Bölüm 14 : Kayıp Geçmişin Peşinde

6 0 0
                                    

Uluslararası uzay istasyonu olanca sakinliğiyle dans etmekteydi Kızıl Gezegen'in etrafında. Dünya'dan uzaklarda uzayın bu köşesinde derin bir sukunet vardı. Gümüş bir iğne gibi parıldıyordu uzay istasyonu Güneş'ten aldığı ışığı yansıtırken. Kontrol kulesinde derin düşüncelere dalmış Mars'ı izliyordu İskender. Orada kalan son dört adamını düşünüyordu elbette. Onları oradan kurtarabilecek miydi? Yoksa bu kızıl gezegen onlara mezar mı olacaktı diğerlerine olduğu gibi.

Karantina süresinin sonunda Aida İskender'i odasında ziyaret ediyordu:

 -"Nihayet." Dedi İskender.

Aida tebessümle yanıt verdi.

-"Sizinle paylaşacak o kadar çok şey var ki." Dedi Aida.

-"Hepsini dinlemek için sabırsızlanıyorum" dedi İskender.

-"Orada bir şeyler bulduk." Dedi Aida heyecanlı bir ses tonuyla.

-"Ben de bundan korkuyordum zaten." Dedi İskender sesi endişeli çıkıyordu.

-"Korkmak mı?" diye sordu Aida merak içerisinde.

-"Cydonia değil mi?" diye sordu İskender.

-"Evet ama siz..." yarım kaldı cümlesi Aida'nın İskender bölmüştü çünkü.

-"Orada bir şeyler olduğunu hep biliyordum bir şekilde. Gençliğimi Cydonia'yı araştırarak geçirdim ben. Ben de çoğu araştırmacı gibi oradaki cisimlerin doğa eseri olmadığını biliyordum. Benim merak ettiğim gördüklerimizden çok göremediklerimizdi." Diyerek tamamladı İskender.

-"Bir şekilde Cydonia'nın altına inmeyi başardık ve sizin de merak ettiğiniz o göremediklerimizi gördük. Yanımızda çok sayıda doküman getirdik. Oradalarmış, yaşıyorlarmış ama gitmişler. Ne zaman nereye bilmiyorum ama gitmişler." Aida'nın sözleri İskender'i çok heyecanlandırmıştı:

-"Hepsini enine boyuna tartışacağız ve derin bir analiz yapacağız. Şimdi gidip dinlenmeni istiyorum. Yarın geniş katılımlı bir toplantı yapacağız." Dedi İskender.

-"Ya Mars'ta kiler?" diye sordu Aida endişeli bir ses tonuyla. İskender dondu kaldı. Bir süre yanıt veremedi Aida'ya. Sonra titreyen bir ses tonuyla:

-"Onları oradan kurtaracağız. Ne pahasına olursa olsun." Dedi.

Ertesi gün toplantı odasında herkes bir aradaydı. Yer ekibi adına Aida sözcülük yapıyordu. Teknik detayları ise Bay Satou aktaracaktı.

-"Evet arkadaşlar. Soru şu: Orada ne buldunuz?" dedi İskender. Bu O'nun toplantıyı açış konuşmasıydı aslında ve uzun bir süre de dinleyici olarak kalacaktı. İlk sözü Aida aldı bu soruya yanıt vermek üzere:

-"Bence asıl soru şu ki: Orada ne bulamadık?" dedi ve soruya soruyla yanıt vererek konuyu daha da merak edilesi bir hale soktu. Ardından da konuşmasını sürdürdü:

-"Orada bir medeniyetin kalıntılarını bulduk. Bulduğumuz deliller orada bir zamanlar akıllı bir yaşamın varlığını kanıtlar nitelikte. Bulamadığımız şey ise bu akıllı yaşam formunun kendisi. Uzun zaman önce gezegeni terk etmişler. Bay Satou lütfen siz devam edin." Diyerek sözü Satou'ya bıraktı Aida. Bay Satou yanında getirdiği metal çantayı masanın üzerine koyarak açtı ve içinden pek çok materyali çıkartarak masanın üzerine koydu. İskender bu materyalleri alarak incelemeye başladı. Bu arada Bay Satou da anlatmaya devam ediyordu.

-"Gezegende büyük bir doğal bir felaket yaşanmış. Çok büyük bir fırtına kopmuş ve ardından da büyük bir sel baskını olmuş. Bu yaşananlardan önce gezegen adeta cennet bahçesi gibiymiş. Çağlayarak akan ırmaklar, yemyeşil ovalar, yağan yağmurlar, çeşit çeşit meyveler... Sonra gezegenin tüm suları yer altına çekilmeye başlamış ve bu masmavi gezegen kızıl bir çöl kapanına dönüşmüş. İklim tamamen değişmiş, mevsimler altüst olmuş. Büyük bir küresel ısınma yaşanmış, atmosfer tabakası çökmüş. Tüm bunlara neden olan ise yazıtlardan anlayabildiğimiz kadarıyla yine gezegende yaşayan bu canlılar olmuş. Tıpkı şimdi bizim Dünyamıza olanlar gibi. Biz nasıl şimdi kendimize yeni bir ev arıyorsak onlarda mahvolan dünyalarının yerine bir yenisini aramışlar ve sonunda da gezegeni terk etmişler. Fakat nereye gittiklerini tam olarak bilemiyoruz." Diyerek sözlerini tamamladı Bay Satou. Aida burada yeniden söze dahil olarak şunları söyledi:

Kayıp Geçmişin İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin