"seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum bebeğim."

456 51 35
                                    

Adamlar - Hikaye

Hyunjin mutfaktan çıktıktan sonra ben de peşinden gitmiştim. O tekli koltukta otururken ben de karşısındaki Minho hyungların oturduğu koltuğa oturmuştum. Telefonuna gömülmüş ifadesiz bir şekilde bir şeyler yapıyordu. Nedense kalbime birden bire bir ağrı girmişti. Niye böyle hissediyorum anlamıyordum. Ona bakmayı kesip bakışlarımı televizyona çevirmiştim ve izliyor gibi gözüksemde olanları düşünüyordum.

Hyunjin gerçekten pişman gözüküyordu. Ona güvenip güvenmemek arasında gidip geliyordum. Bunca yıl utancından ve korkusundan karşıma çıkamamış şimdi çıkıyordu. Bir gariplik seziyordum ama herhangi bir açıklama bulamıyordum. Eğer beni gerçekten bu kadar çok seviyorsa bunu kanıtlaması lazımdı. Hemen inanamazdım,bunu bekleyemezdi. Bunu onunla konuşmam gerekti.

Üzerimde bir çift göz hissedince kafamı o tarafa çevirmiştim ve Hyunjin'le göz göze gelmiştik. O bana aşkla bakarken ben ona düşünceli bir şekilde bakıyordum. Daha sonra bu garip bakışmaya son vermek için ağzını açan ben olmuştum.

"Hyunjin biraz konuşabilir miyiz?"

Hyunjin dahil herkes bana şaşkınlıkla bakarken ben yüzümdeki ifadeyi koruyordum.

"Tabii ki."

İkimizde ayaklanırken Minho hyung kolumu tutup kulağıma fısıldamıştı, "konuşmak istediğinden emin misin?"
Kafamı ona çevirip onaylarcasına sallamıştım. Tekrar Hyunjin'e dönüp konuştum, "dışarı çıkalım." Kafasını sallayıp kapıya doğru adımlamıştı ben de arkasından gitmiştim.

İkimizde dışarı çıktığımızda hiçbir şey demiyorduk. Sadece yolda yan yana yürüyor arada birbirimize bakıyorduk. En son aklıma parka gitme fikri geldiğinde ona döndüm.

"Parka gidelim mi?"

"Olur."

Ben ne dersem reddedemiyordu. Her ne kadar kendime kabul ettiremesemde hoşuma gidiyordu. Şuan ne kadar isterdim ona sarılmak. Ne kadar isterdim onu öpmek. Ama işte gururuma yediremiyordum. Bazı şeyler buna engel oluyordu. O engelleri kaldırmak istiyordum. Ama bunun için Hyunjin'in kendini bana kanıtlaması gerekiyordu. Parka vardığımızda banklardan birine oturmuştuk. Yine derin sessizlik devam ediyordu. Sanırım konuşmaktan çekiniyordu. Bu gerginliğini anlıyordum çünkü onun kadar ben de gergindim. Sinir bozucu sessizliği bozmak için konuşacktım ki onun konuşmasıyla durmuştum.

"Ne konuşacağız?"

"Sana güvenimi." Dediğimde tüm vücuduyla bana dönmüştü. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Tanrım neden bunu bana yapıyorsun? Niye onu bu kadar tatlı buluyorum?

"Nasıl yani?"

"Seni affetmemi istemiyor musun?"

Alayla sorup gülümsemiştim. O benim kurduğum cümlelerle şaşkınlığı iki katına çıkmıştı. O anlık heyecanla ellerimi tutmuştu ve ben sesimi çıkartamamıştım. Sanki vücudum bana inat etmişti de konuşmamı,ona karşı gelmemi engelliyordu.

"Bu soru mu? Tabii ki istiyorum. O kadar çok istiyorum ki Jeongin tahmin edemezsin. Beni şuan affetsen sana gözüm gibi bakarım. Canıma bakar gibi bakarım ama benim canım zaten sensin."

Sözleriyle gülümsemiştim. Hoşuma gitmişti ve onun gözlerinin içi parlıyordu. Resmen bana bakarken gözlerinin içi parlıyordu.

"O zaman kanıtla bana Hwang."

"Neyi?"

"Sevgini. Bana beni sevdiğini kanıtla. Sana inanmamı sağla. Tekrar kendine aşık et. Kısacası çabala Hyunjin."

Moral of the Story | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin