Uzay istasyonu kızıl gezegenin izinde yavaşça hareket ediyordu. Derin uzay silüetleri olanca güzellikleriyle mest ediyordu izleyenleri. Muhteşem bir yıldız tarlası kaplamıştı dört bir yanlarını. Büyük gün gelip çatmıştı artık. Tüm ekipler hazırdı gezegene inmek için. Noachis Terra yeni yurtları olmak için bekliyordu onları. Orada yaşamaya gönüllü yetmiş insan. Tüm ekipler iniş podlarına bindiler. Bu podlar adeta demirden birer küreyi andırıyorlardı. Beş kişinin ancak sığabileceği büyüklükteydiler. Gezegenin atmosferinden geçerken adeta yanan birer topa dönüşeceklerdi. Uzay adamları için zor bir tecrübeydi bu iniş zira son derece sarsıntılı ve sıcak olacaktı ortam. İskender Çetin son kontrolleri yaptırdı her şey yolunda görünüyordu. Tüm podlar inişe hazır hale gelmişlerdi. İçinden her şeyin yolunda gitmesi için dua etti Allah'a. Her şeyin yaratıcısı O'ydu ve O'nun izni olmadan hiçbir şey gerçekleşemezdi. İnançlı biriydi İskender. Gözlem kulesine çıktı. Son birkaç dakika yalnız kalmak istemişti. Camdan dışarıya baktı. Kızıl gezegen tüm heybetiyle duruyordu karşısında. Koltuğuna oturdu ve O'nu izledi. İnsanlık için yepyeni bir başlangıçtı bu. Derin uzaydaki yıldız kümelerine daldı gözleri. Karanlıkta parıldayan mücevherler gibiydiler.
-"Bir gün oralara da gitmenin bir yolunu bulacağız." Diye geçirdi içinden.
Ama şimdi önlerinde aşmaları gereken çok önemli bir sınav vardı. Kendini toparladı ve aşağıya büyük salona indi. Herkes heyecan içindeydi. Harrison'u aradı. Tüm yer istasyonları izlemedeydi.
-"Umarım her şey yolundadır eski dostum." Dedi Harrison.
-"Merak etme her şey yolunda dostum. Artık dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Dua etmek ve beklemek. Bildiğin üzere iniş yaklaşık iki saat kadar sürecek. Beni endişelendiren tek unsur atmosferdeki sürtünmeden kaynaklanacak yanma esnasında podların yeterli direnci gösterip gösteremeyeceği hususudur." Dedi İskender.
-"Bunun sorun olacağını sanmıyorum. Tüm tesler olumlu sonuç vermişti. Podlar bu basınca direnecektir." Diye karşılık verdi Harrison ve ekledi:
-"Tanrı yardımcımız olsun."
İniş direktörü geriye sayımı başlattı. On dört pod sırasıyla istasyondaki iniş kanallarından uzaya fırlatıldılar ve iticilerini çalıştırarak Marsın yörüngesine doğru hareket etmeye başladılar. Dörderli üç gurup ve üçlü tek gurup halinde sırayla ineceklerdi gezegene. Atmosferden geçip gezegen yüzeyine yaklaşırken podların etrafı özel balonlarla kaplanacak ve yüzeye çarptıklarında bu şekilde zarar görmekten kutulacaklardı. Balonlar söndükten sonra Astronot ve kozmonotlar podlardan çıkarak kendileri için daha önceden bölgeye bırakılan araçları bulacak ve bu araçlarla yeni evleri olan Terra-Form ünitelerine doğru yol alacaklardı.
Terra-Form 11 ekibi de heyecan içindeydi. Tüm kontroller tamam dedi Jimenez. Borya onayladı.
-"Koordinatlar girildi mi bay Satou" dedi Borya.
-"Evet her şey hazır." Diye yanıtladı Satou.
-"Arkadaşlar ineceğimiz bölge kayalık bir yapıya sahip ve hesaplarımızda sapma olursa iniş bölgesinin biraz uzağında kalabiliriz çünkü yere çarptığımızda adete bir beyzbol topu gibi zıplayacağız." Dedi Miller.
Bu benzetme poddakileri gülümsetmişti. Miiler espirili bir insandı ve böyle gergin bir ortamda dahi espiri yapma becerisini kullanabiliyordu. Pod 11 hızla Mars atmosferine girdi. Sürtünmeden ötürü bir alev topu halini almıştı ve sarsıntı inanılmaz boyutlardaydı. Kabin ısısı 62 santigrad dereceyi gösteriyordu ve gitgide artıyordu. Sarsıntı da giderek şiddetleniyordu.
-"Tanrım ne zaman bitecek bu." Diye yüksek sesle bağırdı Aida.
-"Burada erimiş peynir gibi olacağız." Diye ekledi Hal Miller.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Geçmişin İzinde
Science FictionÖnce gök kubbe öldü yavaş yavaş. Sonra buzul dağları birer birer eridiler. Nesilleri tükendi vahşi hayvanların. Korkunç depremlerle sarsıldı yerküre. Karanlık günler çöktü muhteşem şehirlerin üstüne. Gece ve gündüz birbirine karıştı. Çareler aradık...