Multimedia da Rüzgar varr :)
Yere kapaklandığım gibi kafamı kaldırıp bana çelme takan beyinsizin kim olduğuna baktım.Ahh hadi ama.Bu gerizekalının burada ne işi vardı.Hepinizin tahmin ettiği gibi başımda dikilip bana alayla gülen kişi Rüzgardan başkası değildi.
Lanet olsun ki o mükemmel 1 hafta sona ermişti.Sinirlenerek hızla ayağa kalktım ve bağırarak konuşmaya başladım.
"Sen beyinsiz misin?Bak bunu ciddice soruyorum.Düz yolda bile koşamıyor musun?"
Bu manyak neden hala bana gülüyordu ki?Şimdiye çoktan karşılık vermesi gerekiyordu ama inadıma hala alayla gülüyordu.Tek yaptığı buydu.Bu beni daha da sinirlendiriyordu.Ben sinirlendiysem o da sinirlenecekti.
"Bak sayın beyinsiz boş kafa ayaklarının ne kadar yamuk olduğunu, çarpık olduğunu ve nasıl penguen gibi yürüdüğünü biliyorum.Bunu kanıtlamana gerek yoktu canım.Zira bu uzaktan bile gayet iyi belli oluyor?"dedim gülerek.
Sonunda bana cevap vermeye gerek duyabilmişti bay beyinsiz boş kafa.
"Hahahah canım ne kadar komiksin sen.Demek benim ayaklarım çarpık ha?Kendi ayaklarının birbirine dolanıp yere düşmeyi kendine yediremedin bunun için bana böyle söylüyorsun.Neyse bunun için affediyorum seni.Ama bana bay beyinsiz boş kafa demeni tabikide affetmiyorum."dedi düşünüyormuş gibi bir elini çenesinde gezdirirken.
"Bir dakika şey acaba ben senden özür diledim mi de beni affediyorsun.Çünkü yanlış hatırlamıyorsam senden özür dilemedim öyle değil mi?"dedim gülerek.
Bu lafı söylediğim gibi iyice dibime girmiş ve gözlerime büyük bir sinirle bakıyordu.
"Merak etme kendini bilmiş sanan ama hiçbir şeyi bilmeyen aptal , çok yakında benden özür dileyeceksin ayaklarıma kapanarak."dedi soğuk sesiyle.Neden bu kadar yakın olmak zorundaydık ki?Konuştuğu anda bütün nefesi dudaklarıma çarpıyordu ve bu beni güçsüz kılıyordu.
Tabii ki de bu güçsüz olma meselesi onun nefesine hayran olduğum için değildi.Sadece utanıyordum ve lanet olsun ki bu durumda ona nasıl karşılık vereceğimi düşünmem gerekirken ben burada mal mal durmuş ne düşünüyordum.
Kendine gel Ada.Omzumu dik tutup ona sinirle bakmaya başladım.
"Öyle mi ben senden özür dileyeceğim yani?Çok beklersin Bay beyinsiz boş kafa."dedim sinirle ve ondan uzaklaşıp koşmaya devam ettim.
RÜZGAR'DAN
Demek çok beklersin ha?Görüşeceğiz senle Ada hanım hem de öyle bir görüşme olacak ki bütün bu dediklerine pişman olacaksın.Eminim ki bir açığı vardı.O açığını bulup seni en hassas noktandan vurmazsam benim adım da Rüzgar olmasın.
Artık bu konuyu ciddiye alma vakti çoktan gelmişti.Bu kız gitgide kendini bir şey zannediyordu.Bugüne kadar bu okuldan kimse bana adımla bile zor seslenirken bu manyak bana geldiği günden beri adım dışında her şekilde seslenmişti.
Lanet olsun ki bir de Baran meselesi vardı.Bu manyağa karşı bir şeyler hissediyor gibiydi.Hoş bir şey hissetmese bile önemsediği kesindi.Ve bu bile beni sinirlendirmeye yetiyordu.Hayır gay falan değilim sadece benim düşman olarak gördüğüm birini en yakın arkadaşımın önemsemesi sinirlerimi bozuyordu.
Bu manyağı mahvetmek için hemen işe koyulmalıydım.İlk işim evinin adresini öğrenmekti.Okul bizim olduğu için istediğim kişinin adresine kolaylıkla ulaşabilirdim.Hadi bakalım Ada hanım savaş bayrağını çekmiş bulunmaktayım.
ADA'DAN
Karşımda durmuş mal mal yüzüme bakıyordu.Hayır anlamıyorum bu kadar yakışıklı bir çocuk nasıl olurduda bu kadar gıcık olabilirdi.Bir dakika ya ben niye durup ona bakıyorum ki? Arkama bakmadan koşmaya devam ettim.Allahım nolur ya defolup gitsin hatta şurda bir yerde ayağı taşa takılsın sonra kafasını vursun yere geberip gitsin.
Böylece dünya büyük bir pislikten kurtulmuş olur.Off biliyorum bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.Olsun yinede bunu düşünmek bile beni mutlu ediyor.
O değilde benim bir an önce Baranla dışarı çıkabilmek için bir plan hazırlamam gerekiyordu.Artık kendime tanıyamıyordum.Hayatımda hiç yalan söylemeyen ben İzmire geldiğimden beri söylemediğim yalan kalmamıştı.Belkide kendime artık bir söz vermem gerekiyor.Artık yalan söylemeyeceğim diye.Baran için son defa yalan söyleyeceğim ondan sonra bir daha yalan kelimesini ağzıma bile almayacağım.Söz valla billa söz.
Bunları düşünürken zaman çok çabuk geçmişti ve artık geri dönmenin zamanı gelmişti.O gerizekalıda gitmişti heralde yani ortalıkta gözükmediğine göre gitmiştir.
Mustafa amcayı arayıp arabayı getirmesini rica ettim.Eve döndüğümde babam beni sapasağlam bulduğu için gelip sarıldı.Hayır babamın bu davranışlarına bir anlam veremiyorum.Alt tarafı bir koşuya gittim.Başka biri uzaktan görse yurtdışından döndüm sanır.
Haftasonu çok hızlı geçmişti.Yine haftaiçi gelmişti ve lanet olsun ki bu berbattı.Kim erkenden kalkmayı sever ki ? Okula geldiğimde gözüm direk Baranı aramıştı.Tatilden döner dönmez bir gün ayarlıcağımızı söylemişti.Sınıfa girdiğimde en arkada yine her zamanki mükemmelliğiyle oturuyordu.Yanında bir de şu gerizekalı olmasa Baranın yanına gidip selam verebilirdim aslında ama sabah sabah bu manyakla hiç uğraşamazdım.Ben tam Minanın yanına oturacakken Baran adımı seslendi.Adımı bile söylemesi kalbimi çok hızlı attırıyordu.
Onlara doğru dönüp gülümsedim.Mecburen yanına gidip selam vermeliydim.Eğer gitmezsem bu onu kırabilirdi.Malum geçen sefer onu fazlasıyla kırmıştım.Yanlarına gidip Barana gülümseyerek selam verdim.Daha sonra Rüzgara bakıp göz devirdim.Onun bana verdiği tepki de aynısıydı.Gerizekali nolucak.
'Ee nasılsın bakalım ? ' dedi Baran.
'Haftasonuna kadar gayet iyiydim aslında ' dedim.
'Haftasonu noldu ki ? ' dedi Baran.O sırada Rüzgar da gülerek bana bakıyordu.Bende ona bakarak konuşmaya başladım.
'Haftasonu yürüyüşü çıkmıştım.Sonra öküzün biri gelip ayağıma çelme taktı ve yere düştüm. Öyle işte odunun tekiydi.'dedim imayla.
Yine o nefret ettiğim sesi duydum.Rüzgardan bahsediyoruz altta kalmazdı tabiî ki
'Eminim ki o öküz çok fazla yakışıklı,seksi ve kaslı biridir.Ama seni de tanıyoruz şimdi.Senin gibi bir aptal anca öyle birine öküz odun der.'dedi gülerek.
Tam ağzımı açıp laf sokacaktım ki Baran konuşmaya başladı.
'Ahh anlaşıldı tamam.Siz kavga etmeden önce ben söyleyeceklerimi bir söyleyeyim en iyisi.İki gün sonra bütün gün benimlesin Ada anlaştığımız gibi'dedi Baran gülümseyerek.
Rüzgar şaşırmış bir şekilde bize bakıyordu.'Ne yani şimdi siz ikiniz randevuya mı çıkacaksınız ? 'diye sordu.
Baran gülümseyerek 'Evet.' Dedi.
Pekala mantıklı bir yalan uydurup babama inandırabilirsem evet biz o günü beraber geçirecektik.