Bölüm 6 : Şüpheli Bir Ölüm

5 0 0
                                    

Mars'ta işler biraz yoluna girmiş gibi görünürken dünyada durum tam tersiydi. Tüm sorunlarla tek başına mücadele etmek zorunda kalan Harrison asistanı Mary Jenkins'in ani ölüm haberiyle sarsılmıştı. Jenkins Maryland'daki apartman dairesinin balkonundan düşerek boynunu kırmıştı. Bu oldukça şüpheli bir ölümdü.

Genç bir dedektif olan Teğmen Jason McCourt Profesör Harrison'u Washington D.C. 'deki evinde ziyaret ediyordu. Teğmen McCourt İrlanda asıllı bir Amerika'lıydı. Ailesi iki kuşak önce New York'a yerleşmişti. Büyük büyük babası İrlanda Kurtuluş Ordusu İra mensubuydu. Çoğu göçmen gibi Teğmen McCourt ta New York'ta Hell's Kitchen denen mahallede büyümüştü. Bu durum New York aksanından da anlaşılıyordu zaten. Bu mahalle fakir göçmen ailelerin zorlu koşullarda yaşadıkları bir yerdi. Burada büyüyen gençlerin çoğu ya çok başarılı olur ya da hayatın girdabında yitip giderlerdi. Henüz 32 yaşındaydı Teğmen McCourt ve Washington'a geleli altı ay kadar olmuştu. Böylesine büyük bir davaya atanmış olması O'nun için çok önemliydi. FBI'daki kariyeri genç yaşına rağmen başarılarla doluydu. Orta boylu, atletik yapılıydı. Altın rengi sarı saçları vardı. Derin mavi gözlerinin ötesinde zeka parıltıları kendini belli ediyordu ilk bakışta. Açık renkli uzun pardesüsünün altına koyu renkli bir takım elbise giyinmişti. Siyah ayakkabıları cilalıymışçasına parlıyordu. Giyim kuşamına oldukça özen gösterirdi Teğmen McCourt.

Harrison'un çalışma odasındaydılar. Burası küçük bir odaydı. Her tarafta kitaplar vardı. Açık renkli maun kitaplıktakilerin yanı sıra yerde de üst üste dizilmiş kitap kuleleri mevcuttu. Açık kalmış bilgisayar ekranında tüm ekiplerin topluca çektirdiği bir Mars fotoğrafı vardı. Harrison ve McCourt karşılıklı oturmaktaydılar. Söze McCourt başladı:

-"Olay gecesi nerede olduğunuzu hatırlıyor musunuz Prefesör?" diye sordu Teğmen McCourt.

-"Evet. Elbette. Evimdeydim tabi ki" Diye yanıtladı Harrison ve sürdürdü.

-"Mary ile beraber Nasa merkezinde geç saate kadar çalıştıktan sonra O çıktı. Ben de O'ndan yaklaşık yirmi dakika sonra ayrıldım merkezden. Benim evim merkeze yakın olduğu için yürüyerek gittim evime. Hava güzeldi ben de eve gelmeden önce biraz dolaştım sonra da evime gelip yattım. Hepsi bu."

-"Bu sırada sizi gören biri oldu mu Profesör?" diye sordu teğmen McCourt.

-"Hayır. Sanmıyorum." Diye yanıtladı Harrison.

-"Ama bir saniye. Güvenlik kamerası beni görüntülemiş olmalı." Diye ekledi Harrison.

-"Kontrol ettim fakat sanırım arızalıymış o sırada." Dedi Teğmen.

-"Buna hiç dikkat etmemiştim. Bina görevlisi de bana böyle bir şeyden söz etmedi doğrusu." Diye belirtti Harrison.

Teğmen bir yandan Harrison'a sorular soruyor bir yandan da notlar alıyordu. Harrison bu durumdan oldukça tedirgin olmuştu. Şimdi kendisini sanık sandalyesindeymiş gibi hissetti. Teğmen McCourt sorularına devam ediyordu:

-"Bayan Jenkins'in evinde sizin de parmak izinize rastladık. Bu konuda ne söylemek istersiniz Profesör?" diye sordu McCourt.

-"Bu doğal. Çünkü sık sık O'nun evinde bir araya gelirdik çalışmak için. O benim asistanımdı sonuç olarak." Dedi Harrison.

-"Peki aranızda bir gönül ilişkisi var mıydı Profesör?" diye sordu Teğmen.

-"Tabi ki hayır. O benim kızım gibiydi. Babası çok yakın bir dostumdu. Dört yıl önce ölmeden evvel O'nu bana emanet etmişti." Diye yanıt verdi Harrison. Bu soru O'nu hem üzmüş hem de kızdırmıştı.

-"Kusura bakmayın ama benim görevim sorular sormak ve bu sorular neticesinde bazı çıkarımlarda bulunmaktır. Size sorularım şimdilik bu kadar fakat sizden bir süre Washington'dan ayrılmamanızı rica edeceğim. Yeniden ifadenize başvurmak durumunda kalabiliriz çünkü." Diyerek tamamladı sözlerini Teğmen McCourt. Harrison O'nu kapıya kadar geçirdi. Harrison'un evinden ayrılan McCourt yeniden Jenkins'in evine doğru yola çıktı.

Kayıp Geçmişin İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin