Bahçede ikimiz vardık bu defa. Herkes eve dağıldığında ben bir süre daha burada, onunla vakit geçirmek istemiştim. Geniş koltuğa oturmuştuk ve ona sırtımı yaslamıştım. Parmaklarımı havaya kaldırıp gökyüzünde ki yıldızlar ile kendi kendime resim çizmeye başladığım esnada bileklerimde dokunuşunu hissetmiştim.
Anında buruklaşan içim ile parmaklarımın hareketi durduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım bir kaç saniye ardından da uzun süreli sessizliği böldüm. "Merak ediyorsun değil mi?" Sorduğum soru ile anında panikleyip konuşmuştu.
"Hayır ben sadece-"
"Jungkook." Adını söyleyerek lafını kestiğimde göğsüne yasladığım sırtımı çekmiş ve yüzümü ona çevirmiştim. "Merak ediyor olmandan neden çekiniyorsun? Bu gayet doğal. Zaten bende anlatmak istiyordum fakat vakit bulamıyordum." Söylediklerime hafifçe yüzünü buruşturdu.
"Lalisa, anlatmak zorunda-"
"Zorundayım." Bir kez daha lafını kesmiştim ama neyse ki bu onu sinirlendirmemişti. "Eğer bir ilişkimiz varsa bedenimde ki izlerin sebebini de bilmen gerekiyor." Gözlerini benden kaçırdığında ellerini ellerim arasına aldım ve içime derin bir nefes çektim.
"İki buçuk yıl önce yani üniversite için Kore'ye geldiğim zaman, biri ile tanışmıştım. Burada ki ilk arkadaşım olmuştu ve bu duygu zamanla hoşlantıya dönüşmüştü. Duygular karşılıklı olunca da bir ilişkiye başlamıştık. Çok seviyorduk birbirimizi. Yani ben öyle sanıyordum. Deli gibi güveniyordum ona." Sözlerimi dinliyor ama göz teması kurmamaya devam ediyordu.
"İlk başta hey şeyde çok güzeldi zaten. Klasik genç aşıklardık. Sonra deli gibi kıskançlık krizleri başladı. Beni sevdiğinden yapıyor dedim. Aklım ermedi. Beni sevdiğinden bağırıyor bana, kimseyle paylaşamıyor diye düşündüm ve sustum." Gözleri beni bulduğunda asıl olayların şimdi başlayacağını anlamıştı.
"Ama bu kıskançlıklar bağırtıya dönüştüğü yetmiyormuş gibi şiddete dönüştü. Başlarda beni itip kakıyor, peşinden zorla sürüklüyor falandı. Ardından bir tokat yedim. Her şey kademe kademe gelişiyordu." Gözlerinde bazı hisler vardı ama onları şu an seçemiyordum.
"Ben yine sustum. Neden böyle bir aptallık yaptım bilmiyorum. Korktum sanırım. Tokatlar çoğaldı, bedenimde morluklar ve yaralar oluşmaya başladı. Onları Jisoo unnieden saklayacağım diye kaç takla atardım. Sonra işte bu bileklerimde ki izler oluştu." Söylediğim ile parmakları yeniden o izleri bulmuştu.
"Bileklerimi plastik ile bağladı. 'Eğlenceli olacak dedi.' Ama tek eğlenen oydu. Bileğimde açılan derin yaralar ve o yaralardan akan kanlar ile yatakta yalnız başıma uyandığımda daha net fark ettim bunu." Gözümden bir yaş aktığını çok geç fark etmiştim. Artık bunun için ağlamak istemiyordum, artık bunun için dalıp gitmek istemiyordum. Ama bir türlü aşılmıyordu işte.
"Canımı en çok yakan şey yediğim dayaklar değildi. Aşık olduğumu sandığım ve deli gibi güvendiğim insandan böyle bir darbe yemekti. Ona bu yaptıklarını hiç bir zaman konduramadım ve bu daha da tepeme çıkmasına sebep oldu. Aşka inancımı kaybettim, erkeklere inancımı kaybettim, herkese inancımı kaybettim." Yanağımda hissettiğim parmakları göz yaşımı sildiğinde ona bakmış ve onunda gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Yüzümde küçük bir tebessüm belirmişti.
"Fakat sana inandım. Nasıl oldu bilmiyorum ama sana karşı hiç tereddütüm olmadı. Gözlerine her baktığımda içime işleyen bir güven var." O da benim gibi tebessüm etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
fedora, lisgguk
FanfictionLalisa, Jungkook'a kardeşinin katilini bulması için yardım etmeye karar verir.