•6

560 34 267
                                    

Kyungsoo gece boyu bir saat bile uyuyamamış her boşaldığında tekrar sertleşen penisi yüzünden soğuk terler içerisinde cebelenip durmuştu. Pembe tatlı dildosu artık yeterli gelmiyordu ve ne ara ayaklanıp aldığı büyük cekete sürtünerek kendini okşadığını hatırlamıyordu bile. Jongin'in erkeksi kokusu yardımcı olmak yerine daha da zorlanmasına sebep olsa da o an aklı yerinde değil tek istediği ise alfasının kollarında olabilmekti.

Dün akşam yaşadığı ne varsa unutmuş gibiydi. Kalbinin ağrısını göz ardı etmiş sadece ona muhtaç, ceketiyle kendini tatmin etmeye çalışıyordu. Haline acıyacak bilinci yerinde olmadığından şimdilik memnundu. Çünkü bunu atlattığında yine o kalbi kırık Kyungsoo'ya geri dönecekti.

Baekhyun'a söz verdiği gibi camı arada açıp havalandıracaktı fakat ona bile mecali yoktu. Hem kasıkları sızlarken yürümek azap gibi geliyordu Kyungsoo'ya. Teni sırılsıklam açlıkla gerilirken sürtündüğü cekete gelmiş tuttuğu nefesini hızla geri bırakmıştı. Jongin'in feromonları vücudunu sararken daha fazlasına ihtiyacı olduğunu biliyordu. Kafasının içinde bağıran kurdu bunu ona unutturmuyordu daha doğrusu.

Nefesini düzene sokmaya çalışırken sıkıca tuttuğu kirli ceketi yanına bıraktı. Bakışlarını tavana çevirdiğinde bu cehennemin bir an önce bitmesini diliyordu. Yoksa bu gidişle ya kendini dışarı atacak ya da Baekhyun'a saldıracaktı. Bu düşünce Kyungsoo'yu kıkırdatsa da ihtiyacı olan bunlar değildi. Dün geceden beri onu yerle bir eden adamı düşünmeden edemiyordu. Hormonlarına söz geçiremediğinden değil de kalbi durmaksızın derin bir acıyla çarpıyordu sanki. Yaşadığı yüz kızartıcı olaylardan sonra bir de arsız gibi bedeni aynı adama muhtaç kıvranıyordu.

Dirseklerinden destek alıp yatağında doğrulduğunda vücudunu tekrardan saran ateş yüzünden camı açmaya karar verdi. Belki ardından bir duşa girer gerginliğini bir nebze olsun dindirebilirdi diye düşündü. Ayaklandığı anda görüşü kararırken dengesini kurabilmek adına bir süre bekledi. Derin bir nefesle adım atacağı sırada çalan kapı zilini işitti varla yok arası. Yavaş adımlarla kapıya ulaştığında durumunun farkında bile değildi. Zil bir kez daha çalınca daha fazla bekletmemek adına açtı Kyungsoo. Başı hızla döndüğünden kafasını bile kaldırıp bakamamıştı kim olduğuna. Beklediği tek bir kişi vardı o da Baekhyun'du zaten. Ta ki hissettiği keskin kokuya kadar.

"Jongin?"

Sesi boğuk çıkmıştı omeganın. Panik halinde ne yapacağını bilemiyordu. Kapıyı üzerine kapatmalıydı, beyni bunu emrediyordu fakat vücudu o kadar ağırlaşmış gibiydi ki elini bile kaldıramadı.

"Kyungsoo ceketini getirdim ve yoldayken kaç kez aradım seni. Neden telefonlarıma cevap vermiyor-"

Jongin lafını yarıda kesmişti. Kyungsoo gözlerini zorlukla açabiliyor yüzü kırmızının her tonunu taşıyordu sanki. Dengesi anlık şaşan çocuğu belinden tuttuğu anda onun da hissettiği koku gözlerinin kocaman açılmasına sebep olmuştu. Jongin Kyungsoo'yu kucağına aldığında kendi kendine bir şeyler mırıldadığını duymuştu fakat anlaşılmayacak kadar kısık konuştuğundan algılayamadı. Sertçe yutkunup içeri geçtiğinde ayağıyla dış kapıyı kapatıp koridordan ilerledi. Kyungsoo'nun odasına yaklaştıkça kokunun yoğunlaştığını fark ettiğinde emindi artık.

"Kyungsoo, neden bana haber vermedin kızgınlığa girdiğini?" Sesi nazik ve sakin geliyordu. Jongin aklını ve bedenini kullanmakta iyiydi. Her ne kadar şu an gereğinden fazla zorlanıyor olsa da kontrolü kaybetmemeliydi.

Kyungsoo kucağında kıpırdamaya ve hatta kendini sürtmeye başladığında bile sabretmeliydi. Ki öyle de yapıyordu. Jongin yanağının iç kısmını ısırıp görmezden gelmeye çalıştı. Yavaşça yatağına bıraktığında Kyungsoo bileğinden sıkıca tutmuştu.

toxic obsession : kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin