OY VE YORUM LÜTFEN <3
(Minho'dan)
"On dakikaya Hongdae caddesinde olurum. Yanına alacağın malzemeleri unutma ve beni orada bekle. Şimdilik kapatıyorum"
Telefonu kapattığım gibi sıkıntıyla karışık büyük bir nefes verdim. Ardından cebime yerleştirdim.
Şimdiye kadar bir çok göreve katılmıştım ve bu işler bana her şekilde haz veriyordu.
Adam kaçırmak, dövmek, işkence etmek en zevklisi ise öldürmekti..fakat bu seferki biraz daha farklıydı. Çünkü bu sefer birini kurtarmaya gidiyordum. Üstelik her koşulda yanında her boka karıştığım adamın kaçırdığı birini kurtarmaya gidiyordum.
Sevdiğim çocuğu..
Onu seviyor muydum bundan bile emin olamasam dahi şimdi onu kurtarmak için çantama yerleştirdiğim bir çok silah ve mermi onu sevdiğime birer işaretti.
Başta vicdanımı rahatlatmak için onu kurtarmak istediğimi sanardım fakat sonradan öyle olmadığını anladım. Geceleri uyuyamaz olmuştum. Uyusam dahi rüyalarıma kadar giriyordu sadece fotoğrafta gördüğüm yüzü..
Babası olduğunu idaa eden adamın haberlere çıkıp yaptığı konuşma ise son noktaydı benim için.
Bu haberden sonra sosyal medya Jisung'un kaçırılma olayı ile çalkalandı. Onun hakkında bir çok kişi atıp tutuyordu. Yok bilmem Jisung okulda gördüğü zorbalıklar adına arkadaşlarına ve ailesine oyun oynuyormuş. Bilmem babasından istediği kaç milyon won'u alıp ülkeden kaçmış vs.
Pencere camından çantama çarpan ayın ışığı sayesinde son kez çantanın içindekileri kontrol edip dizimin üstünde çömeldiğim yerde gözlerimi sıkıca yumup açtım. Ciğerlerime doldurduğum havayı dışarı vererek koyu yeşil çantamı boynuma geçirdim. Sonrasında ayağa kalkarak bahçede beni bekleyen taksiye doğru adımladım.
Sonunda taksiye binip şoföre;
"Hongdae caddesine lütfen" dedikten sonra sırtımı yumuşak koltuğa dayayarak başımı yana yatırıp açık camdan içeri giren rüzgarın yüzüme değmesine izin verdim.
Karanlık şehri; sokak lambaları, binalara asılmış renkli reklam afişleri, arabaların göz alan farları, evlerin pencerelerinden çıkan ışıklar aydınlatırken,
Ben ise planımın en az hatayla sonuçlanması için yalvarıyordum tanrıya. Tabiki kusursuz bir plan değildi fakat büyük sonuçlar doğuracak hareketlere yer yoktu.
Yaklaşık on dakika sonra istediğim yerde sağa çekmişti şoför. Kendisine ücreti ödedikten sonra arabadan çıktım.
Tüylerimi diken diken eden soğuk hava ile taksiyi arkamda bırakıp kaldırıma geçerek ellerimi paltomun cebine yerleştirdim. Sanırım beklediğim kişi daha gelmemişti. Cebimden telefonu çıkarıp her hangi bir arama veya mesaj var mı diye kontrol ettim.
Yeni telefon demek yeni sorunlar demekti. Hyunjin'in telefonuma el koymasından ötürü Jeongin'in zorla aldığı telefonum da yeniydi ve tam olarak özelliklerini çözebilmiş değildim. Mesaj kutumda veya arama rehberinde her hangi bir değişiklik olmadığını görünce sıkıntıyla nefes verdim ve telefonu geri cebime yerleştirip elimi soktuğum cebimden çıkarmadan öylece gelip geçen araçlara baktım.
Nihayet yanıma yaklaşan siyah Hyundai ile tüm dikkatimi oraya verdim. Sürüş koltuğu tarafındaki cam yavaşça açılınca Jeongin'in gülüşünü gorebilmiştim.
"Atla"
Diyerek yanındaki koltuğu gösterdi başıyla. Onu onaylayıp hiç vakit kaybetmeden hızlıca arabaya bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Stabber • Minsung
Fanfiction"Jisung gibi masum ve saf duygularla sevemedi Minho. İçindeki kötülük Jisung'un aşkıyla buluştuğunda artık her şey için çok geçti." Ana ship: Minsung Yan shipler: Hyunin, Chanmin.. ‼️ İntihara sürükleme, zorbalık ve küfür içerir ‼️ (bu kurgunun hiçb...