BÖLÜM 2 : EVE YOLCULUK
Güneşin ilk ışıkları parıldıyordu Siri Derya'nın sakin sularında. Bozkırın asi ruhu kaplamıştı Tyuratam'ın ıssızlığını. Aral ise uzak ve mağrurdu. Sabah sisi narin bir gerdanlık gibiydi yüzeyinde. Gökyüzü sanki dünyanın her yerinden daha yakındı burada arza. Buğulu, mavi gözleriyle bulutlara'a doğru bakıyordu Borya. Fırlatmaya saatler kalmıştı. Dışarı çıktı, sakindi. Kendisini Baykonur uzay üssüne götürecek olan araç ona doğru yaklaşmaktaydı. Araca bindi. Uzay üssü oldukça yakındaydı. Baykonur 2200 yılına kadar Rusya federasyonu tarafından kiralandığından burada Rus hakimiyeti söz konusuydu. Bir müddet yol aldıktan sonra hafif bir tümseği aştılar. Tüm ihtişamıyla uzaktan selamlıyordu onları Molniya. Bu, onları Mars yörüngesindeki uluslararası uzay istasyonuna götürecek olan uzay aracı Sokol 5 'i bünyesinde barındıran roketti. Kırmızı metal gövdesi sabah güneşinde muhteşem bir biçimde parlıyordu. Araçtan indi Borya. Üzerinde haki renkte, kalın kumaştan askeri üniforması vardı. Şapkasını çıkarttı ve iki elinin arasında gevelemeye başladı. Gözlerini dikmiş Molniya'yı seyrediyordu. Yuri geldi aklına. Uzaktan da olsa akrabası olan o Rus kozmonot. Uzayda yürüyen ilk insan. Atası. Gözleri doldu Borya'nın. Çocukluğunda hep O'nun hikayeleriyle büyümüştü ve bir gün O'nun gibi bir kozmonot olmayı hayal etmişti hep. Bulutsuz St.Petersburg akşamlarında gökyüzüne bakar ve Yuri'nin hala oralarda bir yerlerde olduğunu düşlerdi çocukken. Şimdiyse kendisi belki de Marsa ayak basan ilk Rus Kozmonot olacaktı. Hafif bir titreme geldi vücuduna. Sabahın soğuğundan mıydı yoksa heyecandan mı bilemedi. Birisinin koluna girmesiyle irkildi. Görevli asker uyarıyordu O'nu. Fırlatma vaktine az bir süre kalmıştı ve O'nun artık hazırlanması gerekmekteydi. Aynı anda Houston ve Kourou'daki üslerde de hareketlilik vardı. Tüm fırlatmamalar aynı anda gerçekleşecekti çünkü. Tüm hazırlıklar son aşamadaydı...
Molniya katı yakıt sistemini kullanan devasa büyüklükte bir roketti. Öyle ki şimdiye kadar dünya üzerinde yapılmış en büyük iticilere sahipti. Roketin gövdesinde ikinci bir uzay aracı gizliydi ki bu uzay aracı da dört adet katı yakıt tankıyla donatılmıştı ve tam merkezinde de bir nükleer reaktör barındırmaktaydı. Kozmonotları uzay istasyonuna taşıyacak olan işte bu araç Molniya'nın tam ortasında yer alıyordu ve Molniya'nın görevini tamamlayıp ayrılmasının ardından yola Sokol 5 ile devam edilecekti.
Onları rokete taşıyacak olan asansöre doğru ilerlediler ve önünde durdular. —
-"Heyecanlı mısın?" dedi Vasili
-"Hayır" diye kısa bir cevap verdi Borya.
Yalan söylüyordu. Yukarı doğru çıkarlarken annesini anımsadı. Keşke burada olsaydı diye geçirdi içinden. Tüm kozmonotlar yerlerini almışlardı. Geri sayıma sadece kırk dakika vardı ve son kontroller yapılmaktaydı artık. İticilerin test edilmesine gelmişti sıra. Kerim iticileri birinci kademeye getirdi. Her şey normal görünüyordu.
-"Şimdi ikinci kademeye geçelim." Dedi Borya.
Kazak kozmonot Kerim emri anladığını başıyla onaylayarak belli etti. İticiler ikinci kademeye alınmıştı. Ardından üçüncü kademe de test edildi ve iticiler durduruldu. Geri sayıma sadece on dakika kalmıştı. Kulede de son hazırlıklar tamamlanmak üzereydi. Görevli mühendis son bir kez iticilerin nasıl çalıştığını kayıt cihazından kontrol ediyordu ki çok ilginç bir ayrıntı fark etti. Sağ iticiden ikinci kademe denemesi esnasında ince siyah bir duman püskürmüştü. Challenger faciasında da buna benzer bir hadise olmuş fakat bu durum yer ekibinin dikkatinden kaçtığı için mekiğin havalanmasına izin verilmişti. Mekik dünya atmosferini terk edemeden havada infilak etmiş ve tüm personel milyonlarca insanın gözleri önünde yaşamlarını yitirmişti. Bir an tüm bunları aklından geçiren görevli alarm düğmesine uzandı ve amirinin odasındaki alarm işareti yanıp sönmeye başladı. Bu alarmı yalnızca amir görebiliyordu. Bunun nedeni ise paniğe sebebiyet vermemekti. Amir hemen görevli mühendisin yanına geldi. Görevli olanları amirine anlattı. Amir de derhal sorumlu yöneticinin yanına gitti. Şimdi bir karar vermeleri gerekiyordu. Eğer fırlatmayı durdururlarsa diğer üslerdeki fırlatmalarda duracaktı, çünkü tüm fırlatmaların koordineli bir biçimde ve aynı anda yapılması gerekmekteydi. Yönetici Boris İvankov derhal Houston'u arayarak proje lideri John Harrison'la görüştü. Harrison İvankov'a:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Geçmişin İzinde
Science FictionÖnce gök kubbe öldü yavaş yavaş. Sonra buzul dağları birer birer eridiler. Nesilleri tükendi vahşi hayvanların. Korkunç depremlerle sarsıldı yerküre. Karanlık günler çöktü muhteşem şehirlerin üstüne. Gece ve gündüz birbirine karıştı. Çareler aradık...