~ 2 gün sonra ~
(Minho'dan)
Son bir defa daha raflara göz gezdirip elimde tuttuğum pirinç krakeri paketine baktım. Paramın sadece bu atıştırmalığa yetmesi sinir bozucuydu. İç çekip kasaya doğru ilerledim.
Önündeki televizyondan haberleri izlemekle meşgul olan personelin beni tanımaması için şapkamı daha çok indirdim yüzüme ve maskemin altından dikkatini çekmek için sordum;
"Afedersiniz?"
Bakışlarını televizyondan çekip bana baktı. Beni fark edip etmediğinden bile emin değildim. Elimdeki paketi ona uzattığımda umursamazca aldı elimden. Önündeki makineden barkotu okuturken aynı zamanda aklına bir şey gelmiş gibi konuşmaya başladı;
"Gördünüz mü şehrimizde nasıl insanlar barınıyor? Ah insan dedim, onlar insan değil. Hepsi katil."
Tekrardan televizyona baktı. Altta geçen son dakika yazısında gezdirdi bakışlarını. Sonrasında bana baktı ve dudağını aralayarak konuştu;
"İki kişi yakalanamamış diyorlar. Birinin adı sanırım Minho. Diğeri de Bay Han'ın oğluymuş. Minho Jisung'u rehin almış diyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum ama o katilden her şey beklenir. Belki şimdiye öldürmüştür bile çocuğu. Adamcağız çocuğu için çok üzülüyor baksana."
Diyerek sitemli ifadesiyle bana televizyonu gösterdi. Aynı tarafa baktığımda Bay Han'ın kürsüde ki konuşmasına tanık oldum. O kadar belliydi ki yapmacık yüz ifadeleri ve timsah gözyaşları. İddaa'ya girerim oğlu için değil üzülmek onu umursamıyordur bile.
Farkında olmadan yumruk yaptığım elimi sıkmaya başladım. Bunu gören kasadaki kız bana baktı ve kendinden emin olduğu ses tonuyla tekrardan konuştu;
"Sizde sinirlendiniz değil mi? Benimki de soru işte kim sinirlenmez ki böyle bir duruma? Koca şirketin sahibinin oğlu, Bay Han'ın oğlu, bir katil tarafından kaçırıldı. Daha doğrusu bence öldürü-"
"Sormamıştım!"
Kız konuştukça daha çok sinirim bozulduğu için sözünü kesip kelimeleri boğazında bıraktım. Bir anlık şaşkınlıklar içinde bana baksa da ona aldırmadan öfkeyle avucumun içindeki parayla masaya sert bir yumruk geçirdim.
O bana ağzı açık bir şekilde bakarken usulca ona doğru uzattım başımı. Rahatsız bir soluk alıp konuşmaya başladım hâlâ bana bakan kıza;
"Hep böyle geveze misinizdir yoksa hakkında hiçbir şey bilmediğiniz kimseler için mi açılıyor ağzınız? Daha geçen günlerde sosyal medyaya Jisung ile ilgili bir çok kötü makale paylaşılıyordu. Noldu? Değişen ne? Yanıldınız mı yoksa yeni bir hedefiniz mi var artık? Ah doğru ya yeni hedef Lee Minho. Katil olan Lee Minho. Ayrıca eğer bilmek istersen evet sinirlendim! Ama o katile değil. Size sürtükler!"
Kızın titreyen dudaklarına nazaran rahattı benim ifadem. Öfkeliydim lakin bunu belirtmiyordum; dişlerimi birbirine bastırıp, kendimi fazlasıyla sinirlenmemek için zorlarken. Şaşırmış olmalıydı bu halime. Nereden bilebilirdi ki Minho olduğumu.
"Üstü kalsın."
Masaya koyduğum elimi kaldırıp, avucumun altında kalan parayı masaya bırakarak, arkama dönüp terk ettim orayı.
Eve doğru yol almış yürürken düşüncelerim arasında kaybolmuştum. Mantıklı olanı kavrayamayacak kadar aptal değildim. Onlar gibide düşünmemiştim hiç. Nasıl olur da hiçbir şey bilmeden atıp tutuyorlardı! Bu kadar zor muydu konuşmamak? Sırf televizyona çıkıp iki gözyaşı döktü diye nasıl inanıyorlardı o adama?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Stabber • Minsung
Fanfiction"Jisung gibi masum ve saf duygularla sevemedi Minho. İçindeki kötülük Jisung'un aşkıyla buluştuğunda artık her şey için çok geçti." Ana ship: Minsung Yan shipler: Hyunin, Chanmin.. ‼️ İntihara sürükleme, zorbalık ve küfür içerir ‼️ (bu kurgunun hiçb...