Bedel

278 24 96
                                    

(Oy ve yorum olsa 😘)

"Ben bu oyundan çok sıkıldım Hyunj-!"

"Sence oyun mu oynuyoruz Felix?!"

Aksi bir sesle Felix'in sözünü kesen Hyunjin dişlerinin arasından yüksek sesle konuştu. Ardından Felix'in kaşlarını çattığını fark edip gereksiz yere çıkıştığını anladığında dudağını dişleri arasına aldı.

"Nereye gidiyorsun?"

Gözleri dolan Felix, hyunjin'e aldırış etmeden hızlı adımlarla yakındaki arabalardan birine geçip oturdu. Hyunjin'in onu sevdiğine inanmak istiyordu çünkü. Hyunjin'in kötü davranmadığı tek kişi olmak istiyordu.

O gece Hyunjin, ona aşık olduğunu söylediğinde Minho ile ayrıldığını da söylemişti. Lakin öyle ciddi bir ayrılık olmadığını biliyordu Felix. Ve buna rağmen Hyunjin'in yalanına ortak olup onu sevmekten vazgeçmemişti. Çünkü o gün Hyunjin onu da kandırmayı başarmıştı.

Jeongin'i kandırdığı gibi..

Felix'in gidişi Hyunjin'in pek umrunda olduğu söylenemezdi. Tek isteği şu an gözünün önünde olan tüm herkesi tek seferde yakıp kül etmek. Şakasız bunu arzuluyordu Hyunjin.

Minho üstünde gezen onlarca göze rağmen doğru anı beklemekten vazgeçmemişti. Felix'in sorusuyla herkes Felix ve hyunjin'e odaklanırken, Minho cebinden çıkardığı telefondan bir numarayı tuşladığında kısık sesle bir şeyler çıkmıştı dudaklarından. Hyunjin'in sorusuyla telefonu geri cebine yerleştirmiş ve silahının yerinde olup olmadığını kontrol etmişti. Kimsenin yaptığını görmemesi sıkıntılı bir nefes bırakmasına neden olurken, konuşan hyunjin'e dikti bakışlarını.

"Sizi yok etmeden önce sana bir şey itiraf etmem gerekiyor Jisung.." dedi Hyunjin hüzünlenmiş gibi olan yüz ifadesiyle. Ardından ona anlamsız gözlerle bakan Jisung'a bakıp boğazını temizleyerek devam etti;

"..baban.. yani tüm her şeyden sorumlu olan kişi baban. Daha doğrusu ondan fidye isteyeceğimi düşünüp aradım fakat o bana seni öldürmem karşılığında para ve üstelik adam yollayacağını söyledi. Ben de ne yapayım, baban bile ölmeni isterken ben istemesem olmaz diye kabul ettim işte.."

Deyip yalandan hüzünlü bir gülüş takındı yüzüne. Jisung'u ve ona dondurucu bakışlarını diken Minho'yu çıldırtmak istiyordu. Dahası bunu yapmıştı da.

"Neden bahsediyorsun sen?!"

dedi Jisung öfkeli bakışlarını Hyunjin'in üzerinden çekmeden. Öfkeliydi lakin bu öfke babasına değildi. Hyunjin'e de değildi. Öfkelendiği şey yine babasının istediğinin gerçekleşecek olmasıydı. Hep böyleydi zaten. Babası istese annesini döverdi. Babası istese jisung'u odasına göndertirdi. Ve babası istese onu öldürürlerdi de..

Kalbine ağrı girmişti Jisung'un. Beceriksiz hareketlerle çömeldiği yerden ayağa kalkarak, dudaklarını büzen Hyunjin'in yakalarına yapıştı. Onu durdurmak isteyen korumalardan biri Jisung'u geriye itecekken, yine durdurmuştu korumaları Hyunjin.

"Bu sefer onun isteği olmayacak! Anladın mı beni?" demişti Jisung, Hyunjin'in yakasını daha çok çekistirirken. Gözünden öfke akıyor, aynı zamanda uykusuzluk çeken bedenini ayakta tutmaya çalışıyordu titrek bacakları.

Hyunjin sabrını zorlayan Jisung'un yakasında ki ellerini tutup sertçe sıkarak dişlerinin arasından konuştu;

"Evet çünkü bu sefer benim isteğim olacak!"

dedi Hyunjin, Jisung'un ellerini iteleyip onu kenara fırlatırken. Jisung yere düşerken acı içinde inlemiş, Hyunjin'in yüzüne yumruk atan Minho'ya ilişmişti gözleri.

I'm Stabber • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin