2 ay sonra
"Jeongin hadi ama bebeğim,bak sürünüyorum zaten kaç haftadır."
"Bir düşüneyim."
"..."
"Öyleyse... Hayır."
"Ah perişan olacağım." Deyip kendini yanıma attı. Ben de kurnazca sırıtıyordum. Ne mi oluyordu?
Hyunjin'i neredeyde 2 haftadır süründürüyordum. Onun cezası bana dokunamamaktı. Şakasız 2 haftadır onu kendimden uzak tutuyordum. Bu benim için de zordu ama ben bu oyunu bozardım. Eee intikam soğuk yenen yemektir.
Barışmamızın üstünden neredeyde 2 ay geçmişti ve herkes mutluydu. İlk başlarda Chan hyung her ne kadar kızsa da en sonunda mutlu olduğumu görünce kabullenmişti. Soobin ve Hyunjin ise ilk başlarda atışıp,birbirlerini yeseler de şuan onlarda anlaşabiliyorlardı. Yani uzun lafın kısası herkes mutluydu.
"Dokundurmayacak mısın şimdi?"
"Hayır."
Tam gidiyordu ki onu kolundan yakalayıp kendime çevirdim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. O da ilk başta şaşırsa da transtan çıkıp ellerini belime sardı ve öpüşüme karşılık verdi. Öyle sıkı sarılıyordu ki ben kaçacakmışım gibi davranıyordu. Ellerimi uzun sarı saçlarına atıp kendime daha çok yaklaştırdım. En sonunda dudaklarımızı sesli bir şekilde ayırdıktan sonra Hyunjin beni kucağına alıp koltuğa oturdu.
"2 haftadır ne kadar zorlanıyordum haberin var mı?"
"Az bile oldu sana hak ettin."
Sesli bir şekilde gülüp dudağıma öpücük kondurdu.
"Akşama seni bir yere götüreceğim. Kaç haftadır aklımda ama bir türlü pas vermedin bana."
"Nereye gideceğiz?"
"Sürpriz."
"Of Hyunjin söylesen ölür müsün yani beni merakta bırakıyorsun..."
Söylene söylene kucağından kalkarken o da gülüyordu. Televizyonun yanına ilerleyip şarjda ki telefonumu aldım. Sıkıldığım için Felix hyungu arayacaktım. Birkaç çalışın ardından aramayı açmıştı.
"Jeong?"
"Napıyorsun hyung?"
"İyi bebiş uzanıyordum sen?"
"İyi ben de hyung oturuyorum. Aptal Hyunjin beni sinir etti."
"Hahahaha bu arada artık barıştınız mı?"
"Ah evet kıyamadım napalım artık."
"İyi o zaman bebiş."
"Neyse hyung ben kaçayım bay bayyy."
"Bayy."
Gülerek telefonu kapattığımda bana gözlerini kısarak bakan Hyunjin gördüm. Ona aptal dediğim için trip atıyordu. Kahkaha atarak ona doğru yürüdüm ama o beni takmayıp odamıza doğru yürümeye başladı. Peşine takılarak odaya girdiğimizde o dolabından kıyafet çıkarıyordu. Sanırım duşa girecekti.
"Hey."
Beni takmayarak banyoya ilerlemeye başladığında bileğinden tutup onu durdurdum. Umursamaz bakışları benim gözlerimi bulduğunda dudaklarımı araladım, "konuşmuyor musun benimle?" Omuzlarını silktiğinde kollarımı boynuna doladım.
"Ne yaparsam kendimi affettiririm?"
İlk önce düşünür gibi yaptı. Gözleri benimle buluştuğunda dudaklarını sinsi bir sırıtış kaplamıştı. O da ellerini belime koyup beni kendine bastırmıştı. Bu hareketine karşı dudaklarımı birbirine bastırdığımda gözleriyle banyoyu işaret etmişti. Bende sırıtıp kafamı aşağı yukarı sallayıp kabul etmiştim. Kendimi affettirecektim sonuçta. Dudaklarıma kapandığında öpüşüne karşılık vermiştim. Banyoya doğru ilerlerken üstümüzde hiçbir şey kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moral of the Story | Hyunin
FanficAh benim sevdasında bencil, ama yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim, ne güzel darma duman ediyorsun beni.