"Niye bana söylemediniz ki. Hayır söyleseniz ne olacak sanki? Sizi deşifre edeceğimi falan mı düşünüyorsunuz? Sanki ne zaman böyle bir-"
Dudaklarıma kapanan avuç içiyle söyleyeceklerim yarım kaldı. "Eeh yeter be, bu ne böyle? Susmayı öğretemeyecek miyiz kızım biz sana?" Ejder homurdanarak bulunduğumuz lavaboda gezdirdi bakışlarını.
"İstediğim zaman susarım," elini ağzımdan çekip sinirle söylendim. Bu ara benden bir şeyler gizliyorlardı ve bu çok sinir bozucuydu.
Bana alttan alttan baktı. Zaten çok uzun boylu olduğu için yanında cüce gibi kalıyordum. "Ben seni susturmasını bilirim de," diye söylendi. "Neyse yürü hadi, onların yanına geri dönmemiz lazım."
"Bana ne," kollarımı göğsümde birleştirdim. "Bana açıklama yap Ejder."
Sabır ister gibi bakışlarını havaya çevirdi. "Ela uslu kız moduna geri dön, şuan çekemem valla."
Tam cevap veriyordum ki bulunduğumuz lavabonun kapısı açıldı. İçeriye sarışın, uzun boylu manken gibi bir kız girdi. Ejder'e baktığımda bana baktığını gördüm. Neden kıza bakmıyordu? Tabi ben sorun çıkarmayayım diye.
Bir an için onu kadınlar tuvaletine soktuğum için pişman olurken kolundan tutup dışarıya doğru sürükledim. "Daha çok baksaydın ya kıza," diye söylendim. Bana inanamıyor gibi baktı. "Deli misin kızım sen?"
Cevap vermedim.
"Ela bak böyle yapacaksan hiç gitme oraya, eve dön."
Öfkeyle yüzüme bakarken masumca gülümsemeye çalıştım. İçimdeki çirkefi bastırmaya çalışıyordum. "Yok canım, orda olmayı çok istiyorum."
"İstiyorsun madem, yarım saattir ne sorgulayıp duruyorsun, beni de diktin yanına."önden yürümeye başladı. "Yürü hadi."
"Yaa," cırladım. "Elimi tut."
"Hey Allahım ya," ejder sinirle geriye dönüp elimi tuttu ve yine önden yürümeye başladı. Adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim ve gülümsedim. Elimi sımsıkı tutması çok hoşuma gidiyordu.
Masaya geldigimizde herkes derin bir muhabbetin içindeydi. Ekin ve Aytunç bile beraber muhabbet ediyordu. Gerçekten Ekin onu tanımamış mıydı yoksa bir oyun içinde miydik emin olamıyordum.
"Size de kahve söyledik ama soğudu," ipek bana yandan bir bakış attı. "İşiniz uzun sürdü galiba."
"Tanıdığımız biriyle karşılaştık," diyerek açıklama yaptı Ejder. Sanki açıklaması gerekiyordu da! Sonra da ikimiz için de kahve söyledi.
"Duydum ki at binme konusunda çok iyiymişsin Ejder."
Ekin meraklı bakışlarla Ejder'e baktı. Evet, ejder çok iyi at binerdi. En sevdiği aktivite içinde sayilabilirdi. Ailesinin küçük bir çiftliği vardı, orda kendini daha da geliştirmişti.
"Evet, yoksa sende mi seversin?"
"Severim tabi," diyerek gülümsedi Ekin. Yüzüne baktım bir süre. Sanki yıllar önce bize eziyet çektiren adam değilmiş gibi, masum bakıyordu. Tuhaf geldi.
"Ne diyeceğim, bu hafta sonu bizim çiftliğe gelsenize," bakışlarını onay bekler gibi hepimizin üzerinde gezdirdi. "At bineriz, mangal yakarız."
"Ay çok güzel olur!"
İpek sevinçle el çırparken Aytunç bize bakarak belli belirsiz başını salladı. Bu demek oluyordu ki kabul edecektik.
"Bize uyar," diyerek omuz silkti, Ejder. O gidiyorsa bende giderdim zaten. Tuncay da dünden razı gibiydi. Bu durumdan sadece ben mi rahatsızdım acaba? Neden kimsenin umrunda değil gibi duruyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYTUNÇ +18
Teen FictionYıllar önce yaşadığı travmadan dolayı kadınlara dokunmaktan tiksinen Aytunç. Cinsellikten nefret etmesine yol açan olaylarla karşılaşan küçük bir kız Ayla. Kleptamani hastalığı başına bela olan Ela. Geçmişini bir sır gibi saklayan Ejder. Bu bir aşk...