"Bilmiyorum iki gündür eve gelmiyor. Bir sıkıntı olup olmadığını merak ediyorum."
"Paris şampiyon oldu. Kutlama yapmaya gitmiş olabilir." dedi telefonun diğer ucundan konuşan Miley.
"Tamam da bu kutlamanın iki gün sürecek hali yok değil mi?"
"Bilemiyorum ki.. Giderken sana hiç mi bir şey söylemedi?"
"tabiki de söylemedi. Sorumsuz herif! Senin evinde bir misafir var yani insan biraz misafirperver olur."
"Bir kaç haber sitesine baktım şimdi laptop'dan."
"Yani?" dedim kaşlarımı çatarak.
"sekiz saat önce madrid'te görüntülenmiş. Sanırım senin ki real madrid ile anlaşmaya gitmiş. Aşkın ellerinden gidiyor Nisan!"
İspanya mı? Real madrid ile senelerdir adı geçiyordu ama yine de bir garip olmuştum.
"Ne aşkı Miley? Ne aşkı? Madem ispanya'ya gidecekti o zaman niye haber vermedi?"
"Ay ben nerden bileyim Nisan? Madem bu kadar çok merak ediyorsun gurur yapmayı bırak ve ara adamı."
"O beni arasın ben niye onu arayacağım ya?"
Dedim sitemkar ses tonumla.
"Yapma ama Nisan! Lise biteli üç yıl oldu.."
"Ne alaka şimdi?"
"Yaptığın şeyi ancak liseliler yapar yani. Önce sen arasan gurun seni öldürmeyecek merak etme.. tüm Türk kızları mı böyle?"
"Hayır onunla alakası-"
Cümlemi bitirmeden telefonumdan gelen titreşim sesine baktım.
"Miley.. Kylian arıyor!"
"Ne şanslı kızsın ama! Hadi kapatıyorum."
O kapattığı an bende hiç beklemeden aramayı cevapladım.
"Efendim?" dedim soğuk çıkmasına özen gösterdiğim sesimle.
"Neredesin?" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Asıl sen neredesin?"
"Az önce paris'e indim. Hemen hazırlanman gerkiyor. Şık olmaya özen göster. Kırk dakika sonra kapıdayım. Çabuk ol!"
Tam telefonu kapatacakken onu durdumdum.
"Ne? Dur kapatma! Ne saçmalıyorsun yanımda elbise yok!"
Bir müddet cevap vermedi.
"Ben o işi hallederim. Geliyorum bekle beni."
Telefonu yüzüme kapatmıştı.
O kimdi ki benim yüzüme telefonu kapatıyordu?
Aptal herif!
Onun iki gündür nerelerde olduğunu sormak istiyordum ama yine saçma sapan yerlere çekeceğini biliyordum.
O gelene kadar evde bulduğum bir fön makinesi ile saçıma fön çekmiştim.
Kylian'ın saçı üç numaraya yakındı. Kim için vardı o fön makinesi düşünmek bile istemiyordum. Çünkü düşündükçe kendi kendimi üzüyordum.
Yaklaşık yirmi dakika sonra kapı çaldı ve gelen Kylian'dı.
Elinde büyük bir kutu vardı.
"Sonunda gelebildin." dedim bozuk olduğumu belli edecek bir ses tonuyla.
Arkamdan içeri girip ayağı ile kapıyı kapattı.
Nerelerdesin sen? İnsan nereye gittiğini söyler değil mi? Bu kadar mı değersizim senin için?