𝐓𝐇𝐄 𝐒𝐓𝐎𝐑𝐘 𝐎𝐅 𝐔𝐒

727 65 78
                                    

YEAR: 15/06/2009PLACE: LOS ANGELES/ART DECO EASTERN COLUMBİA BUİLDİNG

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YEAR: 15/06/2009
PLACE: LOS ANGELES/ART DECO EASTERN COLUMBİA BUİLDİNG

Ölüm. Ölüm nasıl bir şeydi? Ölen miydi kaybeden yoksa kalana mıydı verilen ceza? Yoksa ölüm, acı çekmemiz ve olgunlaşmamız için bize armağan edilen bir hediye miydi? Bence son dediğimdi ölüm. Onca şeyleri yaşamamın söylenilen yalanların bile bazı sebepleri olmalıydı ki var oluyordu.

"Uzun zamandır kimse bana var olduğumu hissetirmemişti." Dedim araba kapısını tutan parmaklarım gerginleştiğinde. Sahiden beni hayatta tutmuştu sanki. "Rica ederim ama ben bir şey yapmadım. Sende bağırıp durumu benim için zorlaştırmadın. Bunun için teşekkür etmeliyim sanırım."

Rowena tebessüm etti. "Biliyor musun? Bugün benim doğum günüm. 16 oldum." Andrew küçük olduğumu tahmin etmiş gibi duruyordu. O yüzden herhangi bir şaşkınlık göstermedi. "35 gün sonra 26 olacağım." Yaş konusunda yalan söylemiyorduk madem Andrew'da gerçek yaşını söylemekten sakınca duymamıştı.

"Doğum günün kutlu olsun küçük hanım." Kurumuş ve yağmur dolayısıyla birbirine girmiş saçlarımı karıştırıp yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi. "Sağol. Bu arada babam beni kimin getirdiğini soracaktır. O yüzden rica etsem, benimle birlikte gelir misin?"

"Tabii." Andrew kapıyı açtığında isteğim üzerine durdu. "Dur. Hazır değilim." Bir tavsiye vereceğinden habersiz istemiştim açmamasını. Belli ki Andrew'un hayatında büyük yer edinmişti ve bu yüzden bana söylemekte sakınca duymadı. "Çok klasik olacak, biliyorum öyle olacak ama daha gerçekten çok gençsin."

Tebessümümü bugün oldukça mimikle yorduğum yüzümde genişlettim. Andrew bu surat ifadesi ile anında ciddi halinden sıyrıldı ve güldü. "Epey klasik oldu der gibi baktın ama dalga geçsen bile söyleyeceğim. Hayatta kimse seni önemsemiyor. Sahiden bak, kimsenin hayatında ilk önceliği değilsin. Evet, önemli yerler taşıdığın olacak ama kimse kendisinin üzerine birini koymaz. Bunu bilerek yaşa."

Burnumdan sesli bir soluk aldım. "Haklısın galiba. Ne demişler, yabancılardan aldığın her tavsiyeyi uygula." İkimizde aynı anda küçük ama güzel bir kahkaha attık. Gülmüyorduk sadece bazı şeyler uygunsuz bir yüzyılda olduğu için üzülüyorduk. "Böyle diyince kulağa hiç hoş gelmedi." Andrew fark ettiği şeyin saçmalığıyla aniden kulaklarına kadar kıpkırmızı kesilmişti. Bu komiğime gitmişti. "Yine de teşekkür ederim. Hayatımda yer edecek bir tavsiye olacak."

"Ne kadar çok teşekkür ediyorsun sen öyle. Önemli değil." Önemliydi. Bugün hayatının teklifine gidememiş, ününe adım atacağı teklifini reddetmişti. Benim için radikal bir karar almıştı. Bu 90 yaşına gelsem bile hatırlayacağım türden bir jestti. "Bence önemliydi." Andrew sessiz kaldı. Bende onu sorgulamayacaktım zaten. Bu kadar güçlü olmak için sadece 16 yaşına girmiştim.

𝐆𝐄𝐓𝐀𝐖𝐀𝐘 𝐂𝐀𝐑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin