Kafamı sesin geldiği yöne çevirdigimde iki adam bize sırıtarak bakıyordu. Yüzlerindeki ifade o kadar rahatsız ediciydi ki içimden kısa bir küfür savurdum. Kimdi bunlar?
"Sorun mu var beyler?" Sesim beklediğimden daha soğuk ve ciddi çıkmıştı. İçimde yükselen öfke beni şaşırtsa da aynı ifadeyle yüzlerine bakmayı sürdürdüm.
"Sorun yok," diyerek güldü, biraz kısa ve tıknaz olanı. Gülmesi beni daha da rahatsız etti.
"Ayla n'aber?"
Diğer uzun olan, gevşek bir tavırla konuştu. Ayla onlara cevap vermeyince ona yandan bir bakış attım. "Hadi gidelim."
Beni onaylayıp tam yanımda yürüyordu ki, az önceki tıknaz olanı kızın kolunu tutup onu durdurdu. "Bizi eglendirmeden nereye?"
Duyduğum cümle içimdeki öfke tufanını git gide artırırken öfkeyle soludum. "Bırak kızın kolunu."
"Yok ya, belli ki sen yenisin. İlk bizi eğlendirsin sonra seninde icabına bakar."
Adamın beklemediği bir anda yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Bu pis, iğrenç konuşmalara dayanamıyordum artık. Böyle bencil, aklı sadece cinsellikte olan insanlara katlanamıyordum. Hiç bir duygu barındırmayan tensel dokunuşlardan nefret ediyordum.
Ben, galiba bu devrin bütün insanlarından nefret ediyordum.
"Aytunç! Bırak lütfen, bak öldüreceksin onu!"
Aylanın omzuna dokunan elini fark edince vücudumu bir ateş kapladı. Birinin bana dokunmasından hazetmedigimi farkınq varmış gibi hızla çekti elini. Adam bayılmış bir halde, kanlar içinde, yerde yatarken üzerinden kalktım ve iğrenç olduğunu bilsem de umursamadan yüzüne tükürdüm. "Piç, orospu çocuğu!"
"Hadi!" Alya ya çevirdim bakışlarımı. Ne dediğini anlayamayacak kadar sinirliydim. "Polis gelmeden toz olmalıyız buradan! Koş hadi!"
İkimizde koşmaya başladığımızda sinirden hala yumruklarımı sıkıyordum. Şuan neden koştuğumu da anlayamıyordum ya. Zaten sicilim istemesem de kabarıktı. Okul için bu dezavantaj olsa da şuan bunu umursayacak durumda değildim.
Lunaparktan yeterince uzaklaştığımızı fark edince yavaşladım ve kendimi kaldırımlardan birine attım. Ayla da yanıma oturdu. İkimizde nefes nefeseydik. Tenha sokakta nefes alış verişlerimizden başka bir ses duyulmuyordu.
"Ömrüm boyunca hep böyle birileriyle karşılaşacağım işte."
Sokakta ses yankılanırken bakışlarımı ona çevirdim. Eline yerden bir taş almış ve bir şeyler çizmeye odaklanmış gibiydi. Ne demem gerektigini bilemedim. Çünkü haklıydı. Hep böyle tanıdık simalar çıkacaktı karşısına.
"Çıksın," umursamaz görünmeye çalışarak omuz silktim. Şaşkın bakışlarını ani bir şekilde bana çevirdi. "Çıksın mı?"
"Evet," diyerek onayladım. "Önemli olan o heriflerin senin karşısına çıkması değil. " Yüzümü yüzüne yaklaştırıp fısıldadım. "Önemli olan ne biliyor musun Ayla?" Başını olumsuz anlamda salladı. Pür dikkat bana bakıyordu. Cevabımı merak ettiği belliydi. "senin dipçik gibi ayakta durman. Hiç bir zaman yıkılmaman."
Başını salladı. "Demesi kolay," alayla güldü ve alnını gösterdi. "Burada eskort yazsa daha az insan tanırdı beni."
"Tanısın be tanısın!" Sinirime hakim olamadığım için sesim tenha sokakta yankılandı. Bu çıkışım onu da şaşırtmış olmalı ki yeşil gözlerini kocaman açmış beni izliyordu. "Bu dünyaya kimse için gelmedin Ayla bunu anla artık! Sen sadece sen olduğun için varsın. Gerisini siktir et." Birkaç saniyeliğine gözlerimi kapatıp açtım. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. "Tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYTUNÇ +18
JugendliteraturYıllar önce yaşadığı travmadan dolayı kadınlara dokunmaktan tiksinen Aytunç. Cinsellikten nefret etmesine yol açan olaylarla karşılaşan küçük bir kız Ayla. Kleptamani hastalığı başına bela olan Ela. Geçmişini bir sır gibi saklayan Ejder. Bu bir aşk...