"seni 1000 kere seviyorum."

426 36 35
                                    

Duman - Yürekten
--

"soobin saçımı çekmeyi bırak!"

"Hak ettin. Nasıl hemen bu kadar çabuk onu affedebilirsin?!"

"Ya affetmedim diyorum. Beni inandırmaya çalışıyormuş diyorum. Sadece bir akşam yemeği yiyip geldim ya."

Yarım saattir Soobin'le saç başa girmiş(!) tartışıyorduk. Ben kapıdan içeri girdiğim gibi üstüme atlamış ve ne yaptıklarımızı sormuştu. Ben de baştan sona hepsini anlatınca bu hale gelmiştik işte. Sonunda üstümden kalkınca derin bir nefes vermiştim. Hayvan zayıf da değildi ki. Hem 1.80 hem de yapılı.

"Sonuçta öpmüşsün ama. Ya onu affettiğini düşünürse?"

Tekrardan derin bir nefes alıp verdim, "düşünmez çünkü bu kadar basit bir şeyle affetmeyeceğimi biliyor. Beni öptü veya ben onu öptüm diye kollarına atlayıp ben seni affettim diyemem." Dedim.

O da sonunda nefesini verip konuştu, "haklısın. Ben sadece endişe ettim,biliyorsun... Ama sen nasıl rahat edeceksen öyle olsun. Seni zorlayamam bunun için. Hayat senin hayatın. Ama eğer zor durumda kalırsan ben her zaman burada olacağım."

Ona yaklaşıp kollarımı bedenine sarmıştım. O da sıkıca bana karşılık vermişti. "Biliyorum, teşekkür ederim."
Kollarını benden ayırıp, "hadi bakalım saat geç oldu. Ben Chan hyunga söylerim eve geldiğini. Ayrıca yarın akşam ki randevunu da Chan hyunga söyleyeceğim."

"Pekala. İyi geceler."

"İyi geceler."

Odama çıktığımda sırtımı kapıya yasladım ve kafamı geriye attım. Gözlerimi kapatıp bugün olanları düşündüm. Hyunjin'i affetmek istiyordum ama hâlâ kafamda dönen sesler vardı. Bir ses onu hemen affetmememi,diğer ses ise onu çok özlediğim için artık affetmemi söylüyordu. En zor savaş, kafanda bildiklerinle kalbinde hissettiklerin arasındadır.

Ama ben intikam almayı sevmezdim. Hyunjin'in neredeyse bu bir aydır çırpınışlarını görüyordum. Pişmanlığı gözlerinden okunuyordu. Bu çocuk oyuncağı değildi veya biz küçük bir çocuk da değildik. Fazla uzatmaya gerek yoktu. Böyle düşünerek doğru yaptığımı hissediyordum.

Üstümdekileri çıkartıp yerine eşofman takımımı üzerime geçirdiğimde yatağıma uzanmıştım. Telefonumu elime aldığımda Hyunjin'den mesaj geldiğini gördüm. Yüzümde istemsizce bir gülümseme yerleşmişti.

Hyunjin
Eve gittin mi?
Eve girdiğini öğrenince uyuyacağım.

Jeongin
Evet,evdeyim şuan.
Uyuyacağım,sen de uyu.

Hyunjin
Güzelce uyu.
İyi geceler <3

Jeongin
İyi geceler :-)

Telefonumu bırakıp kafamı yastığa koydum. Yarın büyük bir gün olacaktı.

Sabah,izin günüm olduğu için birazcık geç kalkmıştım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya inmiştim. Soobin'in üstüne atlayıp onu da uyandırdıktan sonra mutfağa kahvaltı hazırlamaya gitmiştim. Soobin'de geldikten sonra kahvaltımızı yapıp salona geçmiştik. Hyunjin'le randevumuza 2 saat kala artık yerimden kalkmam gerekiyordu. Felix hyung'a haber verdim ve odama geçtim. Felix hyungun beni hazırlamasını istedim çünkü o böyle şeylerden anlardı.

Felix hyung geldiğinde ne giyeceğime karar vermiştik ve o saçımı düzleştirdikten sonra hafif bir makyaj yapmıştı. Hyunjin şık giyinme dediği için günlük gibi görünen şeyler giymiştim. Krem rengi bir pantolon, beyaz gömlek ve üstüne süveter gayet idealdi. İşim bitince Felix hyunga teşekkür etmiştim.

Moral of the Story | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin