Dünya'da kaos artarken Marsta da işler kızışıyordu. Harrison'un tutuklandığı haberini alan İskender sıranın yakında kendisine geleceğinden endişeleniyordu. Eski dostu Harrison'un suçsuz olduğundan adı gibi emindi aslında. Çok fazla zamanlarının kalmadığını fark eden Terra-Form 11 ekibi de Cydonia tünellerine gizli bir ziyaret gerçekleştirmeye karar verdiler. Her ne pahasına olursa olsun bu yolculuğa çıkmaları gerekmekteydi. Günün ilk ışıklarıyla terk ettiler Terra-form 11'i ve yol aldılar kratere doğru. Kratere vardıklarında yer aracından ürkek adımlarla indiler sanki geri dönülemeyecek bir yola girdiklerini bilirmişçesine. Bu yalnızca onların değil insanlık aleminin de gidişatını derinden sarsacak bir yolculuk olacaktı aslında.
Tünele ilk giren Borya oldu ardından da diğerleri. Karanlık dehlizlerde ilerlediler bir süre ve sonunda yer altı tünellerinin nihayete erdiği noktada karşıladı onları Cydonia'nın giriş kapısı. Bu kez hazırlıklıydılar çünkü yanlarında duvarı kesmek için gerekli ekipmanı da getirmişlerdi. Borya'nın işaretiyle kesmeye başladılar duvarı Bay Satou ve Jimenez. Aida, Borya ve Miller birkaç adım gerilerinde bekliyorlardı. Girinti yerlerinden kesilen kapı bir müddet sonra hareketlendi. Jimenez ve Satou olanca güçleriyle duvara yüklendiler fakat çok az bir kıpırdamanın haricinde hareketlenmedi kapı. Borya ve Miller da onlara destek verdi. Neden sonra olanca heybetiyle yerinden hareket eden kapı büyük bir gürültüyle geriye doğru ilerlemeye başladı. Gördüklerine inanamadılar çünkü kapı yerdeki bir ray sisteminin üzerinde hareket ediyordu. Bu kapı kesinlikle akıllı varlıklar tarafından yapılmış olmalıydı ve şimdi kapının gizledikleri daha da büyük bir merak uyandırmıştı onlarda. Taş blok yarım metre kadar ilerleyip durdu. Şimdi arasında bir insanın zorlukla da olsa geçebileceği kadar bir boşluk oluşmuştu.
-"İçeriye önce ben gireceğim." Dedi Borya.
-"Buna müsaade edemem orayı gören ilk kişi olmak benim hakkım." Diye atıldı Aida heyecanla.
-"Peki hala ama hemen ardından ben geleceğim ve biz içerisinin güvenli olduğunu bildirene kadar hiç kimse arkamızdan gelmeyecek. Eğer bizden uzun bir süre haber alamazsanız hemen geriye döneceksiniz." Dedi Borya
Diğerleri sessizce onayladılar Borya'nın sözlerini. Aida ürkek adımlarla süzüldü boşluktan içeriye ve Borya da O'nu takip etti. Bir süre karanlık bir koridorda ilerlediler sonra da ayaklarının bir su birikintisine battığını fark ettiler. Buna rağmen ilerlemeye devam ettiler. Suyun boyu giderek yükseliyordu fakat Aida durmuyordu. Burası bir göl veya benzeri bir yerdi. Borya aradaki mesafeyi giderek açan Aida'yla konuşmaya çalışıyordu.
-"Bekle beni! Bekle beni Aida!"
Diğerlerinin kulaklık cihazlarından duydukları son sözler olmuştu bunlar. Bundan sonra irtibatları kesildi ikisiyle de. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı.
Aida ve Borya bir süre karanlıkta yüzdüler sonra yukarıdan gelen bir ışık gördüler ve o yöne doğru yüzmeye başladılar. Kayalardan tırmanıp yukarı çıktıklarında bir odanın içerisinde buldular kendilerini. Burası oldukça küçük bir odaydı ve hemen karşılarında da bir kapı bulunmaktaydı. Yavaşça kapıya doğru ilerlediler. Gördüklerine inanamıyorlardı çünkü bu kapı demirden yapılmıştı ve bir de kulpu vardı. Borya kapıyı usulca açtı kapı önlerinde bir koridora açılmıştı. Bu ince uzun ve dar koridorda ilerlediler ve sonra...
Muhteşem bir yapının içindeydiler şimdi. Sekiz tane sütun sağlı sollu yapının tavanına doğru yükselmekteydiler. Duvarlarda Mısır hiyerogliflerini andıran işaretler ya da bir tür yazı yer alıyordu. Yapının tavanının bir kısmı çökmüş tabanı da kumlar kaplamıştı. Kumların aralarından tabandaki bazı resim ve işaretler göze çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Geçmişin İzinde
Ciencia FicciónÖnce gök kubbe öldü yavaş yavaş. Sonra buzul dağları birer birer eridiler. Nesilleri tükendi vahşi hayvanların. Korkunç depremlerle sarsıldı yerküre. Karanlık günler çöktü muhteşem şehirlerin üstüne. Gece ve gündüz birbirine karıştı. Çareler aradık...