"güne seninle başlayıp,geceyi seninle yaşamak istiyorum."

384 40 33
                                    

BTS - Spring Day
--

Hiç dokunmadan da sevebilir insan.

Sarılamasa da aşık olabilir. Eli eline değmesede aşık olabilir. Çünkü aşk,teninde değil yüreğine hissettirir. Tıpkı lisede benim Hyunjin'e hissettiğim gibi. Lisedeyken onu uzaktan uzaktan izler, gördüğüm yerde kalbim hızlanır,konuştuğunda heyecanlanırdım. Şimdi ise onun göğsünde özlem gideriyorduk. O,saçlarımı sürekli öpüyor arada çenemden tutup ona bakmamı sağladığında dudaklarıma ard arda öpücükler konduruyordu. Ben de halimden memnundum tabii.

Eğer bir insan kalbini kıran insanın peşinden koşuyorsa bilin ki o dünyanın en sadık aşığıdır.

"Güne seninle başlayıp,geceyi seninle yaşamak istiyorum."

"Her gün mü?"

"Her gün."

Göğsünden kalkınca tekrardan özlediğim dudaklara uzandım. O da beni beklemeden ileri atılıp dudaklarımızı birleştirmişti. Özlemle öpüyorduk birbirimizi. Yılların acısını dudaklarımızdan çıkarıyorduk. Dudaklarımızı ayırdığımızda kollarını belime sıkıca sarmıştı. Sanki bir yere gitmeme izin vermeyecekmiş gibi tutuyordu. Ben de güven verircesine kollarımı boynuna sarmıştım. Dudaklarına ard arda hafif öpücükler kondurduğumda gülümsemişti.

"Seni çok özledim bebeğim."

"Ben de seni çok özledim sevgilim."

Son kez dudaklarımı öptü.

"Eve bırakayım mı seni,üşüdün mü? Geç oldu bir şey derler m-"

"Hayır,seninle biraz daha zaman geçirmek istiyorum ve üşümedim. Soobin de bir şey demez ayrıca, ne olursa olsun kararlarıma saygı duyacaklarına söz verdiler."

"Ah,pekala. O zaman bana geçelim mi?"

"Olur."

Beni ayağa kaldırdığında arabaya ilerlemek yerine sıkıca sarılmıştı. Bende kollarımı boynuna sarmıştım.

"Çok teşekkür ederim güzelim,çok teşekkür ederim bana bir şans daha verdiğin için. Teşekkür ederim." Bir yandan da boynumu öpüyordu.

"Ben teşekkür ederim. Beni bir kez daha sensiz bırakmadığın için."

Bu sefer ben elinden tutup arabaya doğru ilerletmiştim. Eğer biraz daha oyalanırsak gerçekten hasta olabilirdik. Arabaya bindik ve Hyunjin evine sürmeye başladı. Bende Soobin'e bu gece eve gelmeyeceğime dair mesaj gönderdim.

"Bebeğim?"

"Efendim?"

"Bir şey sorabilir miyim?" Sesinden çekindiği belliydi. Bende boşta kalan elini elime kenetleyip çekinmemesini ima ettim.

"Tabii ki."

"Şey... Huh sorup üzeceğim diye de kıyamıyorum ki." Deyip tuttuğum elimi kaldırıp öptü.

"Canım,sorabilirsin. Ben seninleyken hiçbir şeye üzülmem."

"Çok seviyorum seni biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum sevgilim ama artık sorar mısın şu soruyu?"

"Ailenle aran nasıl diyecektim."

Afallamıştım. Çünkü bu soruyu beklemiyordum.

"Konuşmuyorum ikisiyle de."

"Oh, anladım."

Daha sonra hiçbir şey demeden yola devam ettik. Yaklaşık 15 dakika sonra evinin önüne gelmiştik. O önden gidip kapımı açtı ve ellerimizi kenetleyip eve doğru yürüdük. İçeri geçtiğimizde koltuğa oturmama izin vermeden beni odasına çıkardı. Rahat kıyafetler verip istersem duş alabileceğimi, mutfakta bir şeyler hazırlayacağını söyledi ve gitti.

Moral of the Story | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin