[Yazarın ağzından]
-------
Minho sabah erkenden kalktığında şuan yattığı yatağa nasıl geldiğini anlayamıyordu. Ağrımaktan çatlayan başı yüzünden dün gece içtiğine emin oldu. Hafif doğrulup yataktan kalkmadan oturdu. Kafasını ellerinin arasına alıp düşünmeye başladı. En son bar'da onuncu viskisini içiyordu. Tek hatırladığı buydu.
Sonunda kalkmaya karar verdi. ilk adımda sendelemişti ama sonra toparladı. Odasının perdesini açıp dışarıya baktı. Güneş ona adeta tebessüm ediyordu.
"Eminim ki bugün yaşayacaklarım dışarısı kadar güzel olmayacak"
Deyip perdeyi geri kapattı. Hemen sonrasında pencerenin yanındaki aynadan kendi yansımasını gördü. Gözleri kocaman açılan çocuk aniden geri adımladı.
"Hayy siktir!"
Minho aynadan gördüğü gece mavisi saçlarına inanamadı. Bu- bunu kim yapmış olabilirdi? Kendisi mi yapmıştı? Ama ne zaman boyamıştı ki? Neden hiç bir şey hatırlamıyordu.
Ellerini saçından çekmeden zaten açık olan odanın kapısından koşarak fırladı. Hyunjin'i arıyordu. Kendisine ne olduğunu ona sormalıydı.
Umduğu gibi olmadı. Hyunjin'i hiçbir yerde göremedi. Nihayet yorulduğunu anlayıp salondaki koltukta dinlenmeye karar verdi.
Minho'nun oturuşuyla dış kapının açılması bir oldu. Ondandır ki çocuk yerine oturmadan kapıya doğru ilerledi.
Kapıda gördüğü Chan'a bakarak istediği kişiyi göremeyince biraz kırıldığını gösteriyordu gözleri. Chan bunu fark etmiş olacak ki mavi saçlı çocuğa bakıp güldü.
Chan-- ne o Minho beklediğin kişi ben değilim sanırım. Bu arada saçın gerçekten çok iyi görünüyor. Ayrıca o kişiyi doğru tahmin etmişsem ki doğru olduğuna eminim. Bugün eve gelmeyecekmiş. Sana iletmemi söyledi.
Minho, Chan'ın söylediği ilk söze gözlerini devirmiş fakat diğer dediklerine aynısını yapamamıştı. Meraklı gözlerle Chan'ın arkasından gitti.
Minho-- Neden? Neden gelmiyormuş? Hem neden bana söyleme gereği duymadan seninle iletmeyi tercih etti? Bu adam beni takmıyor mu bana mı öyle geliyor? Yok yok kesin takmıyor. Zaten bu günlerde biraz tuhaf davranıyor. Ne istediğini artık anlayamıyorum.
Minho'nun yere çökerek söylediği bu sözlere büyüğü anlamsız gözlerle bakıyordu. Tıpkı 'ne diyor bu' der gibiydi.
Chan-- minho! yanlış kişiyle kafa buluyorsun kardeşim. Git başımdan!
Chan, minho'nun söylediklerine inanamamış olacak ki gözlerini devirip konuştu. Onunla dalga geçtiğini düşünüyordu. Ama çöktüğü yerden kalkıp dışarı çıkan Minho onun bu düşüncelerine ara vermesini sağladı. Arkasından 'nereye gidiyorsun' demek istedi ama istemedi de. Hyunjin, o buraya gelmeden önce onu Minho'ya iyi bakması için tembihlemisti. Ve de dışarıya çıkmasına izin vermemesini söylemişti. Ama Chan, Hyunjin'e çok sinirli olduğu için dediklerini göz ardı edip umursamadan Minho'nun ardından sertçe kapanan kapıya baktı. Ardından da odasına geçti.
~ [Minho'nun ağzından] ~
Chan'ın söyledikleri sinirimi çok fena bozduğu için aniden evden çıktım. Arkamdan geliyor mu diye baktım ama kimse yoktu. Belli ki gelmeye de niyeti yoktu. Neyse gelmemesi işime gelirdi. Hem onunla dalga geçiyormuşum gibi tepki veriyordu. Ondan nefret ediyorum. Hyunjin'in arkadaşlarından nefret ediyorum. Hyunjin'den nefret ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Stabber • Minsung
Fanfiction"Jisung gibi masum ve saf duygularla sevemedi Minho. İçindeki kötülük Jisung'un aşkıyla buluştuğunda artık her şey için çok geçti." Ana ship: Minsung Yan shipler: Hyunin, Chanmin.. ‼️ İntihara sürükleme, zorbalık ve küfür içerir ‼️ (bu kurgunun hiçb...