmuştu sopayı tereddüt etmeden.
Şimdi her şey tuzla buz olmuştu.
Odağı masanın üstündeki dokunulmamış eşyalar olurken güldü, "Yazık olacak," dedi ve tek darbesi ile hepsini yere fırlattı. Eline geçen cam bir kavonuzu da tutarak büyük bir hırsla karşısındaki duvara fırlatmış, duvarda kırılıp yok olan eşya ona zevk vermişti.
"Right of classics," dedi ritimle ilerlerken. Vücudunu ustaca kıvırdıktan sonra salona girdi ve oradaki ayna ile göz göze geldi.
Hwang Jun, Chan'ın uyarısından sonra ayna koydurtmuş olmalıydı.
Kendi görüntüsü onu gülümsetirken elini kaldırdı ve başındaki bereyi çıkararak uzun siyah saçlarının her bir iki yana düşmesini sağladı. Başını sallayıp saçlarını dağıtmış, bereyi elinden bırakmazken cebindeki çakmağı çıkarmıştı.
Avucunun bastırması ile ayakta duran sopayı itti ve yere düşmesini sağladı. Yer yüzünde Hwang Jun'a ait hiçbir şey kalmayacaktı.
Aynadaki yansımasına gülerek eğildi ve kenardaki benzin dolu şişeyi eline aldı, kapağını fırlattıktan sonra da salondan çıktı, üst kata ilerledi.
İlk durağı kendi odasıydı
"Insane, inside..."
Yatağına ilerleyip benzin şişesini üstüne boşaltırken dudaklarında ki gülümseme zaferi nasıl ele geçirdiğinin işaretiydi. Boş kitaplığa, masaya, her yere döktü. Sonra koridorun ucundaki yatak odasına gitti.
Dolap kapağını açar açmaz boy boy takım elbise kendini gösterirken şişedeki benzin onların üstünde yer aldı, odanın her bir yeri benzine bürünürken Hyunjin'in bundan vazgeçmeye niyeti yoktu.
Sadece tümüyle yok olmasını istiyordu, tümüyle ona ait her şeyin yok olmasını istiyordu.
Hwang Jun ölse bile onun ölümünden sonra da acı çekmesini istiyordu, çünkü bunu hak ediyordu.
İndiği merdivenlere boşalttığı benzin alt kata geldiği gibi biterken diğer kutuyu aldı, mutfağa gitti. Orayı yok etti. En son salona geldiği zaman şarkı hala çalmaya devam ediyordu.
"Oh, ooh, ooh," deyip koltukların üzerine boşalttı şişeyi. Dudakları şarkıya eşlik ederken dökülen sıvının sesi araya karışıyor sonra da yok oluyordu. Tüm salon benzin ile kaplandığı zaman Hyunjin elini cebine atarak cüzdanının içindeki eski kimliğini çıkardı.
Hwang Hyunjin
Kimliği yere attı.
Elinde tuttuğu bereyi çakmakla yaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red lights, hyunchan ✓
Fanfictionşimdi söyle bana benden nefret ettiğini. | psikopati, psikolojik