1

2.5K 47 9
                                    

Cefa neydi?

Söylenenler gibi her cefa çeken insan, filmin sonunda sefa sürüyor muydu?

Bizim gibilerin sefa sürmesi için daha ne kadar cefa çekmesi gerekiyordu? Yıllarım bu sorunun cevabını aramakla geçti.

Etrafımda ne sefa süreceğimi ne de her şeyin güzel olacağını söyleyecek kadar iyimser insanlar yoktu. Bende iyimser değildim zaten. iyimserliğimi yıllar önce kaybetmiştim.

Her şeyin en kötüsü olabilirdi. Benim için fark etmezdi.

"Aytunç! Hadi başlayacak az sonra."

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp ayağa kalktım. Herkesin bir görevi vardı değil mi?

Benim görevim de kafes dövüşü de dayak yiyenlerin yaralarını sarmaktı. Sanki kendi yaralarımızı çok sarıyormuşuz gibi bir de milletin derdiyle uğraşıyorduk işte.

Yavaş adımlarla alana doğru ilerledim. Yine kocaman bir kalabalık oluşmuş, herkes kazanmasını istediği tarafın adını bağırıyordu. Kenarda bana ayrılan yere oturdum. Az sonra biri kafes dövüşünde yenilecek ve her tarafı kan içinde karşıma dikilecekti ve bende ona pansuman yapacaktım.

"Naber Aytu?"

Bakışlarımı yanıma oturan Volkana çevirdim. "İyi," diye mırıldandım.

"Ne yaptın benim işi?"

Umursamaz bakışlarım yüzünde gezindi. "O iş yaş baba," diye söylendim. "Ben öyle kadınlarla işe girmem. Hatta ben hiç bir kadınla işe girmem."

Yanlış yapıyorsun der gibi bana baktı ve hafif bir şekilde omzunu sıktı. "Güzel iş Aytu, üstelik iyi para var." Donuk bakışlarım yüzünde gezerken konuşmaya devam etti. "Sadece birkaç kere şu geneleve gidip geleceksin. " Güldü. "Senden kadınlarla yatmanı istemiyorum oğlum rahat ol."

Yüzüne tiksintiyle baktım. Kadınlarla konuşmaya bile dayanamadığı mı bildiği halde bunu yapması, gerçekten  iğrençti.

"Tamam tamam," kolunu omzumdan çekti. "Seni tanımasam gay olduğunu düşünürdüm," diye mırıldandı.

Öfkeyle yüzüne baktım.

"Yeter Volkan! Bak yapmam gereken pansumanlar var," gözümle ağzı yüzü dağılmış olan adamı gösterdim. "Siktir git şimdi!"

"İyi düşün," diye söylenerek yanımdan ayrıldığında hala öfkeliydim.

Gay falan değildim.

Sadece yıllar önce yaşadığım olaylardan dolayı insanlardan nefret ediyordum. En çokta kadınlardan.

-

Gece yarısında eve döndüğümde kafam çatlıyordu. Her gün baş ağrısı çekmekten bıkmıştım. Üzerimi değiştirip mutfağa gittiğimde Ejder yine bir şeyler tıkınıyordu.

"Yine mi mutfaktasın be," diye söylediğimde beni umursamadan yemeye devam etti.

Masaya büyük bir gürültüyle çöktüm. "Başım çatlıyor," diye söylendiğimde yan döndü ve buzdolabına uzanıp önüme bir bira şişesi koydu. "Senin dermanın bende."

"Ne derman, ne derman," diye söylendim. Bundan derman olsa ne olurdu? Kısa süreli kesintiden başka işe yaramıyordu. Yarın yine ağrıyacaktı.

Sıkıntıyla şişenin kapağını açtım. Ejder hala beni umursamadan yemek yemeye devam ediyordu. "Yakında fil gibi olursun sen," diye söylendim.

Gülerek kendimi gösterdi. "Ben mi? Oğlum 190 boyundayım ben yakışıklıyım yemem lazım farkında mısın?" Diyerek sırıttı. Gülmeden edemedim. Eğlenceli pezevenk.

AYTUNÇ +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin