10.Bölüm:🔥Sorunlar Ve Çözümler🔥

4K 449 588
                                    

Şarkı: Pentagram~ Sonsuz

Ben geldim. Bu bölümü yazarken bu kadar uzun olabileceğini tahmin etmemiştim o yüzden bölümü bölmeye karar verdim. Hem sizin için de okuması daha rahat olur diye düşündüm. Şimdi sizi bölümle baş başa bırakayım.

Keyifli okumalar dilerim. ✨

 ✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10.Bölüm: Sorunlar Ve Çözümler

Aradan günler geçmesine rağmen hâlâ örgütle alakalı bir konuşma yapmamıştık. Duman son yaşadığımız şeylerden sonra günden güne daha iyi bir hale gelmiş ve kendini biraz daha toparlamıştı. Zaten ben de onunla yaşadığım bu olaylardan sonra aklımı kurcalayan şeyler yüzünden zar zor kendime gelebilmiştim. Konuştuğumuz şeyler hazmedilmesi kolay şeyler değildi. Şu an biraz daha iyi olsam da Duman'ın bana söylediği şeylerin uzun bir süre aklımı kurcalayacağı belliydi.

Üstelik fazla da bir şey konuşmamıştık ama o anın derinliği ve bana az da olsa içinden parçalar dökmesi zihnimden bir sürü yol geçmesine neden olmuştu. Bazı yolların sonu uçurum, bazı yolların sokakları çıkmaz, kimi yolların kaldırımlarıysa unutmabeni çiçekleriyle doluydu. Öyle çok yol açmıştı ki kafamın içinde; uçurumdan aşağıya mı düşeyim, çıkmaz sokakların duvarlarına mı çarpayım yoksa çiçeklere mi sığanayım, bilemiyordum.

O, Hansel ve Gretel'in kaybolduklarında büyülendikleri şekerden ev gibiydi benim için. Dışarıdan baktığında öyle tatlı, öyle güzel gözüküyordu ki büyüsüne kapılıyordun ama o evden içeriye adım attığın anda karanlığın içinde kayboluyordun.

Kaybolmuş birinin karanlığında kendimi arıyordum.

Elleri, elleri, kimdi onun elleri?

Kimdi onu bu denli aydınlıktan uzaklaştırıp karanlığa çeken elleri?

Dalgın bir şekilde bunları düşünürken yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerliyordum. Demin uyanmıştım ve birkaç saat dinlenmeme rağmen uykumu almıştım.

Zaten fazla uyumayı sevmezdim. Az uyur çok çalışırdım. Dört, beş saatlik bir uyku bana hayli hayli yetiyordu. Ağzımı açarak esnerken elimin sırtıyla ağzımı kapatıp mutfak kapısının önüne geldiğimde duyduğum sesle birlikte yüzümün şekli değişti.

"Yavrum baban nereli, nereden bu kaşın gözün temeli?" mutfaktan içeriye girdiğim gibi kulaklarımı dolduran keyifli olduğu her yerinden belli olan sesle birlikte ufak bir tebessümle olduğum yerde durup Akgün'ü izledim. "Sana neler demeli, ay seni çıtır çıtır yemeli."

Deliydi bu çocuk.

Elindeki çayı höpürdeterek içerken mutfak camının pervazına kolları ve göğsünü yaslamış şekilde dışarıyı izliyor bir yandan da şarkı söylüyordu. Ben ise bu anı bozmamak için mutfak kapısının girişinde dikilmiş, omzumu da kapı çerçevesine yasladığım gibi kollarımı göğsümde bir araya getirerek onu izlemeye başlamıştım. Akgün sevimli sevimli dışarıyı kolaçan ediyor diğer yandan ise şarkıyı söylemeye devam ediyordu. Onun bu enerjik halleri bana iyi geliyordu.

CEHENNEMİN NOTASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin