Yoongi oppanın attığı mesaj ile hızlıca onu aramış ve detayları öğrenmiştim. Kamera kaydı, mahalleliye sorulan sorular derken adresi bulmuş. Ama günlerdir dışarı çıkmadığı için hâlâ o evde olup olmadığı bilinmiyormuş.
Son olarak ise adresi Jungkook'a bir an önce söylemem gerektiğini çünkü polisin adrese Yoongi oppanın emri ile yarın baskın düzenleyeceğini söylemişti.
Fakat ben... söylemek istemiyordum. Jungkook'un yanlış bir şey yapmasından endişeleniyordum. Katil olmasını istemiyordum. Fakat bunu ondan saklarsam da bana deli gibi sinirlenecekti. Bu da korktuğum diğer şeydi.
Tabi katil olması daha kötü bir ihtimal olsa da benden gitmesini de istemiyordum. Kafam karma çorman olmuştu. Kimden tavsiye alacağımı da bilemiyordum çünkü Jimin şu an Chaeyoung ile vakit geçiriyordu. Eğer Jisoo unniye sorarsam onun ne diyeceğini adım gibi biliyordum. Sakın söyleme. Çünkü hayatımdan çıkacak bir erkek onun için önemli değil. Hatta hayatıma giren her erkekten nefret etmeye şartlamıştı artık kendini.
Yoongi'ye sorarsam da söz verdiği için direkt gidip kendi bile söyleyebilirdi. Bana objektif bakacak biri lazımdı fakat çevremde hiç öyle biri yoktu.
Gözlerimi boş boş kafeteryada gezdirip oldukça derin düşüncelerin arasında yüzerken beni bulunduğum ana geri getiren Jennie olmuştu. "Hey Lisa, nasıl gidiyor?" Gülümsemesinin ses tonuna yansıdığı sorusu eşliğinde hemen karşımda ki tekli deri koltuğa oturmuştu. Ona hızlıca gülümseyerek karşılık verdim. "İyi gidiyor Jennie, teşekkürler." Bakışlarım onun arkasına döndüğünde elinde ki iki karton kahve bardağı ile buraya gelen Taehyung'u gördüm. "Selam." O da verdiği kısa selamın ardından yanımıza oturduğunda bir kaç saniye sessizlik olmuştu.
Ama ben soracak başka kimsenin olmaması nedeni ile yardım almak için onları seçtim ve derin bir nefes alıp konuştum. "Ryujin konusunda Jungkook'a yardım ettiğimi biliyorsunuz." İkisi de başını sallayarak onayladı ve devam ettim. "Adresini buldular. Yani kesin değil ama çok yüksek bir ihtimal. Ve bu adresi Jungkook'a söylemem gerek. Fakat korkuyorum. Yanlış bir şey yapmasından... Ama eğer söylemezsem de bu defa bana çok kızacak. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyorum. Siz onu daha iyi tanıyorsunuz sizce ne yapmalıyım?"
Beklemedikleri uzun konuşmamı dikkatle dinlemişlerdi ardından bir kaç saniye bana ve bir kaç saniye de birbirlerine baktılar. Ve birbirleri ile gerçekleştirdikler sözsüz konuşmanın ardından Taehyung lafa girdi. "Eğer adresi ona söylersen... Ne olacağını az çok tahmin edebildiğini görüyorum Lalisa. Onu öldürebilir, belki de sadece döver, sakat bırakır... Yani bilmiyorum. Her şekilde kendini içeri tıkmayı başarır. İşin kısacası ona adresi söyleyemezsin, söylememelisin. Adresi vermezsen sana çok kızar, belki tartışırsınız. Ama öfkesi dindiğinde, yası ve siniri bittiğinde. Yani mantıklı düşünmeye başlayabildiğinde senin haklı olduğunu görür ve gelip özür diler. Ama bu süreç ne kadar sürer bilmiyorum." Konuşmasını bitirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp ağlamamak için direnmiştim, şu an yeri değildi ve her şeye ağlamamalıydım!
Ardından Jennie girdi lafa. "Yine de en son kararı sen ver. İyi düşün Lalisa." Dediğine başımı sallayarak onay verdiğimde aslında kararım belliydi. Adresi vermeyecektim. Veremezdim. Kendine zarar vermesine göz yumamazdım. Gerekirse aylarca benden uzak kalmalıydı ama katil olmamalıydı.
Onun için sağlıklısı buydu ve bu durumda benim ne hissedeceğim önemsizdi. Jennie ve Taehyung'a minnettar bir şekilde gülümsedim ve teşekkür ettim. Önemli olmadığını söylemelerinin ardından da biraz birlikte oturmuş ardından da derslere dağılmıştık.
LK
"Jungkook'a hâlâ söylemedin mi Lalisa? Yoksa söyledin ama kafese falan mı kapattınız?" Güler gibi bir ses çıkartarak yanımda ki tekli koltuğa oturan Yoongi ile gözlerimi hafifçe açıp ona diktim. "Gidip adama bir şey yapmadığını nereden biliyorsun?" Hafif bir şaşkınlık ile sorduğumda kaşlarını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fedora, lisgguk
FanfictionLalisa, Jungkook'a kardeşinin katilini bulması için yardım etmeye karar verir.