Bölüm 8 : Hain'in Gölgesi

3 0 0
                                    

İlk uyanan Aida olmuştu. Uyku podundan dışarı çıktı ve üzerini giyindi. Diğerleri hala uyuyorlardı. Pencereden Mars güneşinin doğuşunu izledi. Güneş ağır ağır yükesliyordu kızıl kayalıkların üzerinde. Derken Borya ve Satou'da uyandılar. Jimenez hala uyuyordu. Aida Jimenez'i de uyandırdı ve sonra Miller'ın poduna yöneldi fakat Miller'ın uyku podu boştu. Miller'ı bulmak için Terra-Form 11'in diğer bölmelerine de baktılar fakat O'nu bulamadılar.

-"Dışarı çıkmış olmalı dedi." Aida. Bay Satou dışarıya bakındı fakat orada da kimsecikler yoktu üstelik gps sinyalide haritada görünmüyordu. Başına bir şey gelmiş olmasından endişelenmeye başladılar. Nereye gitmiş olabilirdi ki? Bay Satou Geo 11'i kontrol etti ve aracın sinyallerinin hareketli olduğunu fark etti.

-"Bu Miller olmalı!" dedi heyecanla Satou.

-"Nereye gidiyor?" diye sordu Borya.

-"Aracın rotası Atmosfer İşlemcisine doğru gittiğini gösteriyor." Dedi Satou.

-"Atmosfer İşlemcisine mi?" diye sordu Aida telaşlı bir ses tonuyla.

-"Bay Satou derhal Terra-Form 12'den Bay Ferguson'la iletişime geçin ve Geo-12 ile buraya gelip bizi almasını söyleyin O'na. Fazla gecikmeden Atmosfer işlemcisine gidip olan biteni öğrenmeliyiz." Dedi Borya

Borya ve Jimenez oraya vardıklarında Geo 11'i Atmosfer İşlemcisinin yakınında buldular fakat Miller'dan iz yoktu. Bunun üzerine içeri girmeye karar verdiler.

-"Sen üst kattaki kontrol odasına bak ben de aşağıdaki reaktör merkezini kontrol edeceğim." Dedi Borya

Telaşlı ve hızlı bir şekilde hareket ediyorlardı. Borya aşağıya indiğinde reaktör merkezinin aktif durumda olduğunu fark etti. Miller içeride olmalıydı ama neden? Borya giriş koduyla kapıyı aktif hale getirdikten sonra geçit açıldı. Güvenlik koridorundan geçen Borya reaktörün kalbine doğru ilerlemeye başladı. Burası oval bir salondu ve her yanda çelik kolonlar mevcuttu. Bu kolonlar tavana kadar yükseliyorlardı. Borya birkaç adım daha attı ki tam o sırada bir el silah sesi duyuldu ve oval salonun duvarlarında yankılandı. Ardından bir el daha. Sonra Borya sağ omuzunda ve sol baldırında bir yanma hissetti. Sırtını çelik kolona dayayarak yavaşça yere doğru süzüldü. Vurulmuştu fakat burada yani Mars'ta silah olmamalıydı. Karşısındaki çelik duvarın ardından Miller göründü.

-"Neden?" diye sordu Borya. Çektiği acı nedeniyle konuşmakta zorlanıyordu.

-"Tabi ki para için. Hem de çok para." Diye yanıtladı Miller soğuk kanlılıkla.

-"Sistemi ayarladım. Reaktör yaklaşık 45 dakika içinde kendi kendini yok edecek. Tabi bu saçma sapan Mars köyünü de. Bense bu sırada dünyaya dönüş yolunda olacağım." Bunları söylerken Miller'ın yüzünde silik bir gülümseme belirmişti. Bir tür paranoya ya da şizofreni hali gibiydi.

-"Seni buradan kurtarmayacaklar. Seni yaşatmayacaklar bunu sen de biliyorsun." Dedi Borya can havliyle.

-"Yanılıyorsun dostum. Onlar bana söz verdiler. Beni kurtaracaklar. Seninle fazla zaman harcadım." Diyerek bitirdi sözlerini Miller.

Borya'nın göğsüne doğru bir el daha ateş ettikten sonra O'nun ölüp ölmediğini kontrol etmek için yanına geldi Miller. Borya'nın nabzı atmıyordu artık. Miller Reaktör merkezini terk etmek üzere çıkışa doğru hareketlendi ve güvenlik koridorundan geçerek üst kata doğru gitmeye başladı. Kendi nabzını bir dakika kadar durdurma tekniğini St. Petersburg'daki askeri akademide öğrenmişti Borya ve gerçekten de işe yaramıştı. Miller'ın son kurşunu Borya'nın karın boşluğuna denk gelmişti ve bu yüzden de hayati bir tehdit oluşturmamıştı lakin Borya kan kaybından ölebilirdi çünkü vücudundaki üç kurşun yarasından bol miktarda kan kaybetmişti. Önce iletişim cihazından Jimenez'i arayarak O'nu Miller'a karşı uyardı. Ardından da kendi kendine turnike ve bandaj yaparak kanı durdurmaya çalıştı. Bu müdehale O'nu en azından bir müddet daha hayatta tutmaya yeterdi.

Kayıp Geçmişin İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin