üzgünüm işte

498 33 16
                                    


Jisung'un ağzından:



İki gündür dışarda serseri gibi geziyordum. Gurur yapıp eve gitmedim. Okula bile gitmedim. Zaten gitmesem de kimse endişelenip sormamıştı nedenini. Okulda kimseyle konuşmadığım için bu normal bir şeydi. İki gün önce Minho ile ne yazıştıysak da oydu. Bir daha yazmamıştı. Genelde böyle oluyordu zaten. Bir gün yazışır birkaç gün hatta bazen haftalarca yazışmazdık. Ama ben onu şimdiden çok özlemiştim. Aslında Minho'yu hep özlüyordum. Acaba o da beni özlüyor mudur ki?

Ahh gerçekten çok boktan bir hayatım var. Sırf zenginim diye bazı varlıklar beni, bizi mutlu sanıyor. Ama ben babam yüzünden asla mutlu olamadım. Annem de malûm..

Beni bunca zamandır ayakta tutan tek şey senin varlığın sevgilim. İki yıldır tanışmamıza rağmen her şeyim oldun. Ama senin de sorunların başından aşkın zaten buna rağmen bencil davranıp benimle yazışman için zorlayamam. 'Yazışmak' ne tuhaf bir kelime ama bir o kadar da hayatımın anlamı olan bir kelime. Ama ben bundan sıkıldım artık. Minho ile yazışmaktan sıkıldım. Onun sesini duyup kokusunu içime çekmek istiyorum onunla görüşmek, sarılmak öpmek istiyorum. Sevgililer her ne yapıyorsa biz de onu yapalım istiyorum be sevgilim. Senin yanında olup korkma demek istiyorum.

Sana geleceğim sevgilim. Bekle beni. Seni tüm acılarından kurtaracağım. Bunu birlikte başaracağız. El ele biz kazandık diyeceğimiz günleri bekle sevgilim. Beni bekle sevgilim. Geliyorum.

Şans eseri cebimden bulduğum bir miktar para ile ne yapacağımı bilemeyip, bir kırtasiyeye girdikten sonra aldığım bu deftere döküyordum tüm bu sözleri..

Deftere son cümlelerimi de yazdıktan sonra kapağını kapatıp geri cebime sıkıştırdım. Defteri, ya hani olur da eğer başıma bir şey gelirse, minho'nun yanına ulaşamadan bir şey olursa diye almıştım. Minho'ya olan hislerimi yazacaktım.

Minho'ya olan tüm hislerimi buraya yazmaya ant içtikten sonra karşımda ne tür bir içki istediğimi soran barmene yönelttim bakışlarımı.

Ona kırmızı bir şeyler istediğimi söyleyip kendimi koltuğa bıraktım. Tüm her şeyi unutmak istiyordum ama Minho hariç, onu unutmak istemiyordum tek sahip olduğum şey Minho o yüzden onu kaybedemem. Yarın onu arayıp yanına geleceğimi söyleyeceğim.

Kafam bunlarla dolmuşken kırmızı içeceğim gelmişti. Gözyaşlarımın daralttığı görüntü yüzünden yarım yamalak gördüğüm bardağı kafama diktim. Diktim dikmesine de içkiye alışkın olmayan bu boğazım fazla yandı.

Boğazımı yakan bu tat aynı zamanda zihnimde dolaşan düşünceler yüzünden kalbimi de yakıyordu. Dakikalar içinde uykum gelmeye başladı. Ama uyumak istemiyordum çünkü eğer uyursam iki gündür gördüğüm o rüyanın aynısını yine görecektim.
Gördüğüm rüyada Minho beni aldatıyordu. Bunu nasıl diyeyim bilmiyorum ama bana acı çektiriyordu. Sanki o tanıdığım Minho değilmiş gibiydi..

Off sıradan bir kabustu işte diye içimden geçirdim. Zaten şuan kendimi ben yönlendirmiyordum. İçki beni benden almıştı. Vücuduma tamamen sahip çıkmıştı. Bulanık olarak gördüğüm barın içindekilerin hepsi bana minho'nun birer kopyası gibi geliyordu. Hatta onlardan birine 'sevgilim neden yanıma gelmiyorsun, neden beni bu halimle yalnız bırakıyorsun' demiştim ki ağzıma yediğim yumruk yüzünden acı çekerek yere yığılmıştım. Barmenler olmasa orada ölmüştüm diyebilirim.

Barmen-- beyefendi eğer arabanız varsa lütfen onu bizim kullanmamıza izin verin. Bu şekilde araba sürmeniz son derece tehlikeli.

Konuşan adama kısa bir bakış attıktan sonra üzerimdeki kıyafetlere baktım. Tamamen özel üretim olan kıyafetlerimi gördükten sonra barmenin ne demek istediğini idrak etmiştim.

I'm Stabber • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin