Onun yatağının hemen yanında benim yatağım seriliydi. Dolabın ağzını açıp pijamalarımı üstüme geçirdikten sonra üstünde kayan örtüyü omzuna doğru çektim. Sonrasında ben de yatağıma uzandım. Yüzüm ve bedenim Jisung'a dönüktü. iki elimi birleştirip yanağıma koydum. İki gündür olduğu gibi bugün de onu izliyordum. Genellikle geceleri uyumazdım. Daha doğrusu uyuyamazdım. Jisung'a bir şey olacak korkusundan gözlerimi kırpmaktan bile korkardım ben. Şimdi sabah olmasına rağmen, gözümden uyku akıyor olmasına rağmen, karnım açlıktan gurulduyorken ve başım dönüyorken bile kalkıp bunların hiçbirini yapamıyordum.Jisung olmadan hiçbirini yapamıyordum. O başının üstünde asılı olan serum ile beslenirken, ben yemek yiyemezdim. Bu vicdan azabı mıydı yoksa hâlâ kendime kabullendiremediğim duygu muydu bilemiyordum. Bildiğim tek şey onun için canımı verecek kadar onu seviyor olduğumdu.
"Bugün biriyle tanıştım. Küçük bir çocukla. senin kadar olmasa da tatlıydı. Seni onunla tanıştıracağïma söz verdim. Sözümü tutmama yardım edersin değil mi?"
Mırıldanarak söylediğim sözlerle gülümsedim.
Bir elimi yanağımdan çekip, yüzüne düşen mavi saç tellerini arkaya atmak için kullandım. Teninin yumuşaklığı parmak uçlarıma tekrardan bir sızı eklerken, içimin titrediğini hissettim. Ben onu seviyordum. Sadece iki kelimeyle açıklanamayacak kadar özeldi benim sevgim.
Baş parmağım şimdi de elmacık kemiğini okşuyordu. O kadar güzeldi ki. Hani böyle çok sevdiğiniz birini uzun zaman sonra görürsünüz de içiniz bir hoş olur ya. Ama o kişiyi farklı duygular ile seviyorsunuzdur ve onun bundan haberi yoktur. İşte o zaman ona koşarak sıkıca sarıldığınızda çaresizce bilmesini istersiniz. Sizin farklı olduğunuzu bilmenizi istersiniz.
Anca böyle anlatabilirim anlamanız için. Zira ben bile anlamamışken size nasıl kusursuzca anlatabilirdim ki? Ben farklıydım. Tüm diğer insanlardan çok daha farklı.
Ben acı çektirmekten haz alan bir psikopattım.
Bugün öğrendim bu gerçeği. Min Ji hanımdan rica ettiğimde somurtkan ifadesiyle kabul edip, eskiden psikolog olan arkadaşlarından birinden bana bakmasını istedi. Hastaymışım. Tedavi; aylarca, yıllarca hatta bazı hastalarda hiçbir zaman tepki göstermezmiş. Ömür boyu böyle kalabilirmişim. Küçük bir ihtimal da olsa bazı hastalar hemen kurtuluyormuş. Onların umutları varmış. Onları hayata bağlayacak umutları varmış..
"Sen de bu süreçte benim umudum olur musun Jisung?"
Kirpiklerim arasından firar eden yaşla birlikte fısıltıyla karışık sesimle sormuştum.
Uzun kirpikleri, minik burnu, pembeleşmiş dudakları ve yanakları öyle güzel bir bütündü ki, baktıkça bakası geliyordu insanın. Bir sincap gibi uyuyordu. Saçma bir düşünceydi ama acaba ona meşe palamutu versem yanımda kalmaya devam eder miydi? Tüm ihanetlerime rağmen beni sever miydi? Kendini bile sevmeyen benim, onu ölümüne sevdiğime inanır mıydı?
Parmağım dudaklarını bulduğunda, bu naif dudaklara sadece bir kez dokunduğumu anlamıştım. Limandayken. Büyük ihtimalle hiçbir şeyden haberi olmadığı için izin vermişti dudaklarını öpmeme. Yoksa kim isterdi ki bir katilin onu öpmesine? Ben olsam ben bile beni istemezdim.
Sen neden yıllarca kandın benim gibi pislik birine?
Keşke Anlasaydın. Keşke hiç konuşmasaydık. Sana yazdığım geceye lanet olsun. Lanet olsun..Ben katilim sevgilim. Bilmiyorum sana sevgilim diyebilir miyim. Her şeyi öğrendiğinde buna izin vermeyecekmişsin gibi hissediyorum.
"Sana son bir kez sevgilim diyebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Stabber • Minsung
Fanfiction"Jisung gibi masum ve saf duygularla sevemedi Minho. İçindeki kötülük Jisung'un aşkıyla buluştuğunda artık her şey için çok geçti." Ana ship: Minsung Yan shipler: Hyunin, Chanmin.. ‼️ İntihara sürükleme, zorbalık ve küfür içerir ‼️ (bu kurgunun hiçb...