13

893 99 8
                                    

Jungkook ile terasta ki yakınlaşmamızın ardından bir gün geçmişti ve şu an kantinde yalnız başıma oturuyordum. Ve aynı zamanda kahvemi yudumlayıp önümde ki kağıda karalama yapıyordum. Fakat bu sefer ne çizdiğimden haberdardım.

Jungkook'un gözlerini... Onları normalde bir tuvale çizmek istiyordum ama bunun için zamana ve bir kaç taslağa ihtiyacım vardı. Bu yüzden yavaştan başlamıştım. En çok resmetmek istediğim o gözlerini önümde ki A4 kağıdına iki farklı şekilde çizmiştim.

Üst kısımda tüm evreni barındıran o güzel gözleri vardı.

Alt tarafta ise öfkelendiğinde çattığı kaşları ve attığı sert bakışlar vardı.

Bu basit karalamalar aslında hiç zorlayan türden değildi. Asıl sorunu elime boyaları alıp tuvalin karşısına geçtiğimde yaşayacaktım.

Gözlerini o kadar iyi yansıtmak isteyecektim bu beni oldukça kaygılandırıcaktı muhtemelen.

Karşımda ki sandalye gürültü ile çekildiğinde yerimde irkilerek önümde ki kağıdı kapatmaya çalışmıştım ama geç kalmışa benziyordum. Çünkü Jungkook çatık kaşları ile önümde ki kağıda eğilmiş ve şaşkınca sormuştu. "Onlar benim gözlerim mi?" Afallayarak öylece kaldığımda yutkunmuş ve zaten görünen köy kılavuz istemediği için açıkça söylemiştim. "E-evet. Öyle ufak bir karalama işte." Kekelediğim için rezil olduğumu düşünsemde Jungkook bunu hiç takmamış ve hemen yanımda ki yere oturup kitaplarını kenara koymuştu. A4 kağıdına uzandığında yaşadığım heyecan yüzünden ellerim titriyordu hafifçe.

Eline alıp çizdiklerime baktı ve mırıldandı. "Böyle basit bir çizimle bile gözlerimi bu kadar güzel yansıttığına göre düşündüğümden daha yeteneklisin Lalisa." İltifatı yanaklarımı kızartmıştı hafifçe bu yüzden gözlerimi kaçırmadan edememiştim. "Teşekkür ederim." Kısık bir sesle karşılık verdiğimde kısık sesle gülmüştü. "Tanrım çok utangaçsın Lali, ama al yanakların sana o kadar yakışıyor ki." İltifat etmeye devam ettiğinde yanaklarımın daha da kızarması kaçınılmazdı...

"Her neyse seni bu kadar utandırmak yeter. Haftasonu Chaeyoung'un doğum günü. Ve bir parti yapacağız. Aslında o istemedi fakat ben üzgünüm diye onunda yasta olmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden ona sürpriz yapacağız. Eğer istersen sen ve Jimin de gelebilirsiniz." Kardeşinin yasını tutarken arkadaşı için doğum günü partisi mi hazırlıyordu? Bu dünya için fazla düşünceliydi sanırım. Jeon Jungkook'un durup en azından kısa bir süre de olsa kendine vakit ayırması gerekiyordu. Her seferinde kendini bu şekilde görmezden gelmemiliydi.

Beklenti ile bana baktığını fark ettiğimde gülümseyip başımı salladım hafifçe. "Olur geliriz." Cevabım ile o da tebessüm etmişti. "Adresi sana atacağım. Şimdi ise birer kahve içmeye ne dersin?" Teklifi ile tebessümüm büyümüştü başımı sallayarak onu onayladığımda oturduğu yerden kalktı. "Ben kahveleri alıp geliyorum o halde."

"Tamamdır." Arkasını dönüp uzaklaştığında gözlerini çizdiğim kağıdı elime almış ve bir kaç saniye baktıktan sonra dosyamın içine, yani Jungkook'u çizdiğim diğer kara kalemlerin yanına koymuştum. Bunları ona göstermeyi hem çok fazla istiyor hemde çekiniyordum. Şu an için ertelesem de bir gün hepsini gösterip tepkisini görmek için sabırsızlanıyorum diyebilirdim. Muhtemelen yine beni utandırıcaktı.

Bir süre sonra Jungkook elinde kahveler ile döndüğünde yanıma oturmuş ve muhabbet etmeye başlamıştık. Şu an dışarıdan bir arkadaş gibi görünsekte öpüşme olayı kafamı kurcalıyordu.

Aramızda ki bu bilinmezlik devam mı edecekti yoksa bir ad koyacak mıydık bilmiyorum. Tek bildiğim onu bir kalıba sokmaktan korktuğumdu. Bir erkeğe sevgilim olduğunu söyleyip ona hayatımda böylesine büyük bir rol vermek, güvenmek ister istemez beni korkutuyordu.

fedora, lisggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin