2007;
"Çocuklar beni iyi dinleyin."
Annem, benim boyumla eşitlenmek için dizlerinin üzerine çökmüştü.
Oldukça stresli gözüküyordu.
Elinde ki yarabandını abimin kaşına yapıştırdıktan sonra küçük ellerimi avcunun arasına aldı.
"Biz burada gurbetçiyiz. Yani burası bizim asıl evimiz değil. Bunu biliyorsunuz değil mi?"
Abim kafasını sallarken bende onu taklit ettim.
"Babanızın işi yüzünden buradayız."
Annem boğazını temizlemek için bir kaç kere öksürdükten sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Eğer mahallede ki ya da okulda ki herhangi biri size zorbalık yaparsa haberim olsun. Türk olmanız ile alakalı sizinle dalga geçerlerse bunu bana söyleyin."
Neden Türk olduğumuz için bizimle dalga geçiyorlardı ki?
"Ömer bana bak." dedi annem abimin çenesinden tutup kendine doğru çevirirken.
" Kavga bir çözüm değildir. Eğer haklı olduğunu insanlara göstermek istiyorsan onlara vurmayı ya da şiddet uygulamayı bırakmalısın. Anlaştık mı?"
Abim istemiye istemiye annemi onayladı.
" Pekala şimdi dışarı çıkıp oynayabilirsiniz."
Annem elinde ki mutfak önlüğünü boynundan geçirirken mutfağa girmişti. Abim ve bende köhne evimizin hemen önünde arkadaşlarımızın yanına gitmiştik.
Televizyonda Paris'in ne kadar güzel bir yer olduğunu her gün bizlere gösteriyorlardı.
Bizde Paris'te yaşıyorduk. Ama..
Burası hiç televizyonlarda ki gibi değildi.
Her gün polisler mahalleyi basardı. Siyahi adamları döverek arabaya bindirir götürürlerdi. Mahallemizde ki çoğu kişi bizim gibi ya gurbetçi ya da göçmendi.
Her ırktan insan bulunurdu.
Abim arkadaşları ile top oynarken bende karşı kaldırımlarına oturup onları izliyordum.
Sonra onu gördüm...
Tüm çocukların arasında en cılızı oydu.
Yırtık terliği ve patlak topuyla abimin hemen yanındaydı.
Koyu teni güneşin anlında parlıyordu..
Ah! Kesinlikle büyünce onunla evlenicektim!
Bahsettiğim kişi Kylian'dı. Mahallede ki en yaramaz çocuktu.
"Hey! Kylian'ı takımımızda istemiyoruz. Çok cılız! Hemen yere düşüyor." Dedi Simon.
Çocukların arasında en iyi futbol oynayan Kylian'dı. Ama bunu onlar bilmiyordu. Her akşamüstü onlar evlerine dağıldıklarında Kylian tek başına top oynar ben ise onu camdan seyrederdim.
" Bizde istemiyoruz. " diyerek Simon'a arka çıktı Anwar.
Top oynayan çocukların yaşları on iki ile on beş arasındaydı. Kylian dokuz yaşında ve onlardan daha küçüktü. Ben ise o zamanlar henüz altı yaşındaydım.
"Ama bende sizinle oynamak istiyorum." dedi Kylian.
Onu dışlıyorlardı..
"Seni istemiyoruz."