Bts - Fake Love
--2 gün sonra Felix hyungun doğum günüydü ve ben provalarıma başlamıştım. Sesim güzeldi ama yine de pratik yapmakta fayda vardı. Ben söyleyeceğim şarkıları kaydetmek için ekipmanlarımı hazırlarken Soobin'de bana içecek bir şeyler getirmişti.
"Sesine zarar vermesin diye soğuk şeyler getirmedim."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim ne demek."
Demişti ve ben de ona gülümsedikten sonra işime geri döndüm. Şarkıları seçerken istemsizce kaşlarımı çatmış,full dikkat odaklanıyordum. Soobin yüz ifademi gördüğünde bir kahkaha patlattı ve konuşmaya başladı.
"Şu suratının haline bak Jeongin ısıracağım seni."
"Isır o zaman."
Bunu ciddiye alacağını düşünmemiştim. Hayvan da nasıl bir diş varsa yanağımı koparacaktı resmen.
"Oha hayvan acıttın ya."
"Beni ciddiye almayı öğrenmelisin Yang Jeongin. Zaten yanağın yumuşacık dayanamadım ben de."
"Acıdı salak."
"Eğer öpersem geçer mi peki?"
Soobin'in bu dediğiyle duraksamıştım. Bu cümlesi bana Hyunjin'i hatırlatmıştı. 5 yıl önce Hyunjin yaralarıma pansuman yaparken söylemişti bunu. Soobin'in bazı hareketleri bana Hyunjin'i hatırlatıyordu ve ben kötü oluyordum. Bu Soobin'in suçu değildi tabii ki. Sadece ben bir aptal olduğum için,ihanete uğramama rağmen hâlâ seni onu unutamıyordum. Ve hep bu durum da olduğum için kendime lanet ediyordum.
Soobin duraksadığımı fark edince beni dürttü ve endişeyle konuşmaya başladı."Jeongin iyi misin?"
"Ha?"
"Sen iyi misin diyorum,dondum kaldın birden."
"Yok bir şey ya iyiyim, çok iyiyim. Çok konuştum ya ben şu şarkılara geri döneyim."
"Emin misin?"
"Evet Soobin ya bak lafa tutuyorsun beni hâlâ."
"Tamam tamam sustum."
Ben seçtiğim şarkıları hazırlarken Soobin yeniden konuştu.
"Hangi şarkıları söyleyeceksin."
"Moral of the story,on track,lost on you ve sweet night söyleyeceğim. Ne düşünüyorsun?"
"Woah Jeongin mükemmel şarkılar seçmişsin. Ben bayıldım. Onların da beğeneceğini düşünüyorum çünkü sen çatalla tabağı çizsen dinlerler."
Soobin'in bu dediğine güldükten sonra dudaklarımı araladım.
"Teşekkür ederim tatlım."
Neredeyse akşam olmuştu ve ben bütün pratiklerimi bitirmiştim. Sanırım hazırdım çünkü pek bir kusur yaptığımı düşünmüyordum. Soobin'e de sorduğumda o da hiç bir hata yapmadığımı söylemişti. Şimdi tek yapacak şey Felix hyungun doğum gününün gelmesini beklemekti.
Sonunda Felix hyungun doğum günü gelmişti. Onun kiraladığı mekandaydık. Henüz kimse yoktu sadece ben, Soobin ve Felix hyung vardık. Ben erkenden gelmiştim çünkü ekipmanlarımı hazırlamam gerekiyordu. Her şey tamam olduğunda esnemiştim. Cidden yorucu bir işti ve benim belim kopmuştu. Bir sandalyeye oturdum ve kafamı geriye yaslayarak gözlerimi kapattım. İşimin bittiğini gören Soobin yanıma geldi ve kafamı kaldırıp boynuma masaj yapmaya başladı.
"Çok mu yoruldun?"
"Biraz."
"Kahve ister misin?"
"Buna hayır demem."
Soobin güldü ve yanımdan kahve almak için ayrıldı ben de tekrar kafamı geriye attım ve gözlerimi kapattım. Yanımda bir hareketlenme hissedince Felix hyungun geldiğini gördüm.
"Jeongin"
"Efendim hyung?"
"İyi misin?"
"Evet hyung da iyi görünmüyorsun ne oldu?"
Felix hyung derin bir nefes alıp kafasını aşağıya eğdikten sonra ellerimi tutup bana baktı.
"Kendimi suçlu hissediyorum Jeongin,onu görünce daha da kötü olacaksın."
"Hyung biz bunu konuşmuştuk neden hâlâ bunu kafana takıyorsun?"
"Bilmiyorum Jeongin kendimi çok kötü hissediyorum. Üzülmeni istemiyorum. Zaten bir sürü zorluk çektin. Gözümüzün önünde eridin resmen Jeongin."
Felix hyung böyle konuşunca istemsizce gözlerim dolmuştu. Ona baktığımda da yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Benim için bu kadar endişelendiğini bilmiyordum.
Evet gerçekten çok kötü zamanlardan geçmiştim. Psikolojim berbattı. Hayattan keyif almıyordum. En sevdiğim insanı kaybetmiştim. Ama bunu o istemişti. Kendisi bizi cehenneme sürüklemişti. Ben ona bir çok şans tanımıştım ama o şımarıklığı seçmişti. Beni kandırarak ilişkimizi mahvetmişti.
-flashback-
Sonunda mutluluğa ereceğim yere gelmiştim. Yüksek bir inşaatın çatısına gelmiştim. Ben yüksekten çok korkan bir insandım. Her zaman kendime bu korkumla ne zaman yüzleşeceğim diye sorardım. İşte o zaman gelmişti ve benim içimde şuan gram bir korku yoktu. Sanırım artık vücudum bile ne yapacağımı kabullenmiş gibi hiç bir şeyi algılamıyordu.
O beni hiç sevmemişti. Beni sevmeyi denememişti bile. Bazı insanlar size sadık değildir, size olan ihtiyaçlarına sadıktır. İhtiyaçları değiştiğinde, sadakatleri ve davranışları da değişir.
Aynı senin gibi Hyun,senin bana olan sevgin sahteydi. Senin sevgin de, samimiyetin de sahteydi. Sen sevginin ne olduğunu bilmeden benimle sevgili oldun. Ama ben içimdeki aşkla,sana olan hayranlığımla, bütün sevgim ve samimiyetimle sevgili olmuştum. Biz ikimiz kesinlikle farklıydık. Ben seni gerçekten sevmiştim sen beni sevmemiştin.
Amacının ne olduğunu tahmin ettiğimde gerçekten midem bulanmıştı. Ben seni sevmekle çok büyük bir hata yapmışım Hwang. Ne ben sana göreydim, ne sen bana göreydin. Ne sen baktın ardına ne ben,hep ayrı yollarda yürüdük ;)
Duygularımı kaybetmiş gibiydim. Üzülemiyordum,ağlayamıyordum. Yüzümde dümdüz bir ifade vardı. İçimde sadece iki duygu vardı.
Öfke ve acı
Ama şimdi hepsi sona erecekti. Ayağımı bir adım öne attım. Bir adım daha,bir adım daha ve bir adım daha... Ve kendimi boşluğa bıraktım..
-Şimdiki Zaman-
Felix hyungun ağlamasına dayanamayıp kollarımı ona sardım. İkimiz de ağlarken ilk sakinleşen taraf ben olmuştum. Kollarımı ondan çekip göz yaşlarını sildim. O da ıslak kirpikleriyle bana bakmaya başladı.
"Artık ağlamayalım,hepimiz bir aradayız ve mutlu değil miyiz artık? Hepimiz bir aradayken mutluyuz hyung. Hiç bir şeyin bizi üzmesine izin vermeyeceğiz."
"Söz Jeongin. Bundan sonra üzülmene,üzülmemize izin vermeyeceğim."
"Sana güveniyorum hyung. Hadi artık ya ne sulu göz olduk."
Gülerek ayağa kalktık ve bana tekrar sarıldı ben de sarılmasına karşılık verdim. Kapıdan gelen sesle ikimizde yüzümüzü o tarafa çevirdik ve güldük.
"Kahveler geldi!"
--
Alooo
Ya ben her seyi aceleye getirdim niye boyle oldu ya of
Dedigim gibi fazla sey etmeyin 😩
Umarim begeniyorsunuzdur ;)
İyi okumalar <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moral of the Story | Hyunin
FanficAh benim sevdasında bencil, ama yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim, ne güzel darma duman ediyorsun beni.