𝐇𝐎𝐋𝐈̇𝐃𝐀𝐘

248 26 86
                                    

YEAR: AGUST, 2012
PLACE: ICARIUS ISLAND

Zayn elimden tutarken geldiğimiz eve göz gezdirdim. Burayı kiralamış olmalıydı ve mükemmel bir seçim yapmıştı. Çok güzeldi. Büyük sayılmazdı fakat denize sıfır manzarası vardı. Bir dakika bile sürmeyecek bir mesafeden bahsediyordum. Bahçesi de güzeldi. Çıplak ayaklarımla gezebileceğim kadar temiz görünüyorlardı ama sormadan bilemezdim elbette.

Ben büyülenmiş duygularla evi seyrederken, kulağıma gelen nefesle boynumu büktüm. Dudaklarımın içini dişledim. "Burada seninle mi kalacağım yani?" Arkamı döndüm. Yüzüme güzel bir gülümseme kondurup kollarımı boynuna yerleştirdim. Elini belime koyup kendine yaklaştırdığında yakınlığıyla kalbim atmaya başlamıştı.

Kısa bir zaman önce birlikte olmamızın çekimi de olabilirdi bilmiyordum ama bu hissi seviyordum. Aramızda bitmek bilmeyen bir gerilim vardı. Bunu daha da hızlandırmak istedim. "Başbaşa." Az önce yaptığı gibi kulağına eğildim. "Kalbinin duracağı anlarla benimle olacaksın. Bu seni heyecanlandırıyor mu?"

"Evet." Ses tonu gülmeme sebep oldu. "Ne kadar?" Önce yüzüme baktı ve sırıtıp arkasında dönüp bizim dışında her yere bakan kadını umursamadan dudaklarımı öptü. Öpücüğüne karşılık verip boynunda bulunan ellerimi saçlarına koydum. Uzunca bir öpücükten ayrılıp elimi tuttuğunda gülmeye devam ettim. "Beni artık nereye götürdüğünü söyleyebilir misin?"

"Seni kaçırıyorum." Eve girdiğimizde Zayn elimi bıraktı ve bir yere doğru koşmaya başladı. Gördüğüm eşyalara bakılırsa bu mutfaktı. "Hadi! Üzerini giyin." Ona uymayı tercih ederek merdivenleri çıkmaya başladım. Benden önce gelen eşyalarımın bulunduğu odaya sora sora girdim ve pembe renkli bavulu alıp yatağa attım.

Fermuarı açıp içine göz attım. Çeşitli mayolar, bikiniler, pareolar ve plaj  elbiseleri gibi şeyler vardı. Gerçekten bunu planlamış olmalılardı. Bir kez daha arkamdan vurulmuş sahte ihanetle gözlerimi kısıp güldüm. Kırmızı bir bikini seçip giyindim ve renkli pareoyu ekleyip şapkayla gözlüğümü alarak aşağıya koştum.

Zayn o sırada sadece altını değiştirmiş, elinde piknik sepeti ile bana doğru geldi. "Bayan Depp bana bu piknikte eşlik eder misiniz?" Hafiften eğildiğimde gülüp gitmeye başladı. Arkasından takip ettim. "Seni seviyorum!" Arkasından bağırarak söyledim bunu.

Bedenini bana çevirip geri geri yürümeye başladı. "Bana bilmediğim bir şey söyle!" Taş alıp atma isteğimi bastırarak gözlerimi kıstım. "Seni seviyorum." Dedi. O kadar uysal ve duygusal bir sesle söylemişti ki. Benim için yazdığı şarkıyı seslendirmesini hayal etmiştim bir an.

Yanına gidip koluna girdim. Birlikte kumsala gittik. Güzel, taş olmayan kumlar bulduğumuzda gün boyu durağımız belli olmuştu. Zayn'e yardım etmek için sermeye çalıştığı örtünün uçlarından tutup işini kolaylaştırdım. Sepeti kenara koyduk. Terliklerimi çıkartıp çoktan oturmuş Zayn'nin bacağına yattım.

Saçımı okşarken bir yandan sepetin içine göz gezdiriyordu. Çıkarttığı şarapla gözlerim büyüdü. "Chateau Latife?" Fransız aksanıyla söylemeye çalışım ama araya kaçan lehçem buna engel oldu. Kafasını hafiften eğdiğinde ben de kalktım. Kısaca öperek tirbuşonla açmaya girişti.

"Hanımefendinin sevdiği gibi." Şarabı kadehlere koyduğunda streçlenmiş meyveleri yatarak açmaya çalıştım. "Bana bırak." Yapabilirdim. "Yapabilirim!" Derken çoktan açmıştı bile. "Bu tatil sana teşekkürüm unuttun mu? O yüzden bana bırak hanımefendi." Şarap kadehini uzatınca rahat bir konum alıp dudaklarıma götürüp küçük bir yudum aldım. O sırada gördüğüm şeyle şaşırmıştım açıkçası.

𝐆𝐄𝐓𝐀𝐖𝐀𝐘 𝐂𝐀𝐑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin